Nura Şiirler
İRİ BİR GÜL
Memnun kalmamış halden, durumdan,
İri gül, yola çıkmış, Erzurum'dan.
Daha çocukmuş giderken gurbete,
Okumayı yazmayı koymuş niyete.
Okurken, Manisa'da Arapça, Kur'an,
Orada, ne arayan varmış, ne soran.
Haftalar, aylar geçmiş o güne değin,
Bir gün onu aramış, Abdullah Yeğin.
Abi, İzmir'de okumuşmuş, bir eser,
Onu soracak kişi arıyormuş meğer.
Oturup konuşmuş, Abdullah Abiyle,
O anlattıkça, demiş ki: "Demek öyle!"
Okuyup Nur'ları hayrette kalmış,
Derin düşünüp, bir verip bir almış.
İş ciddiymiş, zaman ahir zamanmış,
Bediüzzaman canmış, cananmış.
Ona tam bir talebe olmak için,
Dua edip, ağlamış için için.
Abiler diyormuş: "Hakk'ındır zafer,
Üstat'a talebe ol, ey Muzaffer!
Geçeceksin sen de anadan, yardan,
İçeceksin "hizmet" denen bu sudan."
O gün Abi, eline Nur'ları almış,
Sonradan daldıkça derine dalmış.
Üstat'ın, "git" dediği, yere gitmiş,
Kur'an'dan bir ışık tecelli etmiş.
Ellerinde kitap dolu iki bavul,
Sanki bu kişi seyyar bir okul.
Hep dolaşmış daüssılayı, bir bir,
Hiç şikâyet etmemiş, yaş seksen bir.
O, ne Deli Dumrul'muş, ne Düldül'müş,
O, Nur bahçesinde koca bir gülmüş.
Ona hizmet bir ok, hayat bir yaymış,
Ona arkadaş, yıldızlarmış, Ay'mış.
Biri demiş: Abi, eviniz olsaydı,
Sizi arayan orada bulsaydı.
Ev yoksa benim değil mi dershane,
Cennet değil mi evden daha şahane.
"Öldüğüm yere gömün" vasiyet etmiş.
Maraş'ta yatmış, Antep'te vefat etmiş.
Ölünce en çok Nazım Abi sevinmiş,
Daha önce melekler muştucu inmiş.
Üstat Said Nursi elinden tutmuş,
Şefkatli annesi alıp uyutmuş.
Yavaş es hey gidi nazlı rüzgâr hey,
Artık Antep'te bir "Arslan" yatar hey.
Haşmetli Arslan'ın ağlayanı yok.
Ne şaşkınlık var, ne hüzün ne de şok.
Yeryüzünde, ne baba var, ne ana?
Kardeşleri, evlatları yok ki yana!
Kimse taziye verecek bir eve gitmez,
Hey ağalar, bu destan burada bitmez!
(İbrahim Köse)
03 Ağustos 2007
Gaziantep
(Ölüm günü)
Yorum yapın
Yorum yapmak için giriş yapın.
0 Yorumlar