

Yavuz Bülent Bakiler beyefendi anlatıyor; "1977 yılının Ramazan ayında sahura kalkmak için genellikle saat çalar kullanıyorduk. Bazı geceler geç yattığım zaman saatin çıngırağına rağmen sahura kalkmak kolay olmuyor.
Ramazanın ilk haftası içerisinde saati 03.00'e kurarak uyudum. Gecenin bir vaktinde birisinin;
-Bülent! Bülent! Bülent!
Diye beni çağırması üzerine uyandım. "Efendim" diyerek doğruldum. Etrafımı dinledim. Yalnız kaldığım odada hiç kimse yoktu, şaşırdım. Kendi kendime "kim olabilir" diye düşündüm. Uykum kaçtı.
Sonra sahur vaktini düşündüm. Ben henüz uykuya daldığımı, sahur vaktine daha uzun zaman kaldığını sanıyordum. Uykum kaçtığı için uyuyamadım. Işığı yakarak saatime baktım. Hayretle baktım ki, saat 03. 15 idi.
Saatin çıngırağına rağmen uyanamadığımı, ilahi bir kuvvet tarafından uyandırıldığımı anladım.
Çok duygulandım. Sofraya şükrederek oturdum. Fakat kendimi tutamadım. Ömrümde, sessiz sessiz ağlayarak sahur yemeğine oturduğum geceyi hiç unutamam.
Kaynak
İ. Hakkı Yılanlıoğlu
Aklın Çözemedikleri
Şahsi Basım, Polat Ofset, 1991, 1. Baskı
Yorum yapmak için giriş yapın.
0 Yorumlar