Araştırma ve Yorum
İNSANLARIN AYIBINI GİZLEMEK
Kişi kendisine nasıl davranılmasını istiyorsa, başkalarına da öyle davranmalıdır. Bu minvalde, insanların ayıbını gizlemek de yapılabilecek en güzel iyiliklerden sayılabilir. Şimdi bu konuyla ilgili hadîs-i şeriflere bakalım:
Ebû Hüreyre (r.a) anlatıyor: Rasûlullah (s.a.s) buyurdular ki:
"Bir kul dünyada bir kulu örterse, Allah kıyâmet günü onu mutlaka örter." Müslim, Birr: 72, (2590)
***
Ukbe b. Âmir'in kâtibi Duceyn anlatıyor: "Ukbe'ye:
"Benim bazı komşularım var, şarap içiyorlar, onları polise haber vermek istiyorum, gelip götürsünler." dedim. Kabul etmeyip:
"Bunu yapma, ancak onlara va'z u nasihat et ve (ihbar ederim diye) tehdid et!" dedi. Ben öyle yaptım ama yine de vazgeçmediler. Tekrar Ukbe'ye (r.a) geldim ve: "Ben (dediğiniz gibi) onları şaraptan nehyettim ama dinlemediler, içmeye devam ediyorlar. Artık polis çağıracağım, gelip yakalasınlar!" dedim. Ukbe yine razı olmadı ve:
"Yazık sana, bu yapılır mı? Zira ben Rasûlullah'ın (s.a.s) şöyle söylediğini işittim: "Kim bir mü'minin kusurunu örterse, kabre diri gömülmüş kızcağıza hayat vermiş gibi olur." cevabını verdi." Ebû Dâvûd, Edeb: 45 (4891)
***
İbnu Ömer (r.a) anlatıyor: Rasûlullah (s.a.s) buyurdular ki:
"Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona zulmetmez, onu tehlikede yalnız bırakmaz. Kim, kardeşinin ihtiyacını görürse, Allah da onun ihtiyacını görür. Kim bir Müslümanı bir sıkıntıdan kurtarırsa, Allah da o sebeple onu kıyâmet gününün sıkıntısından kurtarır. Kim bir Müslümanı örterse, Allah da onu kıyâmet günü örter."
Rezîn bir rivâyette şunu ilave etti: "Kim, hakkı sübût buluncaya kadar mazlumla birlikte olursa, ayakların kaydığı günde Allah onun ayağını sıratta sâbit kılar." (Ebû Dâvûd, Edeb: 46, (4893); Tirmizî, Hudud: 3, (1426); Buhârî, Mezâlim: 3, İkrâh: 7)
İzah:
Hadiste İslâm kardeşliğinin nasıl gerçekleşeceği belirtilmektedir. Görüldüğü üzere Müslüman, îman kardeşine karşı bazı vazifelerle mükellef durumda: Zulmetmeyecek, tehlikeye atmayacak, sıkıntısını giderecek, yardımına koşacak ve örtecek.
Rasûlullah "Örtme" işini mutlak bırakmıştır. Bu sebeple şârihler: "Bedenini örtmek, ayıbını örtmek, ihtiyacını örtmek, gıybetini yapmamak sûretiyle kusurlarını örtmek vs." diye her çeşit örtmeyi anlamışlardır.
Şunu da belirtelim ki, Müslümanı örtmek, zulüm veya fesadı örtmeye müncer1 olmamalıdır. Bazı kusurlar, başkasına tecavüz ve zulüm şeklinde veya fesad, fitne şeklinde olabilir. Böylesi ayıplar örtülmez, yetkililere ihbar edilir. Bu müstehaptır, gıybet değildir. Keza ma'siyet işleyen, o davranışından imkân nisbetinde yasaklanır. Ama âciz kalınır vazgeçirilemezse, bir fesada sebep olmayacaksa hâkime başvurulur. Örtülmesi gereken bir ayıpsa, bu halka karşı örtülür. Adamla kendi arasında kalmak şartıyla kusur sâhibi ikâz edilebilir. İbn Hacer: "Örtme işi, işlenmiş, bitmiş günahlar için geçerlidir. Müdahale, ikâz işi, bulaşılmış, yapılmakta olan günah içindir. Vazgeçmediği takdirde hâkime gitmek vâciptir. Bu gıybet değil bilakis vâcip olan nasihattir." der.
Hadis Müslümanları kardeş ilan ederken mutlak zikretmiştir. Öyleyse bu kardeşliğe hür, köle, bâliğ,2 mümeyyiz hepsi girer. Öyleyse Müslümanın bunlardan birine zulmü haramdır.
Müslümana yapılacak yardımın hükmü şartlara göre farklıdır: Farz, vâcip, mendub olabilir.
Taberânî'nin bir başka tarikten yaptığı rivâyette şu ziyâde vardır: "Başına gelen bir musibette yardımsız bırakmaz." Müslim'in bir rivâyetinde "...onu tahkir3 etmez, şer olarak Müslümana, Müslüman kardeşini tahkir etmesi yeterlidir." denmiştir. (İbnu Deybe, 9/375.)
***
Ebû Hüreyre (r.a) anlatıyor: Rasûlullah (s.a.s) buyurdular ki:
"Kim bir Müslümanı örterse, Allah da onu dünya ve âhirette örter." (Müslim, Zikr: 38, (2699); Ebû Dâvûd, Edeb: 68.)
İzah:
Bu rivâyette, mü'minlerin îman kardeşlerinin kusurlarını örtmelerinin; hem ferdî yönden, hem de içtimâî yönden fevkalâde mühim neticeler hâsıl edecek bir fazilet olduğu ifade edilmektedir. (İbnu Deybe, 9/376.)
***
Yine Ebû Hüreyre (r.a) anlatıyor: Rasûlullah buyurdular ki:
"Din nasihatten (hayırhahlıktan) ibarettir!"
Yanındakiler sordu: "Kimin için ey Allah'ın Rasûlü?"
"Allah için, Kitabı için, Rasûlü için, Müslümanların imamları ve hepsi için! Müslüman Müslümanın kardeşidir. Ona yardımını kesmez, ona yalan söylemez, ona zulmetmez. Her biriniz, kardeşinin âyinesidir, onda bir rahatsızlık görürse, bunu ondan izale etsin." (Tirmizî, Birr: 17, 18, (1927, 1928, 1930); Müslim, Îman: 95, (55); İbnu Deybe, 9/378.)
İzah:
Konumuzla ilgili olan kısmın izahını yapacak olursak; Müslümanların hepsi hakkında nasihat yani onları dünyevî ve uhrevî4 maslahatlarında irşâd etmek, eza vermekten kaçınmak, dinlerinde bilmediklerini öğretmek, sözle, fiille yardımcı olmak, ayıplarını örtmek, açıklarını kapamak, zararlarını def, menfaatlerini celbetmek, rıfkla, ihlâsla emr-i bi'l ma'ruf nehy-i ani'l münkerde bulunmak, şefkat etmek, büyüklerine saygı, küçüklerine merhamet; hile hasedi terk, kendisi için sevdiğini onlar için de sevmek, kendisi için istemediğini onlar için de istememek, onların mallarını, canlarını, ırzlarını sözle, fiille müdafaa etmek... Buraya kadar sayılan nasihat çeşitlerinin hepsine onları teşvik etmek, himmetlerini Allah'a tâate tahrik etmek. (İbnu Deybe, 9/378.)
Dipnotlar
(1)Müncer: Bir duruma veya bir şeye ulaşmak, sonuçlanmak.
(2)Bâliğ: Bülûğa eren, ergin.
(3)Tahkir: Küçük görme, aşağılama.
(4)Uhrevî: Âhirete âit, öbür dünya ile ilgili.
Kaynak: Nurgül Dere, Hanımlara Özel Hadisler, Kayıhan Yayınları, İstanbul 2023.
Yorum yapın
Yorum yapmak için giriş yapın.
0 Yorumlar