Gündem İçi / Gündem Dışı

ÇARPIK BAZI SÖYLEMLER ÜZERİNE

Ehline malum olduğu üzere usûlde illeti tespit yöntemlerinden biri, hükmün bağlandığı vasfa bakmaktır. Naslarda yer alan hüküm şayet bir vasfa bağlanmışsa bu durum söz konusu vasfın o hükme illet teşkil ettiğini gösterir. Bu kural şöyle formüle edilmektedir:

تعليقالحكمبالمشتقيفيدعليةمأخذالإشتقاق

Bu kuralı kabaca “hükmün bir vasfa bağlanması o vasfın illet olduğunu ifade eder” şeklinde tercüme edebiliriz.

Konunun iyi anlaşılması için birkaç örneğe bakalım:

“Hırsızlık eden erkek ve hırsızlık eden kadınların ellerini kesin” (Maide-38) ayetinde “kesme” hükmü “hırsızlık” vasfına bağlandığı içini “el kesme” cezasının illeti hırsızlıktır denir.

Kafirlere ve münafıklara itaat etme” (Ahzab-48) ayetinde “itaat etmeme” hükmü “kafirlik” vasfına bağlandığı için “itaatsizliğin” illeti küfürdür denir.

Bundan dolayı bazı fıkıh kitaplarında “malımın şu kadarını Zeyd’e vasiyet ediyorum” dediğinizde Zeyd kâfir de olsa yapılan vasiyetin sahih olduğu ifade edilir. Ancak “malımın şu kadarını kâfir olan Zeyd’e vasiyet ediyorum” dediğinizde, yapılan vasiyetin geçerli olmadığı belirtilmektedir. Zira birinci ifadede vasiyetin illetinin küfür olduğuna dair bir ima bulunmazken, ikinci ifadede vasiyetin kâfir oluş vasfına bağlandığına ve küfrün tazim edildiğine dair bir ima bulunmaktadır.

İşte bu lisani ve usûlî kaideye binaen diyebiliriz ki günümüzde zaman zaman karşılaştığımız “müslümanlar şu şu…  kötülükleri yapıyor” şeklindeki ifadeler hem ilmi açıdan doğru değildir hem de vebaldir. Bu tür ifadeler müslümanlığın söz konusu edilen kötülüklere sebep ve kaynak olduğu şeklinde bir mana çağrıştırmaktadır. Hâlbuki İslam’da ve Müslümanlıkta öyle bir özellik bulunmamaktadır. Aynı şekilde yaşanan son olaylar dolayısıyla “Sünni devletler İsrail’i destekliyor” türünden ifadeler de ilim ve insafla telif edilemeyecek ifadelerdir.

Evvela: Kastedilen devletlere baktığımızda bunların ulusal ve seküler nitelikte olup tamamen veya büyük oranda Batının güdümünde kurulduğu ve işlediği görülmektedir.

Saniyen: Bu ifadeler yukarıda belirttiğimiz gibi İsrail’i destekleme eyleminin sünnilik vasfından kaynaklandığını ima etmektedir. Hâlbuki sünnilikte böyle bir içerik yok.

Sünnilikle adı zikredilen menfi tutum arasında öyle bir illiyet bağı olsaydı Sünni olan Hamas’ın da İsrail’i desteklemesi gerekirdi.

Sünnilikle belirtilen münker tutum arasında öyle bir bağ olsaydı sünni olan İhvan, ilk günden itibaren Filistin davasını hedefleri arasında yerleştirmez ve bu uğurda binlerce mensubunu ve bu cümleden olarak Muhammed Mursi’yi şehit vermezdi.

Sünnilikle zikri geçen menfi tutumlar arasında bir bağ olsaydı Sünni olan Selahattin-i Eyyubiyle haçlılar arasında tarihin en büyük savaşlarından biri cereyan etmezdi.

Hâsılı, bugün İslam’a ve Ehl-i Sünnet’e intisap iddiasında olan bizler iyi bir durumda değiliz ve bundan dolayı eleştiri ve yergiyi hak ediyoruz. Ancak hiç kimse bu eleştiriyi ucu İslam’a ve Ehli Sünnet gibi kutsallara dokunacak şekilde yapmak hakkına sahip değildir.

Metin YİĞİT

0 Yorumlar

Yorum yapın

Yorum yapmak için giriş yapın.