

Merhum Ramazanoğlu Sami Efendi yazıyor; " Hikâye olunur ki, Nuşirevan bir defasında avdan dönerken bir bahçeye uğradı. Oradaki çocuğa 'bana oradan bir nar verir misin?' dedi. Çocuk verdi.
Nar çok sulu ve güzel olmakla susuzluğunu giderdi. Hoşuna gidince, bu bahçeyi sahibinden almayı gönlünden geçirdi. Bir nar daha istedi. Bu defaki nar kuru ve susuzdu. Nuşirevan bunu sebebini sorunca çocuk, "herhalde melik bir zulme azmetti. Kalbi katılaştı ve nar kurudu" diye cevap verdi.
Nuşirevan çocuğun sözünden uyanarak tevbe etti ve bir nar daha istedi. Bu defaki birincisinden daha güzeldi. Bu defa çocuk, "Herhalde melik tevbe etti" dedi. Nuşirevan mütenebbih olup(uyanıp) bir daha zulüm etmemeye azmetti. Ve ismi adl ile yâd edildi."
ZULÜM NASIL ÇOĞALDI?
Sadi Şirazi anlatıyor; "Derler ki bir av yerinde Nuşirevan bir av kebabı yemek istemiş.. Emir üzerine istediği yemeği hazırlamışlar. Fakat tuz yokmuş. Tuz bulmak için bir uşağı göndermişler.
Nuşirevan demiş ki; "Tuzu para ile al. Parasız almak adet olmasın, teamül yerine geçmesin ve köy bu yüzden harap olmasın." Demişler ki; "bir parça tuzdan ne çıkar. Bedava alınırsa ne zararı var?"
Nuşirevan şu cevabı vermiş;
"Zulmün esası dünyada ilk zamanlar azmış. Her gelen onu bir parça artırdı, bugün böyle müthiş bir hale geldi ve bu büyük dereceyi buldu."
Sadi diyor ki; "Eğer hükümdar tebaasından birinin bahçesinden bir tek elma yerse, uşakları ve adamları ağacın kökünden sökerler. Şayet bir padişah yarım yumurta almak suretiyle haksızlık yaparsa, askerleri bin tavuğu şişe geçirip kebap ederler."
Kaynaklar
1-M. Sami Ramazanoğlu, Din Gününün Maliki adlı yazısı, Altınoluk Dergisi, sayı: 86, s: 27, (Nisan-1993)
2- Sadi Şirazi, Gülistan, tercüme; Yakup Kenan Necefzâde, Bedir Yayınevi, İst. 2004
Yorum yapmak için giriş yapın.
0 Yorumlar