Güncel Sorular

MÜSLÜMAN OLMAYANLAR EBEDİ CEHENNEMDE Mİ?

Soru: Müslüman olmayan kişilerin hepsi ebedi Cehenneme mi gidecektir? Cevap: Önce İslam’ın bir tarifini yapalım: İslam; tüm zaman ve mekanların “doğru yoluna” Kur’anın verdiği isimdir. Kur’an, Müslüman olmayı “Allah’ın iradesine/ hükmüne teslim olma” olarak tanımlar. Bundan dolayı Kur’an, Hz.İbrahim için “o hanif bir müslümandı” der.Yine, Havarileri Hz.İsa(as)’ya “şahit ol biz müslümanlarız” demişlerdi.Hatta bu perspektiften bakılırsa evren ve içindeki bütün yaratıklar Allah’ın iradesine teslim olmuş olduklarından Müslümandırlar ve yine ilahi beyanda belirtildiği gibi, Allah’ı lisanı hallerince tesbih etmekte, onun varlık, birlik ve kemaline işaret etmektedirler. Onların gayri iradi yaptıkları bu iman ve teslimiyeti Cenabı Hak şuur sahibi cin ve insandan iradeleriyle yapmalarını istemekte, elçilerini de bu amaçla göndermekte... Demek ki, dinlerin aslı bir, fakat ameli hususlar zaman ve şartlara göre değişim ve gelişime uğramış ta ki Ahirzaman Peygamberi(asm) efendimizle son çizgiyi bulmuş, Maide suresinde ifade edildiği gibi “Allah kulları üzerinde nimetini tamamlamış ve din olarak İslamdan razı olmuştur.” Ve “Kim İslam’dan başka bir din ararsa, o kabul edilmeyecek ve kendisi de Ahirette hüsrana düşenlerden olacaktır.”.. Onun için Resul-i Ekrem (sav): “Musa hayatta olsaydı,bana uymaktan başka çaresi yoktu” diyecektir. Burada önemli bir husus şu: “Biz peygamber göndermediğimiz bir kavme azap edecek değiliz”(İsra suresi) ayetinin işareti ile anlıyoruz ki insanların hesaba çekilmeleri, mükellef olmaları için mesajın onlara ulaşması gerekmektedir. Ehl-i sünnet alimlerinin ortak hükmüne göre, kendisine dinin mesajı ulaşmayan kimseler mesul değildirler.Ancak vicdanlarıyla bir yaratıcı olduğunu bilseler yeter. Mesela Amerika’daki yerli kabileler bir ilaha tapıyorlardı, “Manitu” diyorlardı ona. Bu onlar için yeterli. Zira 20 yy başlarına kadar İslam oralara pek ulaştırılamadı...Dünyanın diğer yerlerindeki İslam’ın duyulmadığı kesimleri de aynı kategoride değerlendirebilirsiniz... Bir de “duymak” kavramını açalım.Burada dinin mesajını duymak, kendisine tebliğ yapılmış olmak, tebliğe muhatap olmak manasına anlaşılmalıdır. Yoksa, İmam Gazali Hazretlerinin “el-Mustasfa” adlı eserinde dediği gibi, araştırma imkanı olmamış,İslam’ı sadece kendi dindaşlarından, din adamlarından yanlış telkinlerle duymuş birisi de mesul değildir. Şu anda bu durumda nice insan var ve tebliğ erlerinin kapılarını çalmasını bekliyor, eğer el uzatmassak asıl mesul olacak bizler olacağız. Kafirleri de iki gurupta değerlendirmek mümkün. Birincisi anud (inadçı) kafirler, küfrün ele başları. Bunlar için azapta bir hafifleme söz konusu değil.İkincisi bunların telkinine kapılanlar...Bunlar için bazı ehli keşif, hatta İşaratül i’caz’da Bediüzzaman, dünyada yaptıkları değerli hizmetler ve iyiliklere mükafaten,cezalarının bir kısmını çektikten sonra ateşe alışkanlık kazanacaklarını söylüyorlar.Allahu alem...

0 Yorumlar

Yorum yapın

Yorum yapmak için giriş yapın.