

Kadim İran şahlârındandır. Efsanevî bir zalimdir. Meşhur İran hükümdarı Cemşîd'e karşı yaptığı bir ihtilâl neticesinde tahta çıkmıştı. Son zamanlarında zulüm ve gurura sapan Cemşîd'ten halk soğumuş, onu istemez olmuştu.
Aslında zâdegan olmayan, fakat Cemşid'in ileri gelen memurlarından olan Dahhâk, halkın önüne geçmiş, Cemşîd'e karşı bir ihtilâl yapmıştı. Cemşîd, mağlûp olarak kaçmış, fakat Dahhâk onu yakalayarak öldürmüş ve yerine tahta çıkmıştır.
Bazıları, bunun arap asıllı olduğunu söyler. Fakat gerçeğe yakın olanın şu olduğu kabul edilir ki; Dahhâk, Cemşîd'in hemşiresinin oğludur. Lâkabı olan Dahhâk, Farsça Deh-Âk'ten gelmedir ve «On ayıp» manasınadır.
Zulüm ve kötülüğüne işaret olarak takılmış olması muhtemeldir. Bunun zulümleri efsaneleşmiştir. Meşhur zalim Nemrud'un da bunun valilerinden biri olduğu ve Hz. İbrahim'in bunun son günlerinde geldiği nakledilir. Yani bu adam, Nemrud'un da kendisine bağlı olduğu bir zalim Nemrud idi.
Hükümdar olunca halka türlü gümrükler ve ağır vergiler yüklemiş, gerek bu ağır vergileri ödeyemeyen, gerek muhtelif vesilelerle yakalanan sayısız insanların kimini öldürtmüş, kiminin elini, ayağını kestirtmiştir.
Zamanında, geniş İran saltanatı toprakları tam bir zulüm meşheri ve bir insan salhanesi haline gelmiştir. Aksilik bu ya, omuzlarında iki mühim yara peydah olmuş, her iki omuzundaki yaraya hergün birer insan beyni koymadıkça ağrıları dinmezmiş. Dolayısı ile her gün sıra ile iki insan yakalanır, kesilir, beyni çıkarılarak bu zalimin yaralarına sürülür ve bu suretle ağrıları dindirilirmiş.
Bu hal ise, saltanatı devamınca tam bin sene sürmüş. Nihayet sıra, Kâbî ismindeki bir adamcağızın göz bebeği mesabesindeki oğullarına gelmiş. Dahhâk, bunları da yakalatarak öldürtmüş. Isfehanlı bir demirci olan Kâbi, çocuklarının acısını bir türlü unutamamış ve bu zalimden intikam almaya karar vermiş. Uzun bir sırık hazırlayan Kâbî, belindeki deri önlüğü bu sırığa bayrak olarak asmış, bu suretle bayrak kaldırarak isyan etmiş.
Bu zalimin idaresinden bizar olan halk, Kâbî'nin etrafına toplanarak saraya yürümüş. Bu durum karşısında tutunamayan Dahhâk, kaçmış ve saray işgal edilmiş.
Halk, bu kahraman Kâbî'yi hükümdar yapmak istemişse de Kâbî; kendisinin şehzade olmadığını söyleyerek bunu reddetmiş ve Dahhâk'ın zulmünden anası ile beraber bir köye kaçıp halen saklanan Feridun isminde bir şehzadenin var olduğunu söyleyerek onu getirtmiş ve onu padişah yapmışlar.
Feridûn, saraya ve tahta yerleşerek Dahhâk'ın bütün emvaline el koymuş, zalim Dahhâk'ı takip ederek Devamend'te yakalamış ve habis ruhunu, kendine yakışır şekilde cesedinden ayırmıştır.
Bu zalimden kurtulan zavallı İran halkı, onun öldürüldüğü günü Mihrican bayramı olarak ilân etmiştir, ki hâlen takvimlerde bu gün kaydedilir.
Feridûn, Kâbî'nin bayrak yaptığı deriyi envai çeşit kıymetli taşlarla süsleyip padişah sancağı yapmış ve Kâbı'yi de baş vezir tayin etmiştir. Feridun'un «Derfeş kâviyânî» ismini koyduttuğu bu sancak, mukaddes bir emanet olmuştu. Mühim harp ve hadiselerde açılır, kendisinden zafer ve uğur beklenirdi. Nihayet bu sancak Kadisiye harbinde müsliimanların eline geçmiştir.
Yorum yapmak için giriş yapın.
0 Yorumlar