Hatıralarla

HATIRALAR VE ÖLÇÜLER-28

HÜSREV AĞABEY AFYON HAPSİNDE

Rahmetli Vahşi Şaban ağabey merhum Hüsrev Altınbaşak Ağabey'in Afyon Yusufiye medresesinde başından geçen şu enteresan hatırayı naklediyor; "Beni Afyon hapishanesinde canilerin koğuşuna koydular ki öldürtmek için. İçeride 60 kadar cani var, en aşağı ceza alan 50 sene almış.

Girdim, selam verdim, selamımı alan olmadı. Orada bir yere oturdum. Hapishane idaresi yatak yorgan vermediği için o soğuklarda üç gün yerde yattım. Kimse oralı olmadı. Tabii bu zaman zarfında namazımı kılıyorum. Üç gün sonra bir adam yanıma yaklaştı. Oranın efesi imiş. "Hoca mısın sen?" diye sordu. "Değilim ama namaz kılarım" dedim. Sonra aramıza şu şekilde bir muhavere oldu;

-Bir soru sorsam bilir misin?

-Bildiğim bir şeyse söylerim, sor?

-Ben 18 tane adam yaktım, 15 tane adam öldürdüm, hırsızlık yaptım, şunu yaptım, bunu yaptım. Ben bu halimle cennete girebilir miyim?

-Kardeşim şöyle bir otur ben sana bir cevap vereyim" dedim, oturdu. Nerelisin sen? dedim, Karadenizliyim dedi.

-Karadeniz'i hiç gördün mü?

-Gördüm elbette..

- Peki söyle bakalım; Bu Karadeniz'e bir damla su damlatsak arttığı belli olur mu?

- Olmaz.

- Peki bir damla alsak, azaldığı belli olur mu?

- Olmaz.

Aynen bunun gibi Cenab-ı Hakkın öyle Rahmet okyanusları vardır ki senin günahların onun yanında bir damla bile değil. Eğer sen pişman olur sıdk ile, sadakatle tövbe eder, beş vakit namazını kılarsan değil Cennete girmek, orta yerine bile gidersin.

 

Bu söz üzerine bu bir ayağa kalktı ve diğer mahkûmlara bağırarak; "Ulan deyyuslar, bana Cennet olduğuna göre size haydi haydi.."

 

Tam köşede bir su borusu vardı her şeylerini orada yıkıyorlardı. Oraya battaniye gerdirdi. Herkese gusül edip abdest almalarını emretti. Ama korkudan, ama güzellikle öğlene kadar herkese güzelce abdest aldırdı. Öğlen vakti; "hocam sen imamsın, biz cemaat" dedi. O günden itibaren beş vakti cemaatle kılmaya başladık.

 

Akşam olunca mahkûmlara bütün yatakları üst üste koymalarını emretti. Sebebini sorunca; "hocam, sen orada üç gün soğukta yerde yattın. Bir hatırını sormadık. Ceza olarak üç gün biz yerde sen de bu yataklarda yatacaksın" dedi. Dedim ki; "kardeşim siz onu bilmeden işlediniz. Ben bile bile bu zulmü nasıl işlerim. Siz bana bir yatak verseniz kâfi"

 

Sonraki günlerde tesbihata da başladılar. Bir gün o efe yanıma geldi. "Hocam" dedi "Eğer bir şey olmaz da sağ salim dışarı çıkabilirsem ilk işim nerede olursa olsun senin ziyaretine gelecem"

 

Gerçekten 1950'de bir af çıktı. Bütün koğuş tahliye edildi. Bu zat yürüyerek Afyon'dan Isparta'ya ziyaretime geldi. Neden önce ailesini ziyaretine gitmediğini sordum. Ağlayarak dedi ki; "Hocam o ailem değil mi ki ben bu günahları işlerken beni men etmeyen. "Sen efesin, efesin" diye beni teşvik eden. Sen ise hem benim hem de arkadaşlarımın hidayetine vesile oldun. Amerika'da bile olsan vallahi yine gelirdim. Allah senden razı olsun."

 

CİNLERİ KAÇIRAN BİR DERS

Üstadımızın talebelerinden Muhterem Said Özdemir Bey Bursa'da 24.05. 2003'de yaptığı bir derste anlatıyor: " Mucizat-ı Ahmediyeyi bir evde okuyorduk. Bir hafta evvel bir kardeşimiz dedi ki; "Abi bizim evde herhalde bir cin var. Bizim çocuğu gece korkutuyor. Ve çocuk bağırarak uyanıyor." "Allah şifa versin" dedik. Tevafuken bir hafta sonra onun evinde ders yapıyoruz. On-on beş kişi var. Ben Mucizat-ı Ahmediyye'de 7. Reşhayı okuyorum. Masanın üzerinde boş bir bardak vardı ki yere atılınca kırılmayan cinsten, sağlam bir bardak.

 

Ben "akılları, ruhları, kalbleri, nefisleri fetih ve teshir ediyor. Mahbub-u kulûb, muallim-i ukul, mürebbi-i nüfus, sultan-ı ervah oldu" ifadesini okuduğumda, emin olun o bardak kendi kendine bir metre havaya kalktı ve bir bomba sesiyle tuz buz oldu. Ben o ev sahibine dedim ki; "Size müjde! Burada cinler vardı. Biz bunu okuyunca, "sultan-ı ervah oldu" deyince, Resul-i zişanın o ruh-u paki tecelli etti. Ve o tecelli edince, o cinler duramadı, kaçtı. Ve gitmelerine işaret olarak bardağı patlatıp gittiler."

 

1 Yorumlar

  • elhamdulillah,elhamdulillah,bediüüzzaman atalebe olmak ,ona talebe olana talebe olmak, ona talebe olanin talebesinden ders dinlemek ne büyük nimet, ah bir bilebilseler, keske su ebedül abad a uzanan bu yolda imanlarimizi bir inkisaf ettirebilsek,imanin insan i insan belkide sultan ettigini bir anlayabilsek,önümüzdeki aldatici kirilacak cam sise hükmündeki elma sekerlerini ,ilerideki batmanlarla mutluluklara tercih etmesek ne güzel olur ama iste hersey in kildi rabbimin yani9nda onu arayan ve bulan zindanlardada olsa bahtiyardir,bir zamanlar siddetle kactigim nur derslerini, rabbim simdi almanyanin münih kentinde mahallemizdeki kardeslerimize tanitmama beni vesile kildi, elhamdulillah, demek cekirdek atildimi yillar sonra meyvesini veriyor,herkese bir nimet ihsan eden rabbim bana iki nimet isan etti, biri elhamdulillah müslümalik, ikincisi, risale-i nur u tanimami nasip etti.sizden de bu duygularimi paylastiginizi isaret eden bir kivilcim bir isik görmek beni ziyadesiyle bahtiyar ve dahi mutlu edecektir. selamun aleyküm

    Bu yorum faydalı mı?

Yorum yapın

Yorum yapmak için giriş yapın.