Hanefi mezhebinde, gusül abdestinde ağız içini yıkamak farz, Hanbeli'de vacip, Şafii ve Malikilerde ise sünnettir(Bidâyetül-Müctehid, 1/35) Bu açıdan "mazmaza" yani ağız içinin yıkanması hassaten Hanefi mezhebinde ayrı bir önem taşımaktadır. Yalnız burada dikkat edilmesi gerekli olan husus, "ağız içi" kavramıdır. Yani yıkanması farz olan ağız içidir yoksa dişin içi değildir. Bu sebeple dolgulu veya kaplamalı bir diş için gusülde farz olan dişin dış çeperine suyun temas etmesidir. Bu da her hâl ü kârda olacağı için, burada şüpheye esas olabilecek bir mevzu bahis konusu değildir. Şimdi meseleyi biraz daha detaylaştıralım: Kur'ân-ı Kerim'de dişleri kaplama ve dolgu yaptırma ile ilgili açık bir hüküm yoktur. Hadis'te ise Ebû Davud, Tirmizî ve Nesâî'nin zikrettikleri Hz. Peygamber'in, Arfece b. As'ad'e altından burun yaptırmasını emir buyurmaları geçmektedir. Sahabîlerden Arfece b. As'ad (r.a.)'ın Külâb savaşında burnu kesilmişti. Arfece, gümüşten bir burun yaptırdı. Aradan biraz zaman geçince burnunda kötü bir koku meydana geldi. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.s.), ona altından bir burun edinmeyi emir buyurdular. (Ebû Davud, Hâtem, 7; Tirmizî Libâs, 31; Nesâî, Zîne, 41) Sallanan bir dişi gümüş bir telle bağlamak İmam Âzam'a, Ebû Yusuf ve İmam Muhammed'e göre ittifakla caiz olup mekruh değildir. Altınla bağlamak ise İmam Âzam Ebu Hanife'ye göre mekruh diğerlerine göre mekruh değildir. Gümüş koku yaptığı için altından burun taktırmak ise icma ile caizdir. İmam Muhammed, Arfece hadisini delil getirerek, dişi altın telle bağlamanın, kaplamanın ve altın diş takmanın caiz olduğunu söylemektedir. İmam Ebû Yusuf da çıkan bir dişi yerine iade ederek gümüş veya altın bir tel ile bağlamakta veya onun yerine gümüşten bir diş takılmasında bir sakınca görmez. Buna göre, imamların, gerek abdest ve gusül açısından, gerekse altın ve gümüşün kullanılması bakımından dış doldurma ve kaplamada bir mahzur görmediklerini söyleyebiliriz. Araştırmalardan İmam Azam, İmam Ebu Yusuf ve İmam Muhammed'in diş kaplama ve doldurmanın abdest ve gusüle engel olmadığı konusunda fikir birliğine vardıklarını görüyoruz. Çünkü bunların üçünün de dişi gümüş tel ile bağlamanın ve gümüş bir diş takmanın caiz olduğu konusunda birleştikleri bilinmektedir. Kâsânî'de tadbîb: kaplama kelimesi açıkça zikredilmektedir. (Kâsânî, el-Bedâyiu's-Sanayi ; V,132) Gümüş tel ile bağlandığı zaman bu, telin geçtiği yerlere su varıp varmadığı meselesi olduğu gibi, koyun dişi veya gümüş bir diş takıldığı zaman bunların altına su ulaşıp ulaşmaması yine söz konusudur. Dişi tel ile bağlama, kaplama veya başka bir dişi takma sebebiyle suyun ağızda ulaşmadığı yerler yüzünden abdest veya gusüle bir halel gelseydi bunu müctehidler mutlaka açıklarlardı. Halbuki kaynaklarda böyle bir şey hiç zikredilmemektedir. Bir de bu diş kaplama ve doldurma işi, aynı zamanda bir yara üzerine konan beze çebire'ye benzetilmektedir. Abdest ve gusülde sargı üzerine mesih caiz olduğu gibi, ağzında kaplamalı veya dolgulu dişi bulunan kimsenin suyu çalkalaması yeterlidir. Yoksa kaplama ve dolgu altına su işlemesini temin etmek zor olduğu gibi, çoğu zaman ağız sağlığına zarar da getirebilir. Zaten bu konuda imamlar arasında herhangi bir görüş ayrılığı yoktur. Onlar dişi kaplatmaktan bahsetmekte, fakat hiçbirisi, bunun abdest veya gusüle engel olduğundan söz etmemektedir. Dişi kaplama gusüle engel olmazsa, doldurmanın da öncelikle engel olamıyacağı açıktır. İmamlar arasında ihtilaf sadece çıkmış olan dişin tekrar yerine iade edilmesi ile, altının kullanılmasındadır. Dişi gümüş ile kaplama veya doldurmada herhangi bir görüş ayrılığı yoktur. Bu konuda altın kullanılmasını İmam Azam caiz görmez, diğerleri ise bir sakınca yoktur derler. Netice olarak altın veya gümüş ile diş kaplama, doldurma ve protez yaptırmanın ve bunları kullanmanın İslâm açısından hiçbir mahzuru olmadığını söyleyebiliriz.
Güncel Sorular
DİŞ KAPLAMA VE DOLGUSU
Yorum yapın
Yorum yapmak için giriş yapın.
0 Yorumlar