

Kıyâmetin pek yakın olduğu ve vaktin bereketinin azaldığı günümüzde, insanlar dünya telaşına kapılmış bir vaziyette işlerinin peşine koşmaktadır. Bu da gafleti beraberinde getirmektedir. Bunun neticesinde özellikle günümüzde komşuluk ilişkileri asıl değerini yitirmekte, hatta paramparça hâle gelmektedir. Artık komşular birbirlerini ziyaret etmez olmuş, hatta karşılaştıklarında selam vermekten kaçınır olmuşlardır. Birisi selam verse bile, diğeri verilen selamı almamaktadır. Sanki herkesten ve her şeyden kaçmaya çalışan, sanki insanların kendisine bir zararı dokunacakmış gibi bir ruh hâline bürünen günümüz neslinin gidişatı hiç iç açıcı değildir. Bunun reçetesi ise güzel dinimiz İslâm'da ve Peygamber Efendimizin (s.a.s) eşsiz hayatındadır. O'nun (s.a.s) mübârek sözlerini hayatımıza düstur edinirsek, Allah'ın izniyle insanları yabaniliğe iten bu durumlardan kurtulmuş olacağız.
Komşularımızla iyi ilişkiler içerisinde olmak için; onlarla karşılaştığımızda selam verip hâl hatır sormak, bir ihtiyacı olup olmadığını araştırmak, rahatsız olabileceklerini düşünerek gürültü yapmamak, gerek üzüntülü gerekse sevinçli günlerinde yanlarında olup acısını/sevincini paylaşmak, komşular arasında laf taşımamak, onların ayıplarını araştırmamak, site içerisinde yaşanıyorsa yönetime şikâyet etmek için fırsat kollamamak,(1) evimizde pişen özel yiyeceklerden ikramda bulunmak gibi durumlar sayılabilir.
Zaten bir mü'min, Peygamber Efendimizin (s.a.s) komşulukla alâkalı hadislerini okuyunca, tüm bu sayılanları en güzel şekilde yapmak için çabalayacaktır. Aslında çok bir çabaya da gerek yoktur, zira insanlık bunu gerektirir...
Şimdi Efendimizin (s.a.s) bu konudaki hadislerini okuyalım:
Hz. Âişe (r.anhâ) anlatıyor: Rasûlullah (s.a.s) buyurdular ki: "Hz. Cebrâil (a.s) bana komşu hakkında o kadar aralıksız tavsiyede bulundu ki, komşuyu vâris kılacağını zannettim."(2)
***
Amr b. Şu'ayb an Ebîhi an Ceddihî (r.a) anlatıyor: "İbnu Ömer (r.a) için bir koç kesildi. İbnu Ömer, ailesine: "Ondan Yahudi komşumuza hediye ettiniz mi?" diye sordu. "Hayır!" cevabını alınca:
"Bundan ona da gönderin. Zira ben Rasûlullah'ın (s.a.s):
"Cebrâil bana komşu hakkında o kadar aralıksız tavsiyede bulundu ki, komşuyu vâris kılacağını zannettim." dediğini işittim." buyurdu."(3)
***
Ebû Hüreyre (r.a) anlatıyor: Rasûlullah (s.a.s) buyurdular ki: "Komşusu, zararlarından emin olmayan kimse cennete giremez."(4)
İzah:
Rasûlullah (s.a.s) buyurdular ki: "Allah'a yemin olsun inanmamıştır, Allah'a yemin olsun inanmamıştır, Allah'a yemin olsun inanmamıştır!"
"Kim ey Allah'ın Rasûlü?" diye sorulunca:
"Komşusu zararlarından emin olmayan kimse!" cevabını verdi."
Şu hâlde, bu rivâyette komşuya karşı davranışın ehemmiyeti fevkalâde büyütülmüş olmaktadır. Çünkü komşusu, kendisinden kötülük mü gelir diye endişe duyduğu kimseden, îman nefyedilmektedir.
Âlimler komşuyu, sözleri veya fiilleriyle rahatsız edenden îmanın nefyedilmesini kemâle hamlederler. Yâni "O kimsede kâmil mânâda îman yoktur." demektir, "kâfir olur" demek değildir." derler. Şurası muhakkak ki, âsi kimsenin îmanı kâmil değildir.(5)
Not: Bu yazı muhtereme yazarımız Nurgül Dere hanımın "Hanımlara Özel Hadisler" adlı yeni eserinden alınmıştır. Kitabı temin için:
https://www.kitapyurdu.com/kitap/hanimlara-ozel-hadisler/641585.html
Dipnotlar
1-Maatteessüf sırf hoşlanmadığı için ya da can sıkıntısından, insanları şikâyet etmeyi günlük rutin hâline getirenler var. Unutulmamalıdır ki, bu
davranış da kul hakkına girer.
2-Buhârî, Edeb: 28; Müslim, Birr: 140, (2624); Ebû Dâvûd, Edeb: 132, (5151);
3-Tirmizî, Birr: 28, (1943). Ebû DâvûdEbû Dâvûd, Edeb: 132, (5152); TirmizîTirmizî, Birr: 28, (1944).
4-Buhârî, Edeb: 29; Müslim, Îman: 73, (46).
5-İbnu Deybe, 9/444.
Yorum yapmak için giriş yapın.
0 Yorumlar