Gündem İçi / Gündem Dışı

BİR SIR

Yıkmak kolay, yapmak zordur. İyi ve kaliteli insan olmak gerçekten zordur. İyi bir baba, iyi bir anne, kalifiye eleman, adaletli bir patron, çalışkan işçi, zeki öğrenci, takvalı bir kul olmak vs. Bütün işlerimizde en iyi olmamız gerekiyor. Buna hem şahsımız, hem ailemiz hem ülkemiz, hem insanlık muhtaç, hem de Allah’ın bizden istediği bu. Zor bir şey değil mi?

Mesela işinde çok ciddi başarıya ulaşmış insanlara bakın, bütün dünyaları ile işlerine konsantre olmuşlardır. Rakiplerine ancak bu şekilde fark atmışlar, meslek ve kariyerlerini bir adım daha öteye taşımışlardır.

Şimdi böyle bir zatı esas alalım. Mesela kitabı yüz binler satan bir yazar, yada günde yüz milyarlar kazanan bir fabrikatör. Bu zat aynı zaman da çocuğuna karşı mesuliyetleri olan bir babadır.Aynı zaman da bir aile ferdidir. Anne, baba, kardeşlerine, arkadaşlarına karşı vazifeleri vardır. (Sıla-i rahmi kesmenin büyük günahlardan olduğunu unutmayalım!) Dahası kendi bedenine ve ruhuna ve onu yaratan Rabbine karşı vazifeleri var.

Meseleyi uzatacak ama kısa bir hikaye; Bir zaman çok ünlü bir yazarın oğlu mahkemeye düşer. Hakim suçluya: “Sizin gibi çok başarılı bir yazarın oğlu nasıl böyle bir şey yapar.”

Adam: “Ben çocukken yardım almak için babamın yanına gittiğimde kitap yazmakta olduğunu ve bana vakit ayıramayacağını söylerdi” der.

Hakim: “İyi bir yazar olmuş, fakat iyi bir baba olamamış” cevabında bulunur.

Diğer bir husus, yukarıda ele aldığımız şahsın kendi nefis ve şeytanından tut ta şeytanlaşmış insanlara, sistemlere….. dünyanın depremi, fırtınası …. Gelecek endişesi vb bir çok düşmanı ve meselesi var.

Şimdi baştaki cümleyi tekrarlayalım. İyi ve kaliteli insan olmak zordur.

Dünya kadar zor bir iş. Peki nasıl başaracağız ?

Cevap: Kainat kadar büyük bir kuvvetin yardımıyla.

Şimdi çevremize bakalım, bakalım da bunun mümkün olduğunu anlayalım. İçinde yaşadığımız alemde o kadar güçsüz ve zayıf şeyler var ki, kendi gücünden çok fazla şeylerin üstesinden geliyorlar.

Arıyı düşünün. Önüne çıkan şeyin bir cam olduğunu anlamayıp onu geçmek için saatlerce cama çarpan o aptal hayvanın yaptığını yapabilseydik bugün safi bir bala o kadar para vermek zorunda kalmazdık. Eğer arı insanın yapamadığı bir şeyi yapıyorsa bu arının kerameti olamaz. Yada tadıyla rengiyle kokusuyla besiniyle ambalajıyla çekirdeğiyle bir Bursa şeftalisi onun çıktığı o ince kuru çubuğun işi hiç olamaz.

Bu pencereyle bitki ve hayvanlar alemine baktığımızda o kadar güçsüz şeyler var ki, kendi gücünden çok fazla şeyleri, onun üzerinde gözümüzle görüyoruz.

Demek ki o mahluklara o işleri yaptıran birisi var.

O halde biz de ancak, bizi aşan onca yükü sadece her şeye gücü yeten O zatın yardımıyla kaldırabiliriz. Çünkü toprağı, bitkiyi, ağacı güneşi yıldızları yaratan kim ise onların zerrelerinden bizi yaratan yine o Allah’tır.

İşte acizliğimizi ve zayıflığımızı ve sorumluluklarımızı hissedip vazifelerimizi en iyi şekilde yapmak için ihtiyaç duyduğumuz O büyük kuvvetin yardımını almanın en kısa yolu, her hayırlı işimize Bismillah yani Allah’ın adıyla diyerek başlamaktır.

Sonuç olarak; Allah’a karşı acizliğimizi ve fakirliğimizi hissettiğimiz ölçüde O’nun bize yardımı artacaktır ve bu şuurda olan bireylerimizin sayısı arttığı derece güçlü bir toplum olacağız.

Şanlı tarihimizde, imkan ve sayıca az oldukları halde büyük zaferler kazanan atalarımızın başarı sırrını bir de bu noktadan incelemek gerekir.

Hz Muhammed’in (S.A.V) ve O’nun arkadaşlarının her anları ve her işleri bu meselenin uygulamalı örnekleridir.

Allah, Besmelenin bu sırrını anlayıp hayatımızın her anında yaşamayı cümlemize nasip etsin.

Hayırlı günler….

0 Yorumlar

Yorum yapın

Yorum yapmak için giriş yapın.