

*Bizim köye bir hoca gelmişti. Ben ilkokula gidiyorum. Nasıl bir hoca idi bilmiyorum. Yalnız vaaz etti gitti. Fakat bir şey ezberimde kalmış. Bir adam Kıbrıs'a gitmiş. Orada çok ezalar cefalar çekmiş ve orda ölmüş. Ölürken de ağacın kabuğuna yazmış. "Kuluna zulmederse mevlası, kulu da boylar Kıbrıs Adası" Sonradan oraya gelen bir adam altına yazmış. "Kuluna asla zulmetmez mevlası, kulunun çektiği kendi cezası..
*Bir kısım âlimlerimiz meleklerin de harp ettiğini yazarlarken, bir kısmı Meleklerin harp etmediğini ancak belirli işaretleriyle görünerek müminleri yüreklendirdiklerini, kâfirleri de korkuttuklarını yazarlar. Bu ikinci görüş ayetin ruhuna daha uygundur
*Bir pire için yorgan yakanlar olduğu gibi, uydurma hadislerle İslam dinini anlatanlara kızarak, sahih hadisleri de reddedenler çıkabiliyor, Muhaddisler bu dinin süvarileridirler. Abdurrahman b. El Cevzi, Celaleddin Suyuti, Aliyyülkari gibi zatlar sahih hadisler içine karıştırılan uydurma hadisleri teker teker pirinç içinden taş ayıklar gibi temizlemişler
*Bu sabah televizyon haberi olarak duydum. "100 sene yaşamanın yolu" diye adam kitap yazmış, kendisi de 42 yaşında ölmüş. Bütün dillere tercüme edilmiş. Türkçeye de tercüme edildi mi, bilmiyorum. Adam Türkiye'ye gelmiş, kitap imzalamış. Bir Türk şairi de "Yaş Otuzbeş Yolun Yarısı" demiş ama yolun yarısında vefat etmiş, yani ne zaman öleceğimizi bilemiyoruz. İnsanlar sabaha kadar ölünün başında beklemişler. Sabahleyin sağlam olan ölmüş. Yataktaki de ölenin cenazesine kalkmış bu iş böyledir, biz tedbir almakla görevliyiz. Ama harpten kaçmak tedbir değildir. Hani Türk şairi Abdürrahim Karakoç "kaçarken vurulup yere düşenin bir kanına tükür, bir de leşine" diyor
*Şeytan sapa sağlam bir adama hayatta zarar veremez. Çünkü Rabbim "şeytanın tuzağı, hilesi, planı programı gayet zayıftır" diye haber veriyor. Ama insanoğlu kendi nefsi emmaresiyle hareket etmeye başlar, kötülüğe doğru meyledecek olursa, şeytan da onun önünü kolaylaştırıverir. Ayağının altına karpuz kabuğu koyuverir. Veya muz kabuğu koyuverir. Veya kadın koyuverir veya para koyuverir. Çeşitli şeyler koyuvermek suretiyle ayağını kaydırır.
*Hani 12 Eylül öncesi gazeteden bir haber okumuştum İstanbul'da caddede işte filan gruptan birisi, felan gruptan bir delikanlıya tabanca ile ateş ediyor, yaralıyor hastaneye kaldırılıyor. Doktorların raporu bir milim yukardan gitseymiş ölecekmiş. O ölmemiş. Fakat aynı yerde, silahın sesinden hanımın biri ölmüş. Yani silah taak deyince orada kadının biri oluvermiş. Kalp varmış, ölmüş diyorlar. Yani birinin eceli gelince kalp sebep oluveriyor, takıltıdan ödü patlıyor. Öbürüsünün de bir milim daha yukarı çıkmadığından dolayı yaşıyor. Demek ki, öldürende Allah (c.c), dirilten de…
17 tane hapı yutmuş ama bir mucize kabilinden hastanede kurtarılmış. Doktorlar diyor ki, bu bir mucizedir. Yoksa bu hapın üç tanesi yarım saat içerisinde öldürmesi gerekirken, 17 tanesini yutmuş, 3 saat sonrada hastahaneye getirilmiş. Karnını yıkamışlar ve de kurtulmuş. Bunu çeşitli vesilelerle görüyoruz. Hani doktorların veya fizikçilerin hesabına göre Boğaz köprüsünden atlayan bir insan şu kadar mesafe var, insan kilosu budur. Bu kadar mesafede hani o yukardan düşen insanın hacmine ve kilosuna göre hesabı yapılıyor. Ve adam ölmesi gerekiyor. İki sene önceydi, birisi hem düşmüş hem de yüzerek kenara çıkmış. Bir başkası da ölmüş, yani eceli gelen ölmüş. Eceli gelmeyen orada tam ayağının üzerine düşmüştür. Tam tepenin üzerine düşmüştür veya tam o esnada suyun dalgalanması filan. Ama biz biliyoruz ki, öldüren de Allah (c.c.) tır, dirilten de O dur.
*Günümüzde affedemediğimiz Müslüman grupların aleyhinde söylenenlerin hiçbiri Uhud harbinde yapılan hatalar kadar büyük değildir. Buna rağmen Rabbimiz peygamberine emrediyor "onları afvet ve onlar için bana af talebinde bulun" diyor. Allah'ın kontrolünde olan peygamber efendimizin istişareye ihtiyacı yokken, istişare ettiği insanlar açık hata yapmışken Rabbimiz "onlarla istişare yap" diyor ve bize örnek olması emrediliyor..
*Çatık kaşlı, asık suratlı, keskin dilli olmayacağız. Kendi haklarımızı afvedeceğiz. Allah'ın da müminleri afvetmesi için istiğfar yapacağız. Kendimizi istişareden uzak görmeden, yapacağımız işleri çevremizde ehil insanlara danışacağız. İstişareden sonra karar verildi mi, artık Allah'a tevekkül edip yürüyeceğiz…
*Ben bu Türkiye'de komünistlik için yirmi yaşlarında üniversitede canından geçen insanları gördüm. Aynı insanlar otuz yaşlarında kapitalist oldular, kırk yaşlarında Amerika hesabına çalıştılar, elli yaşlarında ne olacakları belli değil. Buna karşılık ben seksen sene Kur'an'a hizmet ederek Rabbinin huzuruna yürüyen Gönenli Mehmet efendiyi, yetmiş senedir Kur'an'a hizmet eden, halen(1990'larda, el'an vefat etmiştir) aşere takrip tayyibe okutan Abdurrahman Gürses Hocaefendiyi tanıdım, elhamdülillah. 1930 ve 40'lı yıllarda bunlara yapılmadık kalmadı. Hapse atıldılar, işkenceye tabi tutuldular, ama gönül ülkelerindeki imanın baharına küfür rüzgârları yol bulamadı.
*Tek başına peygamber efendimizle başlatılan Hz. Hatice validemizle yürütülen bu İslam davası günümüzde canı ve malıyla davaya sahip çıkanlarla yürüyecektir. Bu yolda ölseler kanlarıyla şahitlik yapmış olurlar. Yaşasalar, dilleriyle şehadet getirerek şahidlik yapmış olurlar. Allah yardım etmezse kimse yardım edemez.
*Kıbrıs harbinde gördük. Amerika, Yunanistan'a "arkandayım. Kıbrıs'a sahip ol" dedi. Amerika'ya güvenerek saldırıya geçti. Türkiye de saldırıya geçince, Yunanlı geri çekildi. Amerika'ya "hani yardım edecektin niye gelmedin" deyince, "Benim kaç tane bakanım günde kaç yere söz verir, öğleden önce verilen sözlerden öğleden sonra dönülür. Başıyın çaresine bak" anlamında cevap alır.
*"Bize itaat etselerdi ölmezlerdi" diyor münafıklar. Günümüzde de "Bosna'da Ali İzzet Begoviç, Sırplara uyuverseydi, domuzu yiyip, içkiyi içiverseydi, bu kadar insan ölmezdi" diyorlar. Peki, bu sözleri söyleyenler de ölüyor. Şimdi ne olacak.
*1955 yıllarında Torosların eteğinde kuş uçmaz kervan geçmez bir köyde biz çocuklar arasında "Amerika'nın elinde bir silah varmış oradan düğmeye bassa bizim köyü yok edermiş" diye konuşurduk. Ajanları ile bizim körpe dimağlarımızı köreltirlermiş. Allah'a çok şükür, babam beni ilkokuldan sonra Arapça öğreten kursa verdi de, bu ayetle karşılaştım.
*Bosna'dan gelen bir profesörümüz "70 sene komünist rejim altında dinden uzaklaştırıldık. İsmen Müslümandık ama birçok şeyi inkâr ediyorduk. Ancak Sırpların, Amerikan silahları, Alman uçakları, Fransız planları, İngiliz yardımlarıyla üzerimize saldırmasıyla bizimkiler aslına döndü ve aslanlaştı" diyor.
-devam edecek-
Yorum yapmak için giriş yapın.
0 Yorumlar