Muhtelif Değerlendirmeler

HİKMET

Bilginler ayrıntıları bilir.

Âlimler incelikleri hisseder.

Filozoflar nedenleri sorgular.

Düşünürler niçinleri cevaplar.

Hikmet sahipleri ise maksatları bilir.

Yani hem önceyi, hem hazırı, hem sonrayı hem de, görüneni ve görünmeyeni, yani bir hususu her yönüyle bilir.

Peygamberimiz Hz. Muhammed Mustafa insanların en hikmetlisidir. O, konuşma esnasında taşı gediğine koyandır. O, zamanında doğan güneş, vaktinde açan çiçektir. Sadece konuşmada değil, muamele ve fiiliyatta da öyledir. Muhatabın bütün hallerini nazara alan, hatta kendisini onun yerine koyarak empati yapandır. Bu duruma eskiler "Muktezayı hale mutabakat etmek"demişlerdir. Yeniler ise "Psikolojiden anlamak"diyorlar.

Hayber'in fethinde "Safiye" isminde bir kadın esir alınmıştı. Bu kadın Hayber reisinin kızıydı. Babası da kocası da savaşta ölmüştü. Bu konumda artık Safiye, cariye olacak bir esir kadındı. "Dıhyetül-Kelbi" adındaki bir sahabe peygamberimize gelerek bir cariye rica etti. Peygamberimiz de cariyeler arasından bir tanesini seçmesini söyledi. O da "Safiye'yi" seçti. Fakat herkes buna itiraz etti. O soylu kadının, bir cariye olmasının, ruhuna ağır geleceğini bildirerek onun peygamber eşi olması gerektiğini söylediler. Bunun üzerine peygamberimiz, onu azat ederek eş olarak kabul etti. Böylelikle bir kargaşayı önlemiş oldu.

Mekke'nin fethine hazırlık yapan peygamberimiz, bu seferin gizli tutulmasını istiyordu. Fakat sahabelerden Hatıp B. Beltaa Mekke'deki akrabalarına bir zarar gelmemesi için savaşı bir mektupla haber vermek istedi. Peygamberimize Allah tarafından gaybi olarak haber verilen bu mektubu, Peygamberimiz, Hazreti Ali'yi göndererek yakalattı. Herkes Hatıp'ın bu davranışına hayret etti. Hz. Ömer Hatıp'a cezasını vermek için hazır olduğunu beliritti. Resulü Ekrem, Hz. Ömer'e: "Ya Ömer, Bedir Savaşı'na katılan bir mümini mi cezalandırmak istiyorsunuz? "diyerek Hatıp'ın affedildiğini beliritti.

Hz. Peygamber, Mekke'nin Fethi gününde, yeni Müslüman olan Ebu Süfyan İle ordunun Mekke'ye girişini gözlüyordu. Her biri bir sancakla Mekke'ye giren birliklerin sonunda Ensar'ın (Medine'lilerin) birliği vardı. Kumandanı ise yine bir Ensar olan Sa'd B. Ubade idi. Ebu Süfyan bunların kim olduğunu sordu. Hz. Abbas izah etti. Bu birlik geçerken Sa'd B. Ubade, Ebu Süfyan'a dönerek:

-"Bu gün kavga günüdür, bu gün Ka'be'nin zaptedileceği gündür."diye bağırdı.

Bu sözü hazmedemeyen ünlü Mekke Büyüğü, Peygamberimize dönerek:

-Sa'd B. Ubade'nin tehdidini duydunuz mu? Dedi.

Meselenin inceliğini fark eden Peygamberimiz, şu ifadeyi kullandı:

-Bu gün Ka'be'nin şanlanacağı gündür.

Bu cevapla da yetinmeyip, sancağın, Sa'd B. Ubade'den alınıp oğluna verilmesini emretti. Böylelikle hem Ebu Süfyan'ı memnun etmiş, hem de Sa'd B. Ubade'yi üzmemişti. Kim bilir belki de hikmet sahibi olmak peygamberliğin en önemli bir vasıflarından biriydi.

 

0 Yorumlar

Yorum yapın

Yorum yapmak için giriş yapın.