

Merhum İsmail Çetin Hocaefendi, "Ehl-i Sünnetin Nazarı" adlı eserinde bir hatırasını şöyle anlatıyor; "1973-74 civarında Konya'ya kitap almak için gitmiştim. Bana bir yer tarif edildi, oraya gittim. Külahlı bir adam; kitap satıyor. Oturdum, kitaba bakıyorum.
Adamın biri, yanında bir hastayla geldi.
-Selamün aleyküm.
Külahlı;
-Buyrun.. ne olmuş?
-Hocam, bilmiyorum. Ne olduysa oldu. Gelin böyle olmuş, bir bakıver. Sen bilirsin.
Külahlı, İmam Cafer-i Sâdıkındır diye uydurulmuş yıldıznâmeyi eline aldı, mırıldandı, bir şeyler okudu. Bir tas su da orada vardı. Suya bakarak;
-Efendim, bu gelin banyoya girmiş; sıcak su dökmüş, suyu cinin çocuğuna isabet etmiş. Ama gene de çalışacağız. Elli bin lira verirseniz, okurum, iyileştiririm.
-Adamcağız elli bin lirayı çıkardı, verdi. Külahlı;
-Şu anda cinin çocuğu sakattır, ölürse bu da ölecek. Sakat kalırsa, bu da sakat kalacak. İyileşirse bu da iyileşecek. Ama iyileşmesine çalışacağım.
Yazdı, çizdi, verdi. Adamlar gittiler. Ben dedim;
-Hocam, senin kitabın bunları yazmıyor, nerden bunları çıkarttın?
-Siz bu ilmi bilmiyorsunuz..
Hayret..Şimdi hele düşünelim; Hasta ya iyileşecek, ya sakat kalacak, yahud ölecek.. Başka bir ihtimal var mı?! İşte böyle şaşırtıyorlar..
Kaynak
İsmail Çetin, Ehl-i Sünnetin Nazarı-s: 247
Dilara Yayınları, Isparta, 2009
Yorum yapmak için giriş yapın.
0 Yorumlar