Ders Notları

RİSALE-İ NUR DERS NOTLARIM-44

Ders: 26. Söz, Zeyl, 2. Hatve

İzah: Prof. Dr. Şener Dilek

*Sure-i Zuhruf'ta bir ayet-i kerime var;

وَمَن يَعْشُ عَن ذِكْرِ الرَّحْمَنِ نُقَيِّضْ لَهُ شَيْطَاناً فَهُوَ لَهُ قَرِينٌ

"Kim Rahman'ı zikretmekten gafil olursa, yanından ayrılmayan bir şeytanı ona musallat ederiz. (Zuhruf Suresi, 43: 36)

*Herkesi haktan, hakikatten uzaklaştıran şeytanlar vardır. Cins cins.. Kimisi makam içinde, kimisi para içinde, kimisi şöhret içinde, kimisi sefahat içinde, kimisi.. kimisi.. kimisi..

*

وَلَا تَكُونُوا كَالَّذِينَ نَسُوا اللَّهَ فَأَنسَاهُمْ أَنفُسَهُمْ

"Allah'ı unutanlar gibi olmayın ki, Allah onlara kendi nefislerini unutturmuştur(Haşir Suresi; 59: 19)

Böyle olunca ne olur? O nefsin ahiret adına bir endişesi olmaz. Ölüm mü, hiç aklına gelmez. İbadet mi, hiç mescide uğramaz. Namaz mı, alnı hiç secdeye gitmez. Oruç mu, hiç Ramazanın yanından geçmez.

*Kalb, Samed olan Allah'ın aynasıdır. Eğer Samed'e ayna olmazsa, o kalp Samed'in değil, sanemlerin(putların) olur. Kalpte putlar yerleşince dışarıda put arama. Riya putu, enaniyet putu, şöhret putu, kibir putu, hased putu.. say gitsin..

*Küçük günahlar aynanın üzerindeki buğulanma gibidir. Büyük günahlar da aynanın üzerindeki siyah lekeler gibidir. Leke büyür büyür, aynanın letafetini alır götürür.

*Damak zevki diye bir şey var. Dünyanın en güzel memba suyunu hasta, ağzının tadı bozulmuş adama getirsen, suyu zakkum olarak niteleyecek. Sorun suda değil, sen üşütmüş, hasta olmuşsun. Bunun gibi de, günah ve zulümler maneviyatı anlama zevkimizi bozuyor. Adam derse geliyor, hiçbir şey anlayamıyor..

Not; Şener ağabeyi te'yiden Hz. Üstadın Arapça bir şiirden nakline yer vermek istiyorum;

قَدْ يُنْكِرُ الْعَيْنُ ضَوْءَ الشَّمْسِ مِنْ رَمَدٍ وَ يُنْكِرُ الْفَمُ طَعْمَ الْمَاءِ مِنْ سَقَمٍ

Yani, bazı gözü hasta olan kimse, güneşin ziyasını ve vücudu hasta olan kimse de, suyun tadını inkâr ediyorlar.(Nurun İlk Kapısı-s: 101)

"Evet, gözleri hasta olan, güneşin ziyasını inkâr eder; ağzı acı olan, tatlı suya acı der. (İşarat-ül İ'caz s: 124 )

*Su şebekesi altı ay çalışmasa, borular pas tutsa, dünyanın en güzel suyu şebekeye girse dahi akan su nasıl olur? Kur'an iman hakikatları o menbadan gelen su gibidir. Kulağımızdan içeri giriyor, ama pas içimizdeyse..

Niye anlayamadım?

Niye zevk edemedim?

Niye muhatap olamıyorum?

Niye ruhuma inbisat gelmedi?

İçim pas tutmuş da, onun için.. Ne yapacağız o zaman? Suyun tazyikini attıracağız.. Yani nefsimizi muhatap alarak okumalarımızı hızlandıracağız, artıracağız..

*Günahlar, maneviyatın zevkini, tadını, kokusunu örtüyor, kapatıyor, bazen de öldürüyor..

*Üstad "gençliğimde on sene İstanbul'da kaldım. Bir defa olsun namahreme nazar etmedim" demiş.

Not; Bu meseleyi Şener Bey büyük bir ihtimalle Üstad hazretlerinin merhum talebesi M. Sungur ağabeyden dinlemiş. Onun için, biz bir de, Abdülkadir Badıllı'nın Mufassal Tarihçesinden bu meseleyi nakletmek istiyoruz. 

19-01-1986 Cuma günü, Kayseri'de Mustafa Sungur Ağabey, büyük bir cemaat huzurunda âlem-i misal bahsi okunurken, Hazret-i Üstad'dan şöyle bir hatıra anlattı: "Bir gün Üstadımız bir münasebetle buyurmuşlardı ki; "Kardeşlerim! Ben, gençliğimde İstanbul'da on sene kaldığım zamanlarda hiç bir kadına bakmadım, bakamıyordum. Çünkü bana âlem-i misal açılmış idi."

*Üstad, Van'da, Tahir Paşa'nın konağında iki sene kalmış, onun üç büyük kızını, hiçbir zaman bakmadığından, birbirinden ayırt edememiş.

Not; Bu meselede çok defa şahit olduğumuz gibi isimler ve yer karıştırılıyor. Şener ağabeyde de böyle bir zühul olmuş. Onun için, meselenin aslını, yerinden nakletmek istiyoruz; "Tarih-i hayatımı bilenlere malûmdur: Elli beş sene evvel ben, yirmi yaşlarında iken, Bitlis'te merhum vali Ömer Paşa hanesinde iki sene onun ısrarıyla ve ilme ziyade hürmetiyle kaldım. Onun altı aded kızları vardı. Üçü küçük, üçü büyük. Ben, üç büyükleri, iki sene beraber bir hanede kaldığımız halde, birbirinden tefrik edip tanımıyordum. O derece dikkat etmiyordum ki bileyim. Hatta bir âlim misafirim yanıma geldi, iki günde onları birbirinden fark etti, tanıdı. Herkes ve ben de, bu hale hayret ederdik. Bana sordular: "Neden bakmıyorsun?" Derdim: "İlmin izzetini muhafaza etmek, beni baktırmıyor." (Emirdağ Lahikası-1 s: 264 )

*Günahlar zikir taravetini bozuyor, idrak gabileşiyor kalp hassasiyeti kaybediyor, ruhun latifelerinin hayatiyeti zedeleniyor..

*Akdeniz ikliminde soğuk eksi bir dereceye indi mi, muzlar kapkara olur. Eksi iki dedi mi, mahvolur. Büyük günahlar aynen o muzları kömür yapmak gibidir.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

0 Yorumlar

Yorum yapın

Yorum yapmak için giriş yapın.