Cevaplar.Org

KIZIL ÎCÂZ’IN TERCÜMESİNİ TAKDİM EDERKEN

Kızıl Îcâz, Bedîüzzaman’ın mantıkla ilgili bir kitâbıdır. Kızıl İcaz, Abdurrahman Ahdarî’nin Süllem’ül-Münevrak isimli eserine bir Şerh olarak kaleme alınmıştır. Abdülmecîd Nursî ise, heme ağabeyi ve hem de Üstâdı olan Bedîüzzaman’ın bu mûcez Şerhine Hâşiye kaleme almıştır


Ahmed Akgündüz (Prof. Dr.)

akgunduz@islamicuniversity.nl

2019-10-13 21:02:35

Kızıl Îcâz, Bedîüzzaman'ın mantıkla ilgili bir kitâbıdır. Kızıl İcaz, Abdurrahman Ahdarî'nin Süllem'ül-Münevrak isimli eserine bir Şerh olarak kaleme alınmıştır. Abdülmecîd Nursî ise, heme ağabeyi ve hem de Üstâdı olan Bedîüzzaman'ın bu mûcez Şerhine Hâşiye kaleme almıştır ki, hem Üstâdından bu kitâbı ders alması ve hem de büyük bir âlim olması hasebiyle bu vazife ona nasip olmuştur. Biz, hem metin olan Süllem'i; hem tenâkuz bahsinin sonuna kadar yani yaklaşık %60'ını teşkil eden kısmına Bedîüzzaman'ın telif ettiği Şerh'i ve hem de Abdülmecid Nursî'nin Hâşiye'sini tercüme eyledik. Bununla da kalmayıp bu üç eserin de daha rahat okunması ve anlaşılabilmesi için, her fasıl yahud bâbın başına, diğerleriyle karışmasın diye, siyah harflerle, açıklamalar ekledik. Ayrıca dipnotlarda da bazı ıstılâhları açıklama ihtiyâcı hissettik.

Konuyu biraz daha açalım:

İslam tarihindeki eserleri te'lif tarzları itibariyle dört gruba ayırmak mümkündür.

A)Metinler'(el-mütûn)dir. Özellikle Selçuklu Devletinden itibaren çoğu müellifler, seleflerinin yazdığı çeşitli ilimlere dair ana kaynakları bir kanun metni şeklinde kısaltarak el kitapları hazırlamışlardır. Osmanlı Devleti zamanında da devam eden bu geleneğe göre hazırlanan eserler, medreselerde el kitabı olarak kullanılagelmiştir. Türkistan'lı büyük hukukçu El-Merginanî (593/1197)nin kaleme aldığı El-Hidâye adlı eser, söz konusu metinlerin ana kaynağı mahiyetindedir. Osmanlı Devleti de dâhil olmak üzere, bütün Müslüman Türkler tarafından itibar edilen ve "mütûn-ı erbaa-i mu'tebere=dört mu'teber metin" olarak kabul edilen şu eserleri örnek olarak zikredelim: 1) Musûl'lu Mecdüddin Abdullah (683/1284)ın kaleme aldığı "El-Muhtâr"ı; 2) Türkistan'lı hukukçu Tac'üş-Şeria Mahmud' (680/1281)un "el Vikâye"si; 3) ibn'üs-Saatî' (694/1294)nin "Mecma‛ül-Bahreyn" adlı eseri ve 4) Nesef'li Hafîzüddin'in (710/1310) "Kenzüd-Dekâik"i en çok tutulan hukukî metinlerdir.

İşte Mantık ilminde de durum aynıdır. Kâtıbî'nin "Risâletu'ş- Şemsiyyefi'l- Kavâ'idi'l- Mantıkiyye" adlı eseri; Gelenbevînin"el-Burhân fî 'İlmi'l-Mantık ve Fenni'l-Mîzân, klasik mantık alanında XVIII. yüzyılda telif edilen eser ve Abdurrahman Ahdarî'nin Süllem'ül-Münevrak adlı kitabı bu grubta yer alır. Biz bu metni SÜLLEM başlığıyla kitaba aldık ve tercüme eyledik.

B)Şerhlerdir. Biraz önce bahsedilen metinleri herkes tarafından tam olarak anlaşılmayınca, daha sonraki âlimler tarafından bunları izah eden şerhler yazılmıştır. Mesela, El-Hidaye adlı metne Sivas'lıİbn-i Kemal (861/1457) tarafından yazılan "Feth'ul-Kadir" isimli müdellel şerh ile Türkistan'ın Farab şehrinden olan Emir Kâtip El-İtkânî'nin (758/1356) "Gâyet'ül-Beyan"ını misal olarak zikredebiliriz.

İşte Mantık ilminde bir metin olan Abdurrahman Ahdarî'nin Süllem'ül-Münevrak adlı eseri, Bedîüzzaman tarafından Bedîüzzaman tarafından KIZIL ÎCÂZ adıyla şerh edilmiştir. Biz bunun da tercümesini yaptık. Bu Hâşiye'denziyâde klasik anlamda Şerh'dir. Zira Bedîüzzaman, Süllem metnini neredeyse kelime kelime izah eylemiştir.

C)Hâşiyeler (Havâşî)dir. Bu eserler, ya metinlere yazılan şerhlerdeki bazı noktaların izahı amacını güder (ki bunlara ta'likat da denir) veya şerhlerde açıklanan görüşleri tenkid eder. Bu çeşit izah veya tenkit sadedinde, şerhler üzerine yazılan eserlere hâşiye denmiştir. Zikredilen bu üç eser tipine de güzel bir misal zikredelim: Şeyhül-İslâm Timurtaşî (1004/1595) adlı Hanefi hukukçusu, özellikle Molla Hüsrev'in "Ed-DürerVe'l- Gurer" adlı metin ve şerh mahiyetindeki kitabından ilham alarak "Tenvir'ül-Ebsâr" isimli bir hukuk metni yazmıştır. Alâaddin El-Haskefî (1088/1677) de bunu "Ed-Dürr'ü-Muhtâr" adıyla şerh etmiştir. Osmanlı devrinin büyük hukukçularından (XIX. asır) İbn-i Abidin ise "Redd'ül-Muhtar" adıyla hâşiye yazmıştır. Verilen bu misal, metin, şerh, hâşiye geleneğinin Osmanlı devrinde de aynen sürdürüldüğünü göstermektedir.

D) TA‛LÎKAT yani ilmî bir metnin üzerine kaleme alınan mülâhazalar, istifsârlar ve manalar üzerine yapılan derin açıklamalar demektir. Mesela İsmail Gelenbevî‛nin Burhân isimli mantık kitabı üzerine Bediüzzaman'ın kaleme aldığı TA‛LÎKAT bu kabildendir. Kısaca İslâm telif geleneğinde bir metnin daha iyi anlaşılabilmesi için kaleme alınan mufassal takrirle, bir müellifin bazı görüş ve düşüncelerinin notlar halinde toplandığı eserlerin ortak adıdır. Kızıl Îcâz üzerine Molla Sadreddin ve Molla Musa'nın yazdıkları da kısmen TA‛LÎKAT kabilindendir.

İşte Mantık İlmindeki Abdurrahman Ahdarî'nin Süllem'ül-Münevrak adlı metnini Bedîüzzaman KIZIL ÎCÂZ adıyla şerh etmiş ve Abdülmecîd Nursî de kendisinden ders aldığı KIZIL ÎCÂZ Şerhine Hâşiye kaleme almıştır. Biz bunları da tercüme etmiş bulunuyoruz. Abdülmecîd Nursî'nin yaptığı klasik manada bir Hâşiye'dir.

Hem Süllem, hem şerhi olan KIZIL ÎCÂZ ve hem de Hâşiyesi olan Abdülmecid Efendi'nin izahları, bazanÜstad'ın eserini anlamada yeterli olmadığı için, biz de ana konu başlıklarında bir nevi TA‛LÎKAT kabilinden açıklayıcı izahlar koymak durumunda kaldık. Bu izahlarımızı kitabın içinde ve tırnak arasında siyah harflerle yazdık ki, asıl kitaplar karışmasın.

Bütün bunlara rağmen, dipnot yani eski tabirle Hâşiye olarak bazı ıstılâhları izah etmek mecburiyetinde kaldık.

Önemle itirâf edelim ki, bazı metinleri yüzde yüz anladığımızı söylemek zordur. Ancak elimizden gelen budur. Bundan sonraki baskılarda tashihler ve tavsiyeler gelirse, şerefle nazar-ı itibara alacağız.

Çalışmak bizden ve tevfîk ise Allah'dan olduğuna gönülden inanıyoruz.

Ahmed Akgündüz

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

Mehmet, 2020-09-20 23:59:46

Rabbim niyetlerimizin mükafatını kat kat mahşetde mizanı ekbetde karşımıza şefaatçi olarak lutfeylesin.Başta Üstadımıza kardeşi Molla Müftü A.Mecid hz.lerine Gelenbevi hz.lerine ve Üstadımızın şerhini yazdığı eser sahibi Abdurrahman Ahdâri hz.lerine rahmetler dilerim.

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

Yavuz Selim, 2019-10-16 00:55:14

ALLAH razı olsun. Maddî manevi bereketini nasip etsin inşaAllah Âmin

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

DİĞER YAZILAR

ALLAH RASULÜNÜN MANEVİ ŞAHSİYETİ-2

ALLAH RASULÜNÜN MANEVİ ŞAHSİYETİ-2

Fahr-ı Kainat’a Nasıl Bakmalıyız: Kur’ân’da, “Muhakkak ki, Allah katında sizin en d

NURDAN VECİZELER-8

NURDAN VECİZELER-8

“Hakikaten mümin cennete layık ve kâfir cehenneme muvafık bir mahiyet kesb eder.” İzah: B

YIKILMAKTA OLAN ÜÇÜNCÜ MABET

YIKILMAKTA OLAN ÜÇÜNCÜ MABET

Kimi Yahudiler mecazen veya sembolik anlamda İsrail’e Süleyman Tapınağı makamında üçüncü

SAFVETÜ’T TEFASİR NOTLARI-27

SAFVETÜ’T TEFASİR NOTLARI-27

Nisa: 97: İbn Abbas’ın şöyle dediği rivayet olunur: “Müslümanlardan, İslam’ı hafife a

TACEDDİN TOPAL(1927-2020)

TACEDDİN TOPAL(1927-2020)

Taceddin Topal ağabeyimiz Isparta/Yalvaçlıdır. Yalvaçlılar O’na Taci Dede diye biliyor ve ö

SULTAN 2. BAYEZİD (1481-1512)

SULTAN 2. BAYEZİD (1481-1512)

1448’de Dimetoka’da doğdu. Fâtih Sultan Mehmed’in Gülbahar Hâtun’dan doğan büyük oğl

CENNET VE CEHENNEM SADECE MANEVİ DEĞİLDİR

CENNET VE CEHENNEM SADECE MANEVİ DEĞİLDİR

Cennet ve Cehennem iki yurttur; birisi sevaba birisi azaba, birincisi muttakilere, ikincisi kâfirle

AKSA TUFANI’NIN İSTİKBALDEKİ AKİSLERİ

AKSA TUFANI’NIN İSTİKBALDEKİ AKİSLERİ

De ki: " Bize iki güzellikten birinin dışında başka bir şeyin gelmesini mi bekliyorsunuz? Oy

ALLAH RASULÜNÜN MANEVİ ŞAHSİYETİ-1

ALLAH RASULÜNÜN MANEVİ ŞAHSİYETİ-1

Fahr-ı Kâinat Efendimiz, (Aleyhissâlatü vesselâm) Kur’ân’ı Mekkelilere tebliğe başladı

NURDAN VECİZELER-7

NURDAN VECİZELER-7

“İnkılab-ı hakikat olmaz. Nev'-i mutavassıtın silsilesi devam etmez. Tahavvül-ü esnaf, ink

Âl-i imran:190

Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde selim akıl sahipleri için gerçekten açık, ibretli deliller vardır.

GÜNÜN HADİSİ

"Kişi, dostunun dini üzeredir. Bu nedenle, kiminle dost olacağına dikkat etsin!"

Ebû Hureyre radıyallahu anh. Ebû Dâvud.

TARİHTE BU HAFTA

*Şair Muhammed İkbal'in vefatı(21 Nisan 1938) *TBMM'nin açılışı ve çocuk bayramı(23 Nisan 1920) *Osmanlı-Rus Harbi(24 Nisan 1877) *Hudeybiye Gazvesi(26 Nisan 628) *II.Abdülhamid'in tahttan indirilmesi(27 Nisan 1909)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI