Şüpheler Etrafında
Soru: Ömrü boyunca İslamÂ’la tanışmamış kişilerin ne suçu vardır? AfrikaÂ’nın ilkel bir kabilesinde doğmuş birinden Allah nasıl kendisine iman bekler?
Bu tür soruları kasıtlı olarak soran ve kendileriniateist ifadesiyle adlandıran kişilerin temel yanlışlarından birisi de İslama ait eserleri okumaktan ısrarla uzak durmuş olmalarıdır. Mesela İslam düşüncesiyle alakalı eserleri okuyan bir insanın yukarıdaki soruyu sorması beklenemez. Nitekim bu mesele İslam kaynaklarından ehl-i fetret başlığı altında inceleniyor. Şimdi sorunun cevabına geçelim. Aslında Kuran-ı Kerimdeki bir ayet, bu sorunun cevabını tek cümleyle gayet açık bir şekilde veriyor:Biz peygamber göndermediğimiz hiçbir halkı cezalandırmayız.(İsra, 17/15) Evet bu ayetin ışığında fetret ehli dediğimiz insanların ahirette sorumlu tutulmayacakları ifade edilmiştir. Bu kanaat,insanların dini bakımından sorumlu tutulmasını peygamber davetinden haberdar olma şartına bağlayan temel görüşün bir sonucudur. Buna göre peygamber davetine muhatap bulunmayan insanlar akıl yürüterek dini mükellefiyetlerin nelerden ibaret olduğunu bilemezler. Çünkü akıl tek başına iyi ile kötü hakkında hüküm vermekten acizdir. Nitekim Kuranda peygamber gönderilmedikçe insanların azaba uğratılmayacağı bildirilmiştir. Bununla alakalı yukarıdaki ayet dışında Şuara, 26/208-209 ve Kasas, 28/59a da bakılabilir. Ancak sorunun aksine araştırmalar neticesinde Allahın ilkel bir kabile bile olsa insanlara peygamber gönderdiğini anlıyoruz. Prof. Dr. Mahmud Mustafa isimli bir araştırmacının, Afrikada çok vahşi iki kabile hakkındaki mütalâaları bu hususu açıklıyor. Doktor'un ifâdesine göre Mavmav kabilesi, Mucay isminde bir ilâha inanırlar. Bu ilâh, Zât'ında ve icraatında birdir. Birini doğurmuş ve biri tarafından doğurulmuş da değildir. Eşi, menendi de yoktur. O, görünmez, bilinmez; ancak eserleriyle tanınır. Neyamneyam kabilesi için de, Mavmav'ların kanaatına benzer şeyler nakletmektedir: Onlar da her şeye sözü geçen, ormandaki herşeyi kendi iradesi ile hareket ettiren ve şerli kimselere yıldırım şerareleri gönderen bir ilâh vardır, diye düşünmektedirler. Görülüyor ki, bunlardaki ilâh düşüncesi ile Kur'ân'daki Allah düşüncesi arasında, hemen hemen fark yok gibidir. Hattâ, Mavmavlar, "Aynı İhlâs sûresinin muhtevasını söylüyorlar" desek yerinde olur. (A.G.T.) Netice olarak şunu söyleyebiliriz:Hemen her devrin insanı, az-çok bir Nebi'nin estirdiği meltemden nasibini almış gibidir.Peygamberlerin adının tamamen unutulduğu ve eserlerini zamanın aşındırdığı yerlerde ise, ikinci bir peygamber gönderilinceye kadar, o devre fetret devri denmiş ve o devrin insanlarının azabdan bağışlanacağı ifâde edilmiştir. Evet, ömrü boyunca İslamiyetten hiçbir şekilde haberdar olamayanlarla fiziki imkansızlıklar, güçlü psikolojik ve sosyal engeller yüzünden bu dinin hidayetiyle aydınlanamayanlar, sorumlu tutulmayacaklardır.
Yorum yapın
Yorum yapmak için giriş yapın.
0 Yorumlar