Hüsnü semt; kişide dindarlığından gelen vakar, sekinet, heybet ve mehâbeti ifade eder. Allah, kendisine samimi ibadet eden, teveccühte kusur etmeyen mümin kullarına, bakıldığında kendisini hatırlatacak bir heybet, bir güzel hal lutfeder. Diğer özellik ise dini çok iyi anlamasıdır ki, dinin pek çok meselesi metafizik boyuttadır ve öncelikle dini kabul etmeyen bir münafığın bunları anlamasını beklemek büyük hatadır. Din İlahi kanunlar mecmuasıdır. Aklın ürünü felsefi meselelerden farklıdır. Aklın çözeceği ve anlayacağı noktaları belki çoktur; ama pek çok meselesi de hali ve yaşamayla bilinecek türdendir. Bu ise münafıkta yoktur. Evet, münafığın halinin, müminlerin vasıfları bölümünde anlatılmasının sebebi, münafık gibi olmamak ve müminlerin hem hüsn-ü semt hem de dinde fakîh olmalarını teşvik içindir. Burada, Allah Rasulü'nün, "Bütün hasletler (huylar), gerçek müminin tabiatında mühür basılmış gibi oturaklaşabilir; ama yalan ve hiyanet asla (onun tabiatıyla bütünleşemez.)"(1) sözünü de zikretmeliyiz. Dipnot: 1-Müsned, 5/252.