BAZI ORYANTALİSTLERİN VE ONLARIN TAKİPÇİLERİNİN DÜŞTÜĞÜ FAHİŞ HATALAR
Buraya kadar anlatılanlardan anlaşıldığı gibi bazı or¬yantalistlerin ve Reşîd Rıza gibi takipçilerinin ileri sürdüğü "ashab-ı kiramın hadis namına bir şey yazmadığı ve onlardan tabiin kuşağına yazılı bir şeyin intikal etmediği, keza tabiinun da sadece yöneticilerin emri üzerine hadis yazdıkları" şeklindeki iddialar sünnet-i nebevîyeye ait kaynakları ve muhaddislerin sahip oldukları birikimi aktarırken kullandıkları üslûbu bilmemekten
1. Buraya kadar anlatılanlardan anlaşıldığı gibi bazı orÂyantalistlerin ve Reşîd Rıza gibi takipçilerinin ileri sürdüğü "ashab-ı kiramın hadis namına bir ÅŸey yazmadığı ve onlardan tabiin kuÅŸağına yazılı bir ÅŸeyin intikal etmediÄŸi, keza tabiinun da sadece yöneticilerin emri üzerine hadis yazdıkları" ÅŸeklindeki iddialar sünnet-i nebevîyeye ait kaynakları ve muhaddislerin sahip oldukları birikimi aktarırken kullandıkları üslûbu bilmeÂmekten kaynaklanmaktadır. Zira onlar, daha önce "haddesenâ" v.b. kelimelerle ilgili açıklamalarda belirtildiÄŸi gibi kitap yerine müellife atıfta bulunuyorlardı.
ReÅŸid Rıza'nın "hadisler, ancak yöneticilerden gelen bir emir üzerine yazıya geçirildi" ÅŸeklindeki ifadesine gelince, o buÂnunla RaÅŸid Halifelerin sonuncusu Ömer b. Abdülaziz'i ve onun hadis yazımıyla ilgili emrini kasdetmektedîr. Bu iÅŸi Ömer b. Abdülaziz gibi bir yöneticiye hasretmek fahiÅŸ bir hata olmakla beÂraber, yöneticinin böyle bir ÅŸeyi emretmesinin de hiçbir mahzuru yoktur. Aksine bu, gerek emri veren yönetici gerekse bu emri yerine getiren memur açısından büyük bir iftihar vesilesiÂdir.
2. Goldziher'in çeliÅŸik gibi görünen yazmayla ilgili hadislere dayanarak varmaya çalıştığı sonuç da doÄŸru deÄŸildir. O, İslam dünyasında ehl-i hadis ve ehl-i re'y ÅŸeklinde iki akım olduÄŸunu, hadislerin yazıya geçirilmesi aleyhindeki rivayetlerin ehl-i re'y tarafından uydurulduÄŸunu, buna mukabil ehl-i hadisin de yazÂmaya müsaade gösteren hadisleri ürettiÄŸini iddia eder.
Ancak yazma konusunda muhalif ve muvafık kanatların lisÂtesine kısa bir bakış bile bu iddiayı çürütmek için yeterlidir. Zira yazma konusunda sert ve tavizsizliÄŸiyle bilinen Ubeyde ve İbni Sirîn gibi kimseler, ehl-i hadis olan kiÅŸilerdir. Yazmayı teÅŸvik ve telkin edenler arasında Hammâd b. Ebi Süleyman, ez-Zührî, A'meÅŸ, Ebu Hanife, Sevrî ve Malik gibi fukahanın [ehl-i re'yin] büyükleri de yer almaktadır. Bunun yanı sıra o dönemde fakih olmayan muhaddislerin var olması da mümkündür. Ancak kiÅŸiÂnin muhaddis olmadan fakih olması mümkün deÄŸildi.(1)
Bazı Sahabîlerin Sünneti Rivayet Etmekten Kaçınması Ve Bazılarının Da Bunu Nehyetmesi
 Seleften bazı kimselerin hadis yazımına neden sıcak bakÂmadıklarının hikmeti anlaşılmış oldu. Ancak bununla birlikte bazılarının hadis rivayet etmekten hoÅŸlanmayıp bunu nehy etÂmesinin sebebi neydi acaba? ÅŸeklinde bir soru akla gelebilir.
el-Cevap: Selefin bütün durumlarda hadis rivayet etmekten çekindiÄŸini veya onlann bazı özel durumlarda hadis rivayet etÂmekten çekinmesinin temelde hadisin hüccet deÄŸerine inanÂmamaktan kaynaklandığını düşünmek kesinlikle yanlıştır. Zira Allah Rasûlü'nün onlara hadisleri tebliÄŸ etmeyi ve hadis rivayeÂtinde bulunmayı emrettiÄŸi sabittir:
"Bir ayet de olsa benden alıp tebliğ ediniz.( 2)
"Benim sözlerimi iÅŸitip, ezberleyip, öğrendikten sonra baÅŸÂkasına ulaÅŸtıran kimsenin Allah yüzünü aÄŸartsın. Nice fıkıh taşıÂyıcıları vardır ki, fakih deÄŸildir. Nice fıkıh taşıyıcıları, fıkhı kenÂdilerinden daha fakih olan kimselere taşırlar.(3)
Bu manada başka hadisler de bulunmaktadır.
Öte yandan Sünnetin hüccet oluÅŸuna delâlet eden pek çok sahih hadis ve kat'î deliller de bunu teyid etmektedir. Hatta teÂvatür derecesindeki haberler bizzat sahabenin -ister hadis rivaÂyetinden kaçınanlardan olsun, ister kaçınmayanlardan olsun, isÂter bu konuda kendilerinden hiçbir ÅŸey nakledilmeyenlerden olÂsun- ileride deÄŸineceÄŸimiz sebepler olmadığı sürece sünnete saÂrılıp onu tebliÄŸ ettiÄŸini, baÅŸkalarına karşı sünnetle istidlalde buÂlunduÄŸunu ve baÅŸkası tarafından delil olarak getirildiÄŸinde tesÂlimiyet gösterip, kendi kiÅŸisel görüşünden vazgeçtiÄŸini, meydana gelen hadiselerde ona baÅŸvurduÄŸunu ve bu konuda hiçbir fikir ayrılığının bulunmadığını göstermektedir.
Hasılı, sahabeden bazı kimselerin kaçındığı veya nehyettiÄŸi husus "hadis rivayet etme" deÄŸildir. Aksine "çokça hadis rivayet etme"dir. Ashabın bir kısmında gördüğümüz bu çekince ve nehyin bazı sebepleri bulunmaktadır. Bunların bazısını şöyle belirtmek mümkündür.(4) Â
Birinci Sebep
Sahabe çokça hadis rivayet eden kiÅŸinin, rivayet esnasında farkına varmadan hata etmesinden ve hatalı olarak rivayet ettiÄŸi hadisin kıyamete kadar hüccet olarak telakki edilmesinden enÂdiÅŸe ediyordu. Zira çok rivayet hata ihtimalini artırır. Gerçi hata eseri yapılan ÅŸeylerde günah yoktur. Ancak [başından itibaren] hata ihtimali bulunan bir ÅŸeyi bile bile irtikab etmek, söz konusu hatayı iÅŸleyenin kusurlu ve ihmalkâr olduÄŸunu gösterir. Çünkü böyle bir kimse de bir anlamda yalan söylemiÅŸ gibi olur. "Bir korunun etrafında dolaÅŸan ÅŸahsın oraya düşmesi an meselesiÂdir."
Bu nedenle ashab, çok çekimser davranmakta ve [mümÂkün olduÄŸu kadar] az hadis rivayet etmekteydi. Tam olarak emin olmadıkları hadisleri rivayet etmiyordu. Aralarında çok hadis rivayet ettiÄŸi halde kendinden emin olanlar ise çokça riÂvayet ederlerdi.
Ashabtaki bu endiÅŸe, bu korku ve çekimserlik sünnetin onÂlar nezdinde teÅŸkil ettiÄŸi kıymeti ve onun dinde amel edilmesi gereken bir hüccet olduÄŸunu göstermektedir. Bu durum, aynı zamanda onların gönlümüzdeki mevkiini yüceltmekte ve onlaÂrın Allah Rasûlü (S.A.V.)'nden bize naklettiklerine duyduÄŸumuz güveni artırmaktadır. Keza bu, onların emaneti, duydukları gibi eda ettiklerini ve onu layıkıyla koruduklarını da göstermektedir.
Şimdi de bu gerçeği anlatan hadislerden bir kaçını görelim:
Buharî'nin aktardığı bir hadiste Allah Rasûlü (S.A.V.) şöyle buyuruyor: "Her kim, bana kasten yalan isnad ederse cehenÂnemde yerini hazırlasın.(5)
Bir baÅŸka hadisinde Allah Rasûlü (S.A.V.) şöyle buyurÂmaktadır: "Her duyduÄŸu ÅŸeyi söylemesi, kiÅŸiye yalan olarak yeÂter.(6)
Hz. Enes (r.a.)'in şöyle dediği rivayet edilmektedir:
"Åžayet ben, hata etmekten korkmasaydım, Allah Rasûlü'nden duyduÄŸum -veya Allah Rasûlü'nün söylediÄŸi- bazı ÅŸeyleri size aktarırdım. Zira ben Allah Rasûlü'nün 'herkim bana kasten yaÂlan isnad ederse cehennemde yerini hazırlasın.' dediÄŸini duyÂdum.(7)
İbni Sîrîn'in şöyle dediği nakledilir: "Enes, Allah Rasûlü'nden az hadis nakleden biriydi. Rasûlüllah'tan bir hadis aldığında:-'Ya da Allah Rasûlü'nün dediği gibi' {ev kemâ kale) derdi.(8)
Åža'bî ve İbni Sîrîn'den rivayet olunduÄŸuna göre İbni Mesud, Allah Rasûlü (S.A.V.)'nden bir hadis naklettiÄŸinde yüÂzünün rengi deÄŸiÅŸir "ya böyle veyahut da buna benzer bir ifade kullandı..."derdi.(9)
Abdurrahman b. Ebi Leyla şöyle derdi: "Muhammed (S.A.V)'in ashabından Ensâr'dan yüzyirmi kiÅŸiyle karşılaÅŸtım. Bunlar arasında hadis rivayet eden hiç kimse yoktu ki, bu iÅŸi kendisine gerek kalmadan baÅŸka bir kardeÅŸinin yapmasını isteÂmiÅŸ olmasın. Keza fetva istenen hiç kimse yoktu ki söz konusu fetvaları kendisine gerek kalmadan bir baÅŸka kardeÅŸinin vermeÂsini istemiÅŸ olmasın.(10)
Yine Abdurrahman b. Ebi Leylâ'nın şöyle dediği rivayet edilir: Biz, Zeyd b. Erkam'dan bize Allah Rasûlünün hadislerini aktarmasını talep ettik. Bize şöyle dedi: "Yaşımız ilerledi ve unutkanlık peyda oldu. Allah Rasûlü'nden hadis nakletmek zor bir iştir.(11)
İşte, hadis rivayetine sıcak bakmamanın ve bundan sakınÂmanın baÅŸlıca nedeni budur. Ancak baÅŸka birtakım sebepler de bulunmaktadır ki, onları da ileriki satırlarda zikredeceÄŸiz.
İkinci Sebep
Sahabe, İslam'la yeni tanışmış olup, Kur'an'ı hakkıyla belÂlememiÅŸ olan topluluklara hadis rivayet edilmesini menediyordu. Sahabe baÅŸka ÅŸeylerle meÅŸgul olunarak Kur'an'ın ihmal edilmesinden korkuyordu. Zira Kur'an, bütün ilimler için en önemli ve esaslı kaynaktır. Hz. Ömer'in aÅŸağıdaki sözü bu seÂbebe iÅŸaret etmektedir:
"Siz, bir beldeye varıp, ahâlinin arı uğultusunu andıran bir şekilde Kur'an okumakla meşgul olduğunu gördüğünüzde onları hadislerle meşgul ederek Kur'an'dan alıkoymayın."
Hz. Ömer, burada şunu demek istiyor: Yani söz konusu şehrin halkı İslam'ı yeni benimsemiş olup, Kur'an'ı hıfzetmeye çalıştıkları ve bu ameliyeyi henüz bitiremedikleri bir esnada, onlar önemli (mühim) bir şeyle meşgul ederek, daha önemli (ehemm) bir işten alıkoymayın.
Üçüncü Sebep
Bazı sahabîler, çok hadis ezberleyenlerin bu ezber çokluÂÄŸundan dolayı hadisleri tefekkür ve tedebbür etme iÅŸini ihmal etmesinden korktukları için hadis rivayetini nehyedip bundan kaçınmışlardır. Zira çokça ezberleyenler, tedebbür ve derin düÂşünmeye neredeyse hiç eÄŸilmezler.
Dördüncü Sebep
Sahabe, avamdan olan ve aklî seviyesi zayıf kalmış kimseÂlerin, anlamada zorlandıkları müteÅŸabih hadisleri rivayet etmeÂsini nehyetmiÅŸtir. Bu kimseler, müteÅŸabih hadisleri irade olunan manadan uzaklaÅŸtırıp, hadisin zahiriyle istidlalde bulunduklaÂrından, onları sefih bidatçıların ürettiÄŸi türedi manalara hamle-derler. Ya da hadisleri kendi zayıf akıllarına aykırı bulup, hadisÂlere itimiz etmeye yellenirler ki bu da sonuç itibariyle Allah ve Rasûlü'nü tekzip etme gibi bir sonuç doÄŸurmaktadır.
Bundan dolayı İbn-i Mesud şöyle demektedir:
"Akıllarına sığmayan bir şeyi söylediğiniz hiçbir topluluk yoktur ki, bu durum, onların bîr kısmı için fitne sebebi olmasın.(12)
Hz. Ali de şöyle buyurmaktadır:
"İnsanlara anladıklar! şeylerle hitap ediniz. Siz, Allah ve Rasûlü'nün tekzip edilmesini ister misiniz?
İbni Hacer, ÅŸunları kaydeder: Adem b. Ebi İyâs, [Hz. Ali'nin yukarıdaki sözüne] ÅŸunu da ilave eder: "...İnsanların gaÂrip karşılayıp, inkâr edeceÄŸi ÅŸeyleri bırakın." Yani insanların anÂlamada zorlandığı karışık ÅŸeyleri söylemeyi bırakın.
Hadis rivayetine kısmen hoÅŸ bakmayanlardan biri İmam Ahmed'tir. O, zahiri itibanyla yöneticiye (sultan) karşı çıkışı ifaÂde eden hadisleri rivayet etmekten hoÅŸlanmamıştır. Keza İmam Malik, sıfat hadislerini, Ebu Yusuf garâible ilgili hadisleri rivayet etmeÄŸe sıcak bakmamışlardır. Bu durumun daha eski bir örneÂÄŸini Ebu Hureyre'de görmekteyiz. Buharî'nin rivayetine göre Ebu Hureyre şöyle demektedir: "Allah Rasûlü'nden iki kap ilim aldım. Bunlardan birini yaymaktayım. DiÄŸerine gelince, ÅŸayet onu da yayacak olsam, ÅŸu boÄŸazı keserler.(13)
Dipnotlar
1-Dirâsât fi'l-Hadisî'n-Nebevî, 80-83
2-Buhari, Enbiyâ, 50, hadis nr: 3461; Tirmizî, İlm, 13, hadis nr: 2806; Darimî, Sünen, 542
3-Ahmed, et-Müsned, 4157; Tirmizî, İlm, 7, hadis nr: 2794; Ebu Davud, İlim, 10, hadis nr: 3655; İbni Mace, Mukaddime, 18, hadis nr: 230; Darimî, Mukaddime, 46, hadis nr: 544; Hadisi rivayet edenler arasında İmam Şafiî de bulunmaktadır.
4-Buhari, Enbiyâ, 50, hadis nn 3461; Fethu'l-Bârî, 6/496
5-Müslim, Mukaddime, 3, hadis nr: 7
6-Darimî, 1/67; İbni Mace, Mukaddime, 3, hadis nr: 24
7-İbni Mace, Mukaddime, 3, hadis nr: 24
8-Darimî, 1/72
9- Camiu Beyani'l-İlm, 2/163
10-İbni Mace, Mukaddime, 3, hadis nr: 25
11-Müslim, Mukaddime, 3, hadis nr; 12
12-Buharî, İlim, 49 (49. bab başlığı)
13-Fethu'l-Bârî, 1/316-317 (es-Selefiyye baskısı)
Kaynak
Muhammed Salih Ekinci, Hüccet Değeri ve Tedvin Açısından Sünnet, terc. Murat Yiğit, Rağbet Yayınları
Â
Â
Â
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
BAZI ORYANTALİSTLERİN VE ONLARIN TAKİPÇİLERİNİN DÜŞTÜĞÜ FAHİŞ HATALAR

Buraya kadar anlatılanlardan anlaşıldığı gibi bazı or¬yantalistlerin ve Reşîd Rıza gibi t
HER ŞEY KUR’AN’DA OLDUĞUNA GÖRE, ÂLİMLERE NE İHTİYAÇ VAR?

Her ÅŸey Kur’an’da olduÄŸuna göre, mezheb imamlarına ve diÄŸer İslâm ulemâsına ne ihtiyacÄ
NOEL BABA

Yılbaşı neyimiz olur? Ramazan Bayramımız mı? Kandilimiz mi? Kurban Bayramımız mı? Biz, Muh
HARB MECLİSİ

İstanbul’da Yusufpaşa’da Gülşen-i Maarif Rüşdiyesi’nde, galiba beşinci sınıftaydım.
HÜZÜNLÜ BİR SÜNNET HATIRASI

Yavuz Bülent Bakiler beyefendi anlatıyor; (Arif Nihat Asya merhum ile) Müşterek dostumuz ÅŸair Å
PEYGAMBERİMİZ EBU CEHİL’E GİTTİ Mİ?

Âlemlerin Rabbi Kur’ân’ında Resûlullah aleyhissalatu vesselamı bizim için ‘en güzel ör
MEAL OKUMAK KUR’AN’I ANLAMAK MIDIR?

Bir bayan, öğretmenlikten emekli olduktan sonra "başımı kapattım, namazlarımı kılmaya başl
ŞEHİD ÖLDÜĞÜNDE NE HİSSEDER?

Abdullah bin Zübeyr, bir daha hücuma geçince Şamlı askerler hazan yaprakları gibi kılıcını
İRADEMİZİ TERBİYE EDELİM

A.J. Cronin, Reader’s Digest, Amerika Otuz sene evvel(1920’ler) genç bir doktor olarak bulundu
PROF. DR. ALAADDİN BAŞAR BEYİN İBRETLİ BİR ANISI

“Lise son sınıftaydım. Bir gün hocamız sınıfa girdiğinde, tahtada ahlâk dışı bir resim
BİR ARAP ÂLİMİN İBRETLİ HİKAYESİ

Merhum Mehmed Kırkıncı Hocaefendi anlatıyor; “1970’li yıllarda, İstanbul’daki bir sohbet
- CEVAP YERİNE..
- TARİH ŞUURU VE EHEMMİYETİ
- MUHAMMED ESED’İ SARSAN SURE
- BU DA GEÇER YÂ HÛ
- SORU CEVAPLARLA KURBAN İBADETİ
- DEVLET İDARESİNDE İKİ MÜHİM ESAS: İSTİKAMET VE ADALET
- HİÇBİR MÜFSİD BEN MÜFSİDİM DEMEZ
- BAYRAMLAÅžMA
- AÄžLAMAK ZARARLI MI, FAYDALI MI?
- KEÅžKE HER AY RAMAZAN OLSA
- İDEAL DEVLET ADAMI NASIL OLMALIDIR?
- DEVLETİN BEKASINDA ÜÇ TEMEL RÜKÜN
- BİR İNHİRAF HAREKETİ OLARAK MUTEZİLE
- HASTALIKLA İMTİHAN
- BİR BİLİM ADAMININ ALLAH'IN VARLIĞINA ŞEHADETİ
- DİNDE YIKICI ÜÇ AFET
- SAMED İSMİNİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
- İSLÂM’DA ŞİDDET YOKTUR
- BAYRAMDA NİÇİN AĞLADIM?
- Mİ'RAC YAKITI
- MÜSLÜMANLARIN İHTİLAFLARININ SEBEBLERİ
- KADIN VE CİHAD
- HASBIHAL
- MESNEVÎ'NİN TESİRİ
- DİN VE İŞ İLKELERİ
- BEDİÜZZAMAN
- NAMAZIN BEÅž KAYITI
- YORUMSUZ
- DİN FENNE TERS DÜŞER Mİ?

Bilin ki, Allah'ın lâneti zâlimlerin üzerinedir.
Hûd,18
GÜNÜN HADİSİ
Hikmetli söz, müminin yitiğidir. Onu nerede bulursa almaya en layıktır.
Tirmizi, İlim, 19.
SON YORUMLAR
- Muhterem Hocam; Kaleme aldığınız bütün çalışmalarınızda insanların f...
- Hocam Allah razı olsun sizden. Bazılarını bana da anlatmıştı ama bu kadar...
- selamün aleyküm Bu serinin tamamlanmasını ez canu dil arzu etmekteyim.osm...
- Alimin ölümü alemin ölümü gibidir Allah makamlarını ali eylesin bizlered...
- taleal bedru ezgisinin hicrette değil bir başka savaşta söylendiği rivayetl...
- Allah rahmet eylesin....
- ALLAH CC RAZI OLSUN ANCAK BİR ALLAH DOSTUNDAN İŞİTİLECEK SÖZLER BUNLAR...
- Allah razı olsun. Mekanı,mekanları cennet, makamları âli olsun....
- Allah rahmet eylesin.. Babaanne'min babasıdır rahtmetli... Nur içinde yats...
- ağladım ağladım.. Gök`te ay nişanesi dolun kadar durusun En yanık avazl...
TARİHTE BU HAFTA
*Türkiye'nin NATO'ya girmesi.(18 Şubat 1952)
*Çanakkale Savaşının Başlaması.(19 Şubat 1915)
*İbn-i Haldun'un Vefatı(22 Şubat 1406)
*Hz.Peygamber (s.a.v.)'in Mekke'de "VEDA HUTBESİ"ni İradı(23 Şubat 632)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...