KORKU ÇOĞALTMAK YOK

Kur’an-ı Kerim’de Peygamberlerin hayatı anlatılırken, hep neticede galip gelen Peygamberlerdir. Günümüzde bizim sağ basında anlatılanlarda ise, hep Müslümanlar mağluptur. Ne hikmetse mağlup olanlar anlatılıyor. Ağıtçı kadınlar gibi.


2009-10-21 02:00:55

Kur’an-ı Kerim’de Peygamberlerin hayatı anlatılırken, hep neticede galip gelen Peygamberlerdir. Günümüzde bizim sağ basında anlatılanlarda ise, hep Müslümanlar mağluptur. Ne hikmetse mağlup olanlar anlatılıyor. Ağıtçı kadınlar gibi. Birisi öldüğünde, bu ağıtçı kadınları çağırıyorlar, parayla ağlattırıyorlar. Bizim basınımız da aynı bunun gibi ağıtçıdır.

Arkadaşın birisi benden, Arapça’dan çevrilmiş “Mezbaha” isimli bir kitabı yayınlamamı istedi. Ben de okudum, “yayınlayamam” dedim. Çünkü Kur’an-ı Kerimde, Müslümanların devamlı galibiyetlerinden bahsedilmiştir. O ise İhvan-ı Müslimin’in nasıl doğrandığını anlatıyor. Ben de “yayınlamam” dedim.

Örneğin, Firavun karşısında Hz. Musa, Nemrut karşısında Hz. İbrahim vb. gibi hep Peygamberler galip olmuştur. Yani mesele ahirete bırakılmıyor. Siz bu dünyada boynu bükük yaşasanız da ahirette “Cennet” var demiyor. Dünyada devlet, ahirette cennet vaad ediliyor.

Bu dünyada gereğini yapmayana, ahirette cennet de yok. İnsan müminlik görevini yapmalıdır. Çünkü Rabbim, yeryüzünün idaresini müminlere verdi. Bu idareye sahip olamaz da başkalarına verirse ve zulme uğramak bizim kaderimizde varmış diyorsa, o kişiye de “Hadi sen cennete gir” demezler, burada üzerine düşeni yapmamıştır çünkü. Yani Kimin nerede ne zulme uğradığı bilinecek fakat bu yayılmayacak, yayılırsa beri taraftaki insanların, Müslümanların kalbini korku basar.

Bazı Müslümanları on gün hapse atıyorlar da oradan çıkınca aylarca anlatıyor. Ama genç kardeşlerimizi de korkutuyor. Peygamber Efendimiz (s.a.v.) “Bela ve musibetleri anlatmayınız” buyuruyor. Öyle ki “Ehli olmayana hastalıklarınızı bile anlatmayın” diye buyrulmuştur.

Benim prensibimdir, eğer bir yere gidip gelmişsen, oradaki Müslüman kardeşlerimin faaliyetlerini duymuşsam, onu anlatırım. Konya’ya gittiğimde, benim daha önce namaz kıldırdığım caminin imamı, öylesine bir gayret göstermiş ki, mahallede namaz kılmadık kimse kalmamış. Bunu nasıl yaptığını sordum; “Hocam, her zaman ezan okuduktan sonra, bütün evleri kapı kapı dolaşıp çaldım.” dedi. Adamın birisi bir gün, tabanca çekmiş, “Yeter, yetti artık; bir defa daha benim kapımı çalarsan, öldürürüm.” demiş. İmam “Yukarıya doğru gidiyorum, ben dönene kadar sen giyin.” diyor ve tekrar dönüyor. Kapıyı tekrar çalıyor. Adam giyiniyor, geliyor. O da bunu, bu şekilde başarmış. Meselâ bu başarılı adam anlatılması gerekir.

Hz. Ali (r.a.) diyor ki “Söyleyene bakma, söylenene bak.” Öyleyse siz, söylenene dikkat edeceksiniz. Yani başarılı olanlar anlatılacak, başarılı olmayanlar anlatılmayacak. Bir de kötü şeyler anlatılmayacak. Bunlar bilinmesin mi? Hayır herkesin bilmemesi gerekir. Hani bir Genel Kurmay Başkanı Amerika’nın, Rusya’nın elinde ne kadar silah var bunu bilmelidir. Fakat bunu halk bilmemelidir. Halk bunu bilecek olursa moralmen yıkılır. O yüzden yetkili kişiler bazı şeyleri bilir.

Hani Kur’an-ı Kerimde “Her olayı ehli olmayana bildirmeyin” anlamında bir ayet vardır.(K.Kerim, Nisa 4/83)

Mahmud Toptaş

Modern Hayatta Nebevi Mücadele

Cantaş Yayınları

İst-2001

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

ŞAFAĞIN IŞIĞINDAKİ SIR

ŞAFAĞIN IŞIĞINDAKİ SIR

“Annemin memnun bir eda ile: “Bu sabah kahvaltıdan önce ne yaptığımı dünyada tahmin edeme

UBEYDULLAH-I AFGÂNÎ İLE SEBÎLÜRREŞÂD İDÂREHÂNESI’NDE BİR MUHÂVERE

UBEYDULLAH-I AFGÂNÎ  İLE SEBÎLÜRREŞÂD İDÂREHÂNESI’NDE  BİR MUHÂVERE

Ubeydullah-ı Afgānî” nâmında bir zât tarafından geçenlerde Kavm-i Cedîd ünvânıyla neş

MAÂRİF, DİN EĞİTİMİNİ EN İYİ ŞEKİLDE VERMELİDİR

MAÂRİF, DİN EĞİTİMİNİ EN İYİ ŞEKİLDE VERMELİDİR

İnanmak yaradılışın bir gereğidir. Din, aklın mâverâsında, zekânın fevkinde bir mürşi

MELİK FAYSAL’IN YAHUDİ KİSSİNGER'E VERDİĞİ TARİHİ CEVAP

MELİK FAYSAL’IN YAHUDİ KİSSİNGER'E VERDİĞİ TARİHİ CEVAP

Melik Faysal'ın en önemli gayelerinden birisi, Filistin meselesi ve Mescid-i Aksâ'nın hürriyeti

NESLİN EĞİTİMİNDE MAARİFE DÜŞEN VAZİFELER

NESLİN EĞİTİMİNDE MAARİFE DÜŞEN VAZİFELER

Mânevîyatsız ilmin, beşeriyete felâh ve huzur yerine, şüphe, tereddüt, hatta ızdırap verdi

NASIL BİR MAARİF?

NASIL BİR MAARİF?

Yıllardır ilmî ve fikrî çalışmalarım arasında memleketimizin mânevî, ahlâkî, derûnî

GENÇLERİ HEDONİZM ÇILGINLIĞINA İTENLER

GENÇLERİ HEDONİZM ÇILGINLIĞINA İTENLER

Diyorlar ki: Dünyaya bir kere gelinir. Sonun başlangıcı yoktur. Gülün, eğlenin, bir yıldır

HİCRET VE HAREKET

HİCRET VE HAREKET

Hicret, tâ ezelden ebede, âlem-i vücubdan âlem-i imkâna, daire-i ilimden daire-i kudrete, tâ

ORUÇ, ORUÇ BOZMAK VESAİRE

ORUÇ, ORUÇ BOZMAK VESAİRE

Ramazan ayının hususiyeti oruç. Orucun hususiyeti de kendisine ait meseleler. Başında; tutan tu

HEKİM VE FİLOZOF GÖZÜ İLE RAMAZAN

HEKİM VE FİLOZOF GÖZÜ İLE RAMAZAN

Hekim gözü ile Ramazan perhiz ayıdır. Bir çok hastalıklara karşı tıbbın tavsiye ettiği im

HÜZÜNLÜ BİR HAYVANAT BAHÇESİ GEZİSİ

HÜZÜNLÜ BİR HAYVANAT BAHÇESİ GEZİSİ

“Paris'in büyük hayat sıtmasına tutulduktan sonra(1) yapmaya hiç vakit bulamayacağım bir zi

Hak (ancak) Rabbindendir. Artık, sakın şüpheye düşenlerden olma.

Bakara, 147

GÜNÜN HADİSİ

Ey Allah'ın Resulü," dedim, "şayet Kadir gecesine tevafuk edersem nasıl dua edeyim?" Şu duayı okumamı söyledi: "Allahümme inneke afuvvun, tuhibbu'l-afve fa'fu anni. (Allahım! Sen affedicisin, affı seversin, beni affet.)

Tirmizi, Da'avat 89,Ravi (r.a.): Aişe

TARİHTE BU HAFTA

*Prut Barış Antlaşması (Osmanlı-Rusya) 22 Temmuz 1711 *İkinci Meşrutiyet'in ilanı 23 Temmuz 1908

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI