Nurun Mütevazi Çehreleri

FİKRET ÖZDEMİR(1916-1978)

Muhterem Fikret ağabeyle 1976–1978 yıllarında görev yaptığım Diyarbakır'da tanışmıştım. Son derece kibar, beyefendi ve kültürlü tavırlarıyla dikkat çekiyordu. Gençlere çok önem veriyor ve onların yanında olduğunu her fırsatta hissettiriyordu.

 

Bitlisli olduğunu, İstanbul'da ticaretle meşgul olurken iflas ettiğini dostlarımız anlatmışlardı. Bu durum kendisini çok üzmüş olmalı ki, intihar etmek için boğaza gider. Bu esnada, dershaneden çıkıp sahile inmiş bir nur talebesi ile karşılaşır. Tanışırlar, bir müddet sohbet ettikten sonra çay içmek üzere dershaneye davet edilir. İçerisinin ortamı, huzuru, okunan imani bahisler çok hoşuna gider, üzerindeki sıkıntı birdenbire kaybolur ve tekrar hayata döner.

 

Bir vesile ile Üstad Bediüzzaman'ı da ziyaret eder ve talebeliğe kabul edilir. Daha sonraki yıllarda Diyarbakır'a yerleşir ve işleri de düzelir. Ayakkabı, kemer, çanta işleri ile uğraşır, bir mağaza açar.

 

Bir gün çok sevdiğimiz bu ağabeyimizin kalp krizi geçirdiğini öğrendik. O yıllarda Diyarbakır İmam Hatip lisesinde Matematik öğretmeni olan muhterem Ahmet Bozkurt ağabey ile ziyaretine gittik. Yanına giderken çok üzüntülüydük. Fakat kendisini görünce "Kardeşlerim, Allah(CC) bizden razı olduktan sonra endişeye gerek yok" diyerek güler yüzle karşıladı. Sanki kendisi değil de biz hastaymışız gibi bize moral verdi, teselli etti.

 

Üç gün sonra bu drahşan nasiye fani âlemden beka yurduna rıhlet etti. Vasiyeti üzerine, o yıllarda Elazığ'da ikamet eden, Üstad Bediüzzaman hazretlerinin talebelerinden Hulusi Yahyagil ağabey namazını kıldırdı.

 

Hayatı gibi ölümü de hizmet eden Fikret ağabeyin defin işleri de çok farklıydı. Diyarbakır surlarının dışındaki mezarlığa gitmiştik. Çok büyük bir kalabalık vardı. Diyarbakır'da kabir kazılırken içine briketlerden duvar örülmesi adetti. Biz gittiğimizde henüz mezar hazırlığı tamamlanmamıştı. Tabutu yere indirip beklerken, Askeri Yıldız ağabey, Fikret ağabeyin kabri başında "Yirminci Mektubun Birinci makamının" okunmasını vasiyet ettiğini söyledi ve ilgili bahsi okuması için Ali Fuat Köroğlu kardeşimize verdi. Ölümün bir mümin için müjde yüklü çehresini izah eden bu kısımın okunması adeta herkes üzerinde bir şok etki yaptı. Herkesi bir huşu ve hıuzur hali kapladı. Sesler kesildi. Merhumu ağlayan es ve dostlarına bütük bir ferahlık geldi. Çünkü orada; "Sizlere Müjde! Mevt idam değil, hiçlik değil, fenâ değil, inkıraz değil, sönmek değil, firak-ı ebedî değil, adem değil, tesadüf değil, fâilsiz bir in'idam değil. Belki, bir Fâil-i Hakîm-i Rahîm tarafından bir terhistir, bir tebdil-i mekândır. Saadet-i ebediye tarafına, vatan-ı aslîlerine bir sevki yattır. Yüzde doksan dokuz ahbabın mecmaı olan âlem-i berzaha bir visal kapısıdır" diye devam eden müjdeler vardı..

 

Herkes, özellikle de bu ifadeleri yeni duyan eşraf, cenazeden sonra, okunan kitabı çok merak ettiler. Ve bürodaki kitapların tamamını satın aldılar, yetmeyince ısmarladılar.

 

Ölümünü de İslam'a, nurlara hizmet ettiren Firkat Özdemir ağabeye Allah rahmet eylesin. Onun da dediği gibi, Allah(CC) bizden razı olduktan sonra endişeye gerek yok"

 

Not: Yukarıdaki fotoğraf'ta soldan ikinci zat merhum Fikret Özdemir'dir. Merhumun Üstad ile alakalı hatıralarını Necmeddin Şahiner beyin Son Şahitler adlı eserinden okuyabilirsiniz.

 

0 Yorumlar

Yorum yapın

Yorum yapmak için giriş yapın.