Ders Notları

RİSALE-İ NUR DERS NOTLARIM-49

Ders: 10. Söz, Zeyiller(Zeylin 2. ve 3. parçası )

İzah: Prof. Dr. Ahmed Akgündüz

*Biliyorsunuz işaret, ima, remz belagatte kullanılan terkipler. Remzin tarifi; remz öyle bir işarettir ki, kinai mana ile hakiki mana arasında bir kısım perdeler ve sebepler bulunur. Ancak o sebeplerin anlaşılması epeyce zordur, dikkat ister. Herkes kolayca anlayamaz.

İma ise, onda da perdeler var ama sebeplerin anlaşılması remze göre daha kolay. İşaret ise çok daha kolay, "şu insan" demek gibi. Veya "şu kitaptır ki onda şüphe yoktur" ayetiyle Kur'an'a işaret edilmesi gibi.

*Âlem-i şehadetin hakiki ziyası hayattır. (Not; 1995'de yapılan bu ders iştirak eden merhum Sungur ağabey "Canlılıkla varlık görünüyor" diyor.)

*Üniversitede dört senelik bir program var. Talebe o programa göre birinci sınıfta şu dersleri, ikinci sınıfta şu, üçüncü ve dördüncü sınıflarda şu şu dersleri okuyor, ta bitirdiği zaman o meslekle alakalı birikim sahibi olsun. İşte tabir-i caizse kâinattaki bütün cansız, bitki ve hayvanlar da hayat için, hususen insan hayatı merkeze alınacak şekilde programlanmış.

* "Geçmiş ve gelecek mahlûkatın hayat-ı maneviyeleri hükmünde olan intizam ve nizam ve malûmiyet ve meşhudiyet ve taayyün ve evamir-i tekviniyeyi imtisale müheyya bir vaziyette bulunmalarını, sırr-ı hayat iktiza ediyor." (Sözler s: 110 )

Mesela bir çınar ağacının çekirdeğinde o çınar ağacının bütün ömrü boyunca geçireceği bütün hayat safhalarının;

1-Malumiyeti var, var ki oraya projesi çizilmiş.

2-Meşhudiyeti var; Yani biz güzün o çınar ağacında kaç bin tane sararmış yaprağı seyredip âlem-i şehadette nasıl meşhudumuz, şahitliğimiz olacaksa, o, o çekirdek programında var.

3-Taayyünü var. Yani kaç tane ana dalı olacak, kaç tane çentiği olacak, rengi ne olacak, hangi meyveyi verecek hepsi o çekirdekte programlanmış.

4- Evamir-i tekviniyeyi imtisale müheyya; mesela cebinizde birkaç tane kayısı çekirdeği var. Onlardan birini toprağa attığınız zaman göğeriyor, filiz veriyor. Atmasanız göğermiyor. İşte emr-i tekviniyeye imtisale hazır olarak öyle programlanmış ki sudan, topraktan nasıl istifade edeceğini biliyor. 

Bir çınar ağacının çekirdeğinde o ağacın hayatı boyunca geçireceği bütün safahatı programlayan Allah, insan ağacını da geçireceği bütün hayat safhalarıyla yazmış ki, o ilahi programa biz "kader" diyoruz. O ağacın yazılmasında cüz'i ihtiyarinin taalluku ile kaydedilmiş. Çınar ağacından farkı o, hayvanattan farkı o..

*Demin Sungur ağabeye söyledim, şu an (1995) benim bıyığımda dört- beş tane beyaz var. Birkaç sene sonra bu beş on artarak devam edecek. İşte bütün bunlara varana kadar ilm-i ilahide biliniyor.

لَتَرْكَبُنَّ طَبَقًا عَنْ طَبَقٍ

"Şüphesiz siz hâlden hâle geçeceksiniz."(İnşikak: 19)

وَقَدْ خَلَقَكُمْ أَطْوَارًا

"Hâlbuki (O), sizi tavırdan tavıra geçirerek yarattı.'(Nuh: 14)

Sizi yaratmış, bir su halindeki mahiyetinizi bildiği gibi vefat ederken ki halinizi de biliyor. İlm-i İlahi bu işte..

*Bir Ankara ziyaretimde görmüştüm. Bir grup yabancı bilim adamı ana rahmindeki bebeğin gelişim evrelerine dair 5000 fotoğraf çekmişler. Hepsini çekmek mümkün değil. Her an değişimler oluyor çünkü. Dokuz ay içinde gösterdiği bütün tavır ve gelişimi fotoğraflayın, bunların hepsi ilm-i ilahide mevcut ki "silsile-i vücud-u ilmi" bu demek.

*Yasin Suresinde;

إِن كَانَتْ إِلَّا صَيْحَةً وَاحِدَةً فَإِذَا هُمْ جَمِيعٌ لَّدَيْنَا مُحْضَرُونَ

" Başka değil, sâde bir tek sayha olmuş, derhal hepsi toplanmış huzurumuza ihzar edilmişlerdir(Yasin; 53. Ayet)

Ayette geçen ihzar, mahkemeye celb edilmek için kolluk kuvvetleriyle mahkemeye getirilmeye deniliyor.

Not: Merhum Mehmed Vehbi Efendi bu ayetin tefsirinde diyor ki; Fahri Râzi ve Beyzâvî'nin beyanları veçhile bu âyet-i celile insanların ba'solunmaları gayet kolay ve esbab-ı âdiyeden hiçbir şeye muhtaç olmayacağını, hemen bir sayhayla beraber ansızın meydana gelivereceğini beyan etmiştir ki, insanların tasavvuru gibi uzun zamanlara muhtaç değil demektir. Çünkü insanlar dünyada mühim işlerin birtakım esbaba tevessülle husule geldiğini gördük­lerinden kıyamet işini dahî öyle tasavvur ederlerse de onların ta­savvurları gibi olmayacağını Cenab-ı Hak bu âyetle tenbih buyur­muştur.( Hülasatü'l Beyan)

*Evet, dünya dâr-ül hikmet ve âhiret dâr-ül kudret olduğundan; dünyada Hakîm, Mürettib, Müdebbir, Mürebbi gibi çok isimlerin iktizasıyla, dünyada icad-ı eşya bir derece tedricî ve zaman ile olması; hikmet-i Rabbaniyenin muktezası olmuş. Âhirette ise, hikmetten ziyade kudret ve rahmetin tezahürleri için maddeye ve müddete ve zamana ve beklemeye ihtiyaç bırakmadan birden eşya inşa ediliyor. Burada bir günde ve bir senede yapılan işler, âhirette bir anda, bir lemhada(göz yumup açıncaya kadar) inşasına işareten Kur'an-ı Mu'ciz-ül Beyan وَمَا اَمْرُ السَّاعَةِ اِلاَّ كَلَمْحِ الْبَصَرِ اَوْ هُوَ اَقْرَبُ ferman eder. (Sözler s: 113)

Not: Kamer suresi 48-55 ayetleri, 10. Sözün ikinci zeylinde açıklanan hakikatleri öz olarak anlatmış. Sohbet sonunda merhum Hafız İsmail ağabey bu ayet-i kerimeleri Rahman suresinin ilk ayetleriyle birlikte çok içli bir şekilde tilavet ederek bir Kur'an ziyafeti sunuyor. Allah rahmet eylesin.

*Merhum Sungur ağabey, haşirde eşyanın bir anda diriltilmesiyle alakalı Üstadın verdiği bir misali bu sohbette şöyle anlatıyor; " Üstad şöyle bir misal verirdi; bir bitki ve hayvan birkaç sene de büyüyor. Fakat ona bir aynayı tuttuğunda bir anda aynada beliriyor. İşte bu dünyada hikmet ve tedric kanununa boyun eğerek belli bir süre zarfında büyüyen ve gelişen mahlûkat ahirette kudret aynasında bir anda görünecek.

 

 

0 Yorumlar

Yorum yapın

Yorum yapmak için giriş yapın.