

Ders: 13. Şua'dan
İzah: Prof. Dr. Şener Dilek
-Aziz, sıddık kardeşlerim,
Bugün, büyük ve merhum kardeşim Molla Abdullah ile Hazret-i Ziyaeddin hakkındaki malûmunuz muhavereyi tahattur ettim. Sonra sizi düşündüm. Kalben dedim: Eğer perde-i gayb açılsa, bu sebatsız zamanda böyle sebat gösteren ve bu yakıcı, ateşli hallerden sarsılmayan bu samimî dindarlar ve ciddî Müslümanlar eğer herbiri bir velî, hattâ bir kutup görünse, benim nazarımda şimdi verdiğim ehemmiyeti ve alâkayı pek az ziyadeleştirecek; ve eğer birer âmî ve âdi görünse, şimdi verdiğim kıymeti hiç noksan etmeyecek diye karar verdim. Çünkü böyle pek ağır şerait altında İmân kurtarmak hizmeti, herşeyin fevkindedir. Şahsî makamlar ve hüsn-ü zanların ilâve ettikleri meziyetler, böyle dağdağalı, sarsıntılı hallerde hüsn-ü zanlarını kırmakla muhabbetleri azalır ve meziyet sahibi dahi onların nazarlarında mevkiini muhafaza etmek için tasannua ve tekellüfe ve sıkıntılı vekara mecburiyet hisseder. İşte hadsiz şükür olsun ki, bizler böyle soğuk tekellüflere muhtaç olmuyoruz. Said Nursî
*Sebat mesele-i mühimedir. "Men sebete nebete"( Sabreden, sebât gösteren kazanır, gelişir ve kemâle erer) demişler. Büyüme ve inkişafın sırr-ı azimi, sebattır. Sebat, insanı kabe-i kemalata çıkarır. Sebat, insanı tekmil eder.
*Sırr-ı veraset-i nübüvvet noktasından şu hizmet, velayet-i kübradan sağlanacak faydaları kefildir.
*Sadakat ve sebat her insanın manevi hayatında kayyum değerdir.
*Hakikat noktasında bir insanı sadakat ve sebat diriltir.
*Her şeyin bir hakikatı olduğu gibi, sadakat ve sebatın hakikatı da onun ciddiyetidir.
*Şeyh Galip'in, Hüsnü Aşk adlı eserinde, Aşk'ın kalb ülkesine yolculuğu ve ateşten bir deryayı mumdan bir gemi ile geçme macerası anlatılır. İşte bu zamanda İslam'ı yaşama konusunda bir misal..
*İslamiyet bugün bizden; ibadet ciddiyeti
Dava ciddiyeti,
Aşk-ı İslam,
Hamiyet-i Diniyye
İslam'ın derdiyle dertlenmek , derdi İslam olmak istiyor..
* Hakikat noktasından bakılınca, bela ve meşakkatler insanı pişiriyor, İsm-i Kavi ve İsm-i Metin'e mazhar ediyor. Anadolu'da bir tabir var; "hamur ne kadar yumruk yerse, ekmek o kadar kaliteli olur" derler.
*Napolyon Bonapart'ın bir sözü var; "Dehanın gıdası zulümdür". Yani dâhilerin gıdası çektikleri meşakkatler, zulümlerdir. Onlarda bulunan istidatlar çektikleri çile, meşakkat ve zulümlerle ortaya çıkar..
*Münafık, mikrop gibidir. Soğukta, zemherirde mikrop yaşamadığı gibi, bela ve sıkıntı zamanı da münafıklar ortada görülmez. Rehavet ve bolluk zamanında ürer.
Yorum yapmak için giriş yapın.
0 Yorumlar