Gençlerle Başbaşa

KILDAN İNCE KILIÇTAN KESKİN

Sırat köprüsü için derler: "Kıldan ince kılıçtan keskin" Bu köprüyü geçmenin çok zor olduğu kutsal metinlerde hep anlatılır. Dünyadaki ameli iyi olanların kolay geçeceği, kötü olanların zor geçeceği veya geçemeyeceği söylenir. Bir gün gelecek herkes gibi biz de göreceğiz elbette bu köprünün böyle olduğunu. Böyle olmasına böyle de, zor olmasına zor da, fakat gerçekten de bu köprü kıldan ince kılıçtan keskin mi? Nedense bu günlerde aklıma hep bu söz geliyor. Hep bu sözün manasını düşünüyorum: "Kıldan ince kılıçtan keskin"

Bu gün oturup hayatta, her gün herkesle olan, münasebetleri bu açıdan düşündüm. Mesela: Uyumakla uyanmak arasında sadece bir kıl kadar mesafe yok mu? Vaktinde kalkarsan işine zamanında gidersin, azıcık uyursan işine gidemezsin. Zamanında gelirsen trene binersin bir saniye gecikirsen treni kaçırırsın.

Markette alış veriş yaparken bir anlık içinden gelen bir duyguyla ürünü seçip sepetine atarsan alırsın, atmazsan almazsın.

Karşıdan karşıya geçerken bir an gaflete dalıp yola dikkat etmezsen ölürsün bir saniye dikkat edersen yaşarsın.

Babana karşı davranışında onun bir sözüne bir kelime ile olumsuz cevap verirsen kalbini kırarsın, olumlu cevap verirsen, duasını alırsın. Bunların hepsi bir anlık, bir saniyelik, yani bir kıl kadar olan bir çizgi değil mi?

Bir evladına, bir durum üzerine, eğitim amaçlı, onun hoşuna gitmeyen bir söz söylersin, bu sözle ona hayat boyu ışık tutan bir meşale yakmış olursun. Fakat bir kelimeyi hatta bazen bir tavrı, bir mimiği, bir jesti esirgersen, bir ömür boyu onun o kötü tavrı veya kötü sözü söylemesine müsaade etmiş olursun.

Çarşıda bir an gözünü kaparsan en sevdiğin kişi geçer önünden, göremezsin.

İnternet paylaşım ağlarında veya her türlü ekranda bir an bir düğmeye basmak ile ya en yukarı çıkarsın ya en aşağı inersin. Ya dünyanın sonuna gider ya dibine girer ya da gökyüzüne çıkar, Mars'ta gezersin.

Artık bu dünyada çok iyi anlaşılmıştır ki bir düğmeye basmakla mukadderatını, geleceğini, kişiliğini, eğitim seviyeni, hayat anlayışını ve her türlü kişisel değerini belirlemiş olursun.

Bu gün teknolojinin bu kadar gelişmesiyle bunu görebiliyoruz ve anlayabiliyoruz. Oysa biz görsek de görmesek de anlasak da anlamasak da bir gerçek var ki o da ilk insandan bu güne kadar bütün insanların kendi akıllarını ve kalplerini kullanırken hep bu günkü teknoloji düğmelerinden daha keskin, daha hızlı ve daha ince bir yol izleyerek her an tercihlerini yaparak ömürlerini yaşamış olmalarıdır.

İşte böyle bir hayat yaşamış olan insanların elbette ki bu dünya hayatlarının sonunda kıldan ince kılıçtan keskin köprüleri olacaktır. Hatta kim bilir belki de bu köprü bir madde değil de bir elektrik dalgası, bir akım veya insanların taşıdığı yüke göre şekillenen bir hava cereyanı olacaktır.

Her şeyin doğru ve yanlışını, iyi ve kötüsünü, faydasını ve zararını her an, her zaman seçmek durumunda olduğumuz bu dünya hayatından sonra eğer böyle bir köprü olmasaydı işte o zaman insan ahretin varlığından şüphe ederdi.

Kılı kırk yararak bu dünyada kıldan ince kılıçtan keskin kararlar vererek yaşayan insanın elbette ki geçeceği son köprüsü de kıldan ince kılıçtan keskin olacaktır. Bu husus, muhterem Mehmed Kırkıncı Hocaefendi'nin ifadelerinde ne kadar güzel vecizeleşmiştir; "Ölümle, imtihan sayfası kapandığına göre, insanların Sırat Köprüsü'nden geçme veya geçememe keyfiyetleri, bu dünyada kabir kapısına kadar olan yolculuklarını sırat-ı müstakim üzere yapıp yapmamalarına bağlı oluyor. Peygamberlerin ve sahabelerin yürüdüğü bu yolda onların izlerini takip ederek, azamî hassasiyetle yürüyen kimseler, kıldan ince, kılıçtan keskin, diye tabir olunan Sırat Köprüsü'nden sühuletle geçebileceklerdir. Bu duruma göre asıl Sırat, bu dünya hayatımızdır.

O halde, dünyada Sırat üzerindeymiş gibi hareket etmeli ve adımımızı dikkatli ve itina ile atmalıyız. Zira, söylenen kötü bir sözü geri almak mümkün olmadığı gibi, isyanla geçirilen bir zamanı geri getirmek de imkân haricidir."

 

 

0 Yorumlar

Yorum yapın

Yorum yapmak için giriş yapın.