

Künyesi Ebü'l-Muzaffer olan İbnü's-Sem'ânî diye meşhur olan Mansûr b. Ahmed b. Abdi'l-Cebbâr el-Mervezi et-Temîmî(rahmetullahi aleyh) tefsirde, hadîste, fıkıh ve usûl-i fıkıhta büyük bir üstazdır. Merhum, vaktiyle yapmış olduğu bir seyahat esnasında başından geçen bir vak'ayı şöylece anlatmıştır:
"Ben (461) târihinde Bağdad'a gitmiştim, orada fukahâ ile münazaralarda bulunmuş, daha sonra Hicaz'a giderken yolda Urbânın(bedevi Arapların) eline esîr düşmüştüm. Urban, beni de yanlarına alarak develeri gütmek için beraber gezdirirlerdi. Ben onlara okur yazar olduğuma dâir bir şey söylememiştim, bir gün ileri gelenlerinden biri evlenecek oldu, şehirlerden birine giderek nikâhlarını akd ettirmek istiyordu, esirler arasında bulunan bir şahıs, beni göstererek 'şu kendisiyle beraber deve güttüğümüz adam, Horasan'ın fakîhidir', demesin mi?. Hemen beni çağırdılar, bâzı sualler sordular, ben de kendilerine Arapça cevap verince pek mahcup oldular, beni esîr etmiş olduklarından dolayı i'tizâra başladılar, nikâhlarını kıydım, pek sevindiler, kendilerinden bir şey istememi rica ettiler, ben istemekten çekindim, beni alıp Mekke-i Mükerreme'ye kadar götürdüler."
Kaynak
Ömer Nasuhi Bilmen, Büyük Tefsir Tarihi, Cilt:1, Bilmen Yayınevi, İst. 1974
Yorum yapmak için giriş yapın.
0 Yorumlar