

Merhum Ali Ulvi Kurucu Bey anlatıyor; "Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi'ye bir gün merhum Ahmed Naim Bey'i sordum; "Ahmed Naim Bey'i Akif merhum pek severmiş. İlmiyle beraber meziyet ve karakter sahibi bir insanmış galiba" dedim.
Mustafa Sabri Efendi çok duygulandı; "ahh evladım" dedi, "Naim bey öyle ahlak ve karakter âbidesi bir insandı ki, bu madde asrında eşine menendine çok az rastlanır.
Bakın bir şey anlatayım size; Sultan Vahdeddin zamanında, Elmalılı Hamdi bey, Akif bey, Ferid bey, İzmirli İsmail Hakkı beylerle birlikte bir âyan, senatör listesi yaptık. Naim beyi de aldık listemize, kendisine hiç haber vermeden.
Naim Bey bunu duyunca sabah erkenden bize gelerek; "efendim" dedi, "memlekette kaht-ı rical(adam kıtlığı) mi var ki, beni de âyan listesine aldınız? Memleket ne hâle geldi? Bendeniz kim oluyorum da âyandan oluyorum efendim? İstirham ederim efendim, beni bu listeden siliniz."
Naim Bey parçalanıyor, neredeyse yalvarıyordu;
"Efendim, ben kendimi bilirim. Layık olmadığım o makamlarda alacağım maaşı çocuklara nasıl yediririm?"
Baktım Naim bey kaçacak..
"Naim Bey" dedim, "Yahu Allah aşkına, cehenneme yalnız başıma bir ben gideceğim? Ben Zembillilerin Ebu Suudların, İbn-i Kemallerin ayarında insan mıyım? Ee, kader beni de şeyhülislam yaptı. Ne yapalım, bu vazifeleri birileri yapacak. Hep beraber çalışacağız…"
…Tevazuun ve takvanın böylesini gördünüz mü siz bu asırda? Şimdi herkes bu kabilden listelere girmek için çırpınıyor."
Kaynaklar
1-Mustafa Özdamar, Hacı Veyiszâde, Marifet Yayınları, s; 121-122, İst. 1993, 2.baskı
2-M. Ertuğrul Düzdağ, Üstad Ali Ulvi Kurucu, Hatıralar, Cilt: 2, 114-115, Gonca Yayınevi, İst.
Yorum yapmak için giriş yapın.
0 Yorumlar