

Mehmed Fırıncı ağabey anlatıyor: "Üstad Hazretlerinin İstanbul'dan ayrılmasından bir ay sonra askere gittim. Askerlik bitince, Isparta'ya Üstadı ziyarete gittim. Üstad bu ziyaretimden çok memnun oldu. "Senin geldiğin çok iyi oldu, çok güzel oldu. Ben Ceylan'ı Ankara'ya gönderecektim. Sen geldin, iyi oldu. Şimdi seni Ankara'ya göndereceğim" dedi. Ve bana 12 veya 13 mektup vererek, Ankara'da bir kısım dostlarına gönderdi.
Ankara'da Atıf Ural'ı buldum. Atıf Ural hukuk fakültesinde talebeydi. Beni üstadın yanından gelmiş görünce çok sevindi. Onunla beraber bir akşam Muallim Celal Bey isminde bir zâtı ziyaret ettik. Celal Bey, Abdullah Cevdet'le* bir süre arkadaşlık etmişti. O yüzden itikadı sarsılmış, pek çok sıkıntı çekmiş ve iki defa Bakırköy Akıl hastanesine yatmıştı. Onun şu sözleri hâlâ hatırımdadır;
"Abdullah Cevdet, "Takıldı kaldı fikrim, şu nokta-i Tevhidde" diye mütemadiyen tekrar ederdi. Onun eline "Sözler" geçseydi, mutlaka kurtulurdu. Benim elime geçti ve ben kurtuldum. Onun eline geçmedi ve o gitti.
Tahmin etmiyorum ki, sizler Sözler'i** benim kadar anlayasınız. Öyle ki, bu harflerin her biri benim için, her bir çengelinde bir kandil asılı gibidir. Nurlandırıyor. Sözler'deki Tevhid hakikatlerinin ispatı karşısında hiç kimsenin durması mümkün olmaz. Teslime mecbur olur."
Bu sözler bana çok tesir etmişti. Risale-i Nur bütün ellere ulaştırmalı, diye düşündüm. Bu hizmete bütün mesaimi vermeye o zaman kara verdim."
Köprü Dergisi-Mart-1985
Sayı: 84
*Abdullah Cevdet; Türkiye'de pozitivizmin temsilcilerinden, 1932'de ecelin kabza-i kahrına düşen ünlü mülhid.
**Sözler: Bediüzzaman'ın Sözler adlı eseri
Yorum yapmak için giriş yapın.
0 Yorumlar