Sahabe Tabloları

EBÛ EYYÛB EL-ENSÂRÎ-3 (Radiyallâhü anhü)

İlmî Seviyesi Ve İlim Faaliyetleri

Ebû Eyyûb el-Ensârî (Radiyallâhü anhü), Allah Resûlü’ne (Aleyhissalâtü vesselâm) yakınlığı, vahiy kâtibi oluşu ve Suffe okuluna devam etmesiyle, sahabînin önemli âlimleri arasında yerini almıştır.

Efendimiz’in ahirete irtihallerinden sonra genç sahâbîler kendisinden ders almışlardır. Hz. Abdullah İbn Abbas, Hz. Abdullah İbn Ömer ve daha pek çok sahabî ondan istifade etmiştir. Tabiîn döneminde de tabiînin ileri gelenlerinden Said İbn Müseyyeb, Urve İbn Zübeyr ve daha başkaları onun talebeleri arasında yer almışlardır.(1)

Saâdet Asrı’ndaki Kur’ân-ı Kerîm hafızları arasında bulunan Ebû Eyyûb’un (Radiyallâhü anhü) Kur’ân ilimlerinde ileri seviyede olduğunu gösteren şöyle bir rivayet bulunmaktadır:

Hz. Ebû Bekir ve Hz. Ömer dönemlerinde Suriye bölgesinin fethinin tamamlanmasından sonra, oradaki Müslümanlara Kur’ân öğretecek muallimlere ihtiyaç duyulmuştu. Hz. Ömer, bu ihtiyacı karşılamak üzere, sahâbî arasında meşhur hafızlardan ve Kur’ân ilminde ileri seviyede bulunanlardan Ebû Eyyûb (Radiyallâhü anhü) başta olmak üzere, Hz. Muâz İbn Cebel, Hz. Ubâde İbn Sâmit, Hz. Übeyy İbn Ka’b, Hz. Ebû’d-Derdâ’yı görevlendirmişti. Ancak, bugünlerde Hz. Ebû Eyyûb yaşının ilerlemiş ve hasta olması sebebiyle bu görevi yerine getirememişti. (2)

Hz. Osman’ın şehit edilmesine yakın günlerde, İbn Sebe’nin plan ve komploları sonucu Medine, bir müddet ihtilâlciler tarafından işgal altında tutulmuştu. İhtilalcilerin, Hz. Osman’ın mescide çıkarak cemaate imamlık yapmasına dahi müsaade etmemesi sebebiyle halk imamsız kalmıştı. (Mescid’e imamlık vazifesi Efendimiz (Aleyhissalâtü vesselâm) başta olmak üzere kendisini takip eden halifeler tarafından yerine getirilmekteydi.) Böyle bir ortamda Hz. Ali, Hz. Ebû Eyyûb’a giderek onun cemaate imamlık yapmasını sağlamıştır.(3) Hz. Ali’nin onu kendine tercih ederek imamlık yapmasını sağlaması, Allah Resûlü’nün mihmandarının sahabî arasındaki yerini göstermektedir.

Hz. Ebû Eyyûb’un (Radiyallâhü anhü) Efendimiz’den nakletmiş olduğu Hadîs-i şeriflerin 210 civarında olduğu belirtilmiştir.(4)

Onun Efendimiz’in Hadîslerine önem verişine dair şu tarihî hâdise ibretlidir(5):

Ebû Eyyûb el-Ensârî (Radiyallâhü anhü) Efendimiz’den işittiği bir Hadîs-i şerifi tam olarak hatırlamakta tereddüt ettiği için Mısır’a kadar gitmiştir. Mısır’da Hz. Ukbe İbn Âmir’i ziyaret ederek, “Buraya senden bir Hadîsi sormak üzere geldim. Allah Resûlübunu söylediklerinde orada bulunanlardan sadece sen ile ben hayattayız. Hadîs, mü’minin ayıp ve kusurlarının gizlenmesi hakkında idi; fakat ben tam olarak hatırlayamıyorum.” dedi. Hz. Ukbe de “Allah Resûlü “Kim bir mü’minin ayıbını örterse; Allah da, kıyamet gününde onun günahlarını örter” buyurmuş lardır.” dedi. Hz. Ebû Eyyûb, bu Hadîs-i şerifi aldıktan sonra, hiç beklemeksizin Medine’ye döndü. Oraya vardığında da devesinin yükünü ve eyerini çözmeden derhal mescid’e koşup bu Hadîsi halka nakletmiştir. (6)

Efendimiz’den Öğrendiği Ölümsüz Tavsiyeler

Efendimiz’den Ebû Eyyûb el-Ensârî’nin (Radiyallâhü anhü) işiterek nakletmiş olduğu Hadîs-i şeriflerden birkaç tanesi şunlardır; “Ey Ebâ Eyyûb! Cennet hazinelerinden bir kelimeyi sana öğreteyim mi?” diye sordular. O da, “Yâ Resûlallah! Anam-babam sana fedâ olsun! Öğretiniz.” deyince, “Lâ havle velâ kuvvete illâ billah kelimesini çok söyle!” buyurdular. (7)

Peygamberimiz namazın sonunda şöyle duâ ederdi: “Allâhümmağfir lî zünûbi ve hatâyâye küllehâ. Allâhümme ven’ışnî ve’c-bürnî ve’hdinî li-sâlihi’l-ahlâkı ve’l-a’mâli lâ yehdî li sâlihîha velâ yasrifu seyyiehâ illâ ente.” (Allah’ım! Günah ve hatalarımın tümünü bağışla! Rabbim! Beni yücelt, eksiklerimi giderip sâlih amel ve güzel ahlâka sevket! Sâlih amel ve güzel ahlâka sevk edip bunların kötülerinden de uzaklaştıran sensin!”(8)

“Resûlullah buyurdular: Bir Müslüman’a, kardeşine üç günden fazla küsmesi helâl değildir. Yani, bunlar karşılaşırlar da her biri diğerinden yüz çevirir. Bu ikisinden ha yırlı olanı, birinci olarak selâm verendir.”(9)

“Resûlullah’a (Aleyhissalâtü vesselâm) bir adam gelerek, ‘Ey Allah’ın Resûlü! Bana (dini) öğret ve fakat çok özlü olsun!’ dedi. Efendimiz, ‘Namazına kalktığın vakit (dünyaya) veda edenin namazı gibi kıl. Sonradan (pişman olup) özür dileyeceğin söz söyleme. İnsanların elinde bulunan (dünyalık şeylerden) ümidini kesmeye azmet!’ buyurdular.”

“Müslüman kişinin kardeşi üzerinde yerine getirmesi gereken altı hakkı vardır. Bunlardan birini yapmadığı zaman, altı hakkından birini yerine getirmemiş olur:

1-Ona rastladığında selâm vermesi

2- Onu yemeğe çağırdığı zaman davetine icâbet etmesi,

3- Aksırdığı zaman ona duâ etmesi

4- Hastalandığı zaman ona uğraması

5- Öldüğü zaman cenazesinde bulunması

6- Kendisinden nasihat ve yol göstermesini istediği zaman ona yol göstermesi.” (10)

Ebû Eyyûb (Radiyallâhü anhü) ölüm döşeğinde iken şu Hadîs-i şerifi nakletmiştir, “Bir insan Cenâb-ı Hakk’a hiçbir şeyi ortak koşmaksızın ruhunu teslim ederse, Allah onu cennete koyar.”(11)

Efendimiz’i Akabe’de ziyaret ederek O’na bağrını açan, Onun davası yolunda her türlü fedâkârlığa katlanacağına dair söz veren Ebû Eyyûb’un (Radiyallâhü anhü) hayatı bizleri doğruya götürecek örneklerle doludur. Yukarıda belirtildiği üzere, Mihmandâr-ı Resûlullah’ın, ülkemiz insanı için de Şefâat ümidi olarak görülmesi ve “Alemdâr” unvanını alması bizim için büyük bir mânevî hazinedir.

Osmanlı sultanlarının tahta çıkış resmî merasimlerini Ebû Eyyûb’un kabri başında yapmaları; ayrıca, Fatihten itibaren günümüze kadar bu kutsî mekânı ziyaret edenlerin ona duâ ile ruhaniyetinden yardım dilemeleri milletimizin kendisine verdiği değeri gösterir.

Alemdâr-ı kerîmi, şâhı iklimi Risâletin

Muînim ol benim dâim, bi-hakki Hazret-i Bârî

Selim İlhâmî her dem, yüz sürer bu Ravza-i Pâke

Şefâatiyle kerem kıl yâ Ebâ Eyyûb el-Ensârî (12)

diye duâ eden Sultan III. Selim’in bu yakarışlarına bizler de katılarak, “Âmin!” diyoruz.

Dipnotlar

1-Ahmed Nedvî, Asr-ı Saâdet, s.178.

2-İbn Sa’d, Tabakât, IV,170.

3-Taberi, Tarıh, III, 447.

4-Ebû Eyyûb el-Ensârî’nın (radıyallahu anh) Efendimız’den (Aleyhissalâtü vesselâm) nakletmiş olduğu 210 hadis-i şerif, Hafız İmâm es-Suyûtî’nın talebesi Şeyh Ali Nureddin el-Ensârı’nın “Nefahâtü’l-Abiri’s-Sârî bi-Ehâdîs-i Ebî Eyyûb el-Ensârî “ isimli eserinde toplanmıştır. Buradaki hadis-i şerifler, Cemal Öğüt tarafından neşredilmiştir. Bkz: Age, 271-555.

5-Allah Resûlü (Aleyhissalâtü vesselâm) ile mümkün oldukça bir arada bulunmaya çalışan bu sahabînın O’ndan işittiği hadis-i şerifler hiç şüphesiz daha büyük sayıya ulaşabilir. Ancak, Efendimizin (Aleyhissalâtü vesselâm) irtihallerinden sonra ömrünün büyük bir kısmını savaş meydanlarında geçirmesi sebebiyle öğrendiği pek çok hadis-i şerifi, kendinden sonraki nesle aktarma fırsatı olmamıştır. bkz: a. g. e, 263-266.

6-Kandehlevî, Hayâtü’s-Sahâbe, III, 198.

7-Kandehlevî, Hayâtü’s-Sahâbe, III, 298.

8-Kandehlevî, Hayâtü’s-Sahâbe, III, 350.

9-Buhârî, Edeb 62; Müslim, Birr, 25.

10-Buhârî, Edeb, 134.

11-İbn Kesir, Bidâye, VIII, 59.

12-Sultan 3. Selim’e ait bu dörtlük, değerli bir levha üzerine süslü bir hat ile yazilmiş ve Ebû Eyyûb’un (radıyallahu anh) türbesine hediye edilmiştir. (H. Cemal Öğüt, 131)

 

 

 

 

0 Yorumlar

Yorum yapın

Yorum yapmak için giriş yapın.