Araştırma ve Yorum

TEVESSÜL VE İSTİĞASE HAKKINDA ON NOKTA RİSALESİ-1

Bu on noktayı yazan: Seyfi Asrî (hafizahullahu teala) Çarşamba günü Öğlen ile ikindi arası

Hicri; 1440. 11. 14

Miladi; 2019.07.17.

Tercüme eden: Mehmet Şerif Aslan 2020.10.15.

BİSMİLHİRRAHMÂNİRRAHÎM

İSTİĞASE hakkında son yazacağım şey işte budur. Tam on mükemmel noktadan ibaret olup, onların her biri diğerinin gemini tutuyor, Kolay kazanç olarak bunu al. Ve artık tartışmalarla zamanımın tükenmesine bundan fazla izin vermeyeceğim...

Yazacağım yazı basitleştirmek ve kolaylaştırmakla beraber bu konunun özetinin özeti, zübdesinin zübdesidir ki, daha ziyadesi kudretimde olduğunu sanmıyorum.

Bu özette, kanıtları ve sözleri nakletmek yerine, işaretle yetinmeyi kast ederim. Ve okuyucuların aklındaki tüm orijinal soruları cevaplamaya çalışırım. Allahu Teâlâ'nın hepimizi sevdiği ve razı olduğu şeye ulaştırmasını diliyorum.

NOKTALARA DOĞRU

BİRİNCİ NOKTA

Ben, Subkî, İbn Hacer el Askalani, Takiyyuddin Elhısnî gibi İslam âlimlerinden naklederken bazıları, bunların sözlerini hüccet olarak gördüğümü düşünürler, işte bu bir yanılsamadır, çünkü âlimlerin sözleri delille te'yid edilir, delil edinilmez, onların sözleri şerî deliller değildir, delilimiz kitap ve sünnettendir.

İKİNCİ NOKTA

(Tevessül ve istigaseyi caiz gören ve men eden) her iki tarafın akıl sahiplerinin yanında, "Allah'ı tevhid mi edelim, yoksa ona ortak koşmak caiz midir" diye bir meselenin tartışma yeri olması sahih olmadığı gibi, Allah'ın tevhidini emreden ayetleri kabul etmenin veya kabul etmemenin tartışma sahası olması da, her iki tarafın akıl sahiplerinin yanında sahih değildir. Çünkü Allah Teâlâ'nın tevhidi, din usulünün kökenidir. Hiçbir Müslüman bunda muhalefet etmez, kaldı ki hadis imamları ve İslam âlimleri nasıl muhalefet eder veya ihtilafa düşerler?

*ÜÇÜNCÜ NOKTA:

[İşte bu önemli] istiğasenin gerçeği (hakikatı) şudur; birinin bir peygambere veya diri veya ölü olan bir veliye dönüp ondan bir şey talep etmesidir.. Mesela "medet ya Abdul kadir" veya "Hastalığımın şikâyetini sana getiriyorum" demesi gibi. İşte istiğase budur.

Bu caiz mi veya haram mı veya şirk mi? Ve istiğase yapan kişi, acaba Allah'tan başkasına dua etmeyi yasaklayan ayetlerin ve ‟kim Allah'tan başkasına dua ederse, o müşrik olur" hükmünün altına girmiş midir? Yoksa girmemiş midir?

İşte bu, cevabın başlangıcı ve karmaşıklık ve anlaşılmazlığı halletmenin başlangıcıdır:

Dua'nın türleri vardır, sadece bir tür değildir. Kim bu konuyu anladıysa, o, atın bağını tutmuş olup, meselenin giriş kapısında durmuştur.

Allah Teâlâ'ya dua etmeyi ve onun tekliğini emrederek ve Allah'tan başkasına dua edeni de kötüleyerek gelen ayetlerin hepsi, ibadet manasına olan duadır, sebep olmak ve çabalamakla talep etme duası değildir.

Bir mülahaza:

Ayetlerin tümü bir tek davada gelir, her ayeti ayrı ayrı tevcih etmemize gerek yoktur, hatta hepsi Allah Teâlâ'nın tevhidini ve tek ona dua (ibadet) edilmesini emreder..

Ve ey okuyan kerem sahibi, bu davayı anlayabilmen için, sana bu konuyu yaklaştıracağım:

Kim "Allah ölüleri diriltir derse" o, sadıktır; doğru söyleyendir, muvahhit; tevhid ehlidir. Ve o, Allah Teâlâ'nın şu sözüne muvafakat edendir:

بِّيَ الَّذِي يُحْيِـي وَيُمِيتُ

"Rabbim, dirilten ve öldürendir" (Bakara: 2/258)

Ve kim "İsa aleyhisselam ölüleri diriltir" derse, o da sadıktır, muvahhittir ve o, Allah Teâlâ'nın İsa aleyhisselamdan hikayet ettiği şu sözüne muvafakat eden olur:

وَأُحْيِـي الْمَوْتَى بِإِذْنِ اللّهِ

 "Ve ben Yüce Allah'ın izniyle ölüleri diriltirim" (Âl-i İmran: 3/ 49)

Eğer biri derse; "iki cümle nasıl doğru olur, birinci ibarede diriltme işi dirilten Allah'a izafe edilmiştir. İkincisinde ise diriltme işi bir mahlûka izafe edilmiştir.

Cevap: Birinci izafe, (yaratılış ve icat etme izafesidir.) ikinci izafe, (sebep olma ve kesp etme izafesidir).

İkinci bir örnek alın: [Ve ben örneklerden daha fazla zikretmeyeceğim, çünkü onlar Allah'ın Kitabında çoktur]

Kim "Allah Teâlâ müteveffidir (canları alandır)" derse, o sadıktır, tevhid ehlidir ve o, Allah Teâlâ'nın şu kavline muvafakat etmiştir:

اللَّهُ يَتَوَفَّى الْأَنفُسَ

"Allah Teâlâ nefisleri, (canları) alandır, (Zümer: 39/42).

Ve kim canları alan yaratılmış olan melektir" derse, o, sadıktır, muvahhittir ve o Allah Teâlâ'nın kitabındaki şu sözüne muvafakat etmiştir:

قُلْ يَتَوَفَّاكُم مَّلَكُ الْمَوْتِ

"De ki ölüm meleği canınızı alacak" (Secde; 32/11)

-devam edecek-

4 Yorumlar

  • Çok güzel bir yazı ama devamı bekliyoruz.

    Bu yorum faydalı mı?
  • ALLAH EBEDEN DÂİMEN RAZI OLSUN. NE KADAR DA GÜZEL, SAĞLAM, MANTIK ÖRGÜSÜ İNSİCÂMINDA, AYETLERDEN HÜCCETLER GETİRİLEREK AKIL SAHİLERİNİN ZİHİNLERİNE NAKŞEDİLİYOR.

    Bu yorum faydalı mı?
  • ALLAH EBEDEN DÂİMEN RAZI OLSUN. TEK KELİME İLE HARİKA. "Tevessül" ve "İstiğase" hakkında ŞİMDİYE KADAR OKUDUĞUM KİTAP, MAKALE VE YAZILARIN EN ETKİLİSİ, EN İSABETLİSİ, EN MUHAKKÃŽKÂNESİ, EN MUDAKKÃŽKÂNESİ, EN VECİZÃŽ. ... HAYRET VE HAYRANLIK İÇİNDE OKUDUM.

    Bu yorum faydalı mı?
  • Gerçekten bu alim çok alimane bir cevap yazmış.. Gerçekten çok güzel..

    Bu yorum faydalı mı?

Yorum yapın

Yorum yapmak için giriş yapın.