Cevaplar.Org

MÜSLÜMANLAR ARASI ÇATIŞMA BİR FİTNEDİR

Müslümanların birliğini bozan fitneden sakınmak gerekir. Müslümanların ittifakını bozabilecek sebeplere tevessül etmenin dinde yeri yoktur. Bu halkayı (ittifakı) çürütecek veyahut bu gayeden uzaklaştıracak hususlara fitne denir. Allah’ın Rasulü Sallallahu aleyhi ve selem, ilerde kıyamete kadar ümmetin başına gelecek fitnelerden bahsetmiştir. Şüphesiz âli maksadı, ümmetine yol gösterip onları irşad etmektir.


2012-07-14 14:38:35

Müslümanların birliğini bozan fitneden sakınmak gerekir. Müslümanların ittifakını bozabilecek sebeplere tevessül etmenin dinde yeri yoktur. Bu halkayı (ittifakı) çürütecek veyahut bu gayeden uzaklaştıracak hususlara fitne denir. Allah'ın Rasulü Sallallahu aleyhi ve selem, ilerde kıyamete kadar ümmetin başına gelecek fitnelerden bahsetmiştir. Şüphesiz âli maksadı, ümmetine yol gösterip onları irşad etmektir.

FİTNE; imtihan, belaya tutkunluk manalarına gelir. Küfür, rezalet, azab, harb (soğuk ve sıcak harb, savaş), musibetler, dalalet, Allah'a karşı isyan manalarında da kullanılır. Fakat bütün bu manaların aslı yine, "deneme" manasına gelen "belaya tutkunluk"tur. Ve her fitneden sakınmak, insani bir vecibe ve imani bir ahidleşmektir. Hatta Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem'in buyurduğu gibi, öyle fitneler olur ki, kişi ne için öldürüldüğünü, ne için öldürdüğünü bilmeyecektir. Evet, şimdi bu…

Nitekim Müslim'in tahric ettiği, Ebu Hureyre radıyallahu teala anhu'dan gelen bir hadiste Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem şöyle buyurmuştur: "Nefsim kudretiyle yaşayana andolsun, öldürenin ne sebeble yahud: hangi hadisede ne için öldürdüğünü; öldürülenin ne sebeble öldürüldüğünü bilemeyeceği zaman insanların başına gelmedikçe dünya gitmez=yok olmaz."

Nasıl olur bu? Denildi.

"Fitne üzere vuruşmak…Öldüren ve öldürülen ateştedir." buyurdu.

İşte şimdi bu açıkta…Bir mucizedir. Özellikle zamanımızda Müslümanların başında olan kamçılar, kafirlerin elinde…Yani umeranın (yöneticilerin) kafası, kafirlerin fikirlerine uygun hareket etmekte…

Bu fısk, isyan ve zulmü kaldırmak; küfre sed çekmek için mutlaka cemaatler liderleriyle birlikte İslam fıkhını öğrenmek mecburiyetindedirler. Ta ki ne için yaşadıklarını ve ne için savaştıklarını bilsinler. Bu bilgi de yine dördüncü asırdan şu ana kadar, tevatürle bize intikal etmiş dört mezhebin müctehidlerinin kitaplarındadır. Dostluk Müslümanadır. Müslümanın kavgası Müslümanla değil kâfirle olmalıdır.

Hiçbir zaman yoktur ki, o zamana Peygamber sallallahu aleyhi ve selem'den bir mesaj olmasın. Ve hiçbir fitne yoktur ki, ondan kurtuluş için yol göstermemiş olsun. Mesela,

Müslim'in tahric ettiği, Ebu Hureyre radıyallahu teâlâ anhu'dan gelen bir hadiste Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem şöyle buyurdu: "Salih amel işlemekle, gecenin zifir karanlığı gibi olan fitnelerden süratle geçin. Adam Mü'min olarak sabahladığı halde, kafir olarak akşamlayacak. Mü'min olarak akşamladığı halde, kafir olarak sabahlayacak. O zamanda artık kişi Dini kıymetsiz bir dünya emtiasına değiştirecektir."

Denilebilir ki, savaşlar, belalar, Müslümanların aralarında ihtilaf ve parçalanma ve bugünkü zifir karanlığı gibi şerler, birer fitne bulutlarıdır. Artık her bir fitnenin nasıl dolu yağdıracağı meçhul. Her ne fitne olursa olsun;

Küfür ve şirkten korunmak,

Farz ve vacipleri yerine getirmek,

İttifaki olan haramlardan,

Dini hükümlerde sapık tevillerden sakınmak gerekir.

Buna mukabil "Salih amel işlemekle, gecenin zifir karanlığı gibi olan fitnelerden süratle geçin." Nebevi mesajı yol göstermiştir. Binaenaleyh ma'siyet işlenilecek veya farz ve vacip terk edilecek bir usul ile, fitnelerden korunma imkanı muhaldir. Çünkü zulüm umumlaşmıştır.

Denilmesin ki: "Ashab-ı kiram da birbirleriyle savaşmış…. Yahud: Şu Müslüman taifesiyle, partisiyle İslam'a dönünceye kadar savaşılır…". Çünkü Ashab-ı Kiram hakkında Kur'an-ı Hakim müsbet şahadet etmiştir. Peki, post için (makam için), petrol için, ırk için ve ne için ne için savaşmakta ne gibi müsbet bir düstur vardır?...

Müslümanla savaşmak isteyen bir Müslüman lidere ulemanın fetva vermeleri, onların can, mal ve hatta namuslarının telef edilmesine sebeb olabilir. Hâsılı, zalimle beraber olan, zalime karşı gelen… ikisi de fitneye düşebilir. Hâsılı, Müslümanın Müslümanla savaşması, sefillerin ezilmesine, sefihlerin işbaşına getirilmesine sirayet eder. Bu takdirde zulüm hükümran olur. Bunlar birer ayrı fitnedir.

Peki ne yapalım?...Elimizi, kolumuzu bağlayalım mı?..Evlerimize çekilelim mi?..Bu sorulara tek cevap: Neslimize, Ehli Sünnet vel Cemaattin itikadını, dini yaşamayı öğretmek; emr-i bilma'rufu ve nehy-i an-il-münkeri yaşatmak; ittifakı sağlamaya çalışmak. İttifak… İttifak…

Ebu Davud'un tahric ettiği, Mikdad bin el-Esved radıyallahu Teâlâ anhu'dan gelen bir hadiste Rasulullah sallallahu aleyhi ve selem şöyle buyurmuştur: "Gerçekte mutlu, fitnelerden uzak olan kimsedir. Gerçekte mutlu, fitnelerden uzak olan kimsedir. Gerçekte mutlu, fitnelerden uzak olan kimsedir. Ve o zamanda fitnelere giriftar olup sabredendir yani savaşlardan sakınandır. Ona müjdeler! Ona müjdeler!"

İhtimal "fevahen" kelimesi, tehassür manasında kullanılmıştır. Bu takdirde mana şöyle olur: "Harb ve savaş edenlere hasretler olsun."

Birçok hadislerden anlaşılıyor ki, son zamanda bütün fütühatlar ve zaferler, Müslümanlaradır. Öyleyse Müslümanlar birleşmelidir. Rabb'imiz bir; kıblemiz bir; Peygamberimiz bir; dinimiz bir; maksadımız bir, yani İ'lau Kelimetillahi Hiyel'Ulya. Öyleyse tefrika ne için?!. Nifaksız cemaat olalım. Müslüman hangi mezhebde, hangi meşrebde, hangi ırkta olursa olsun; İslam dini hakim kılmak için, olduğu gibi safa gelmeli…ve birtek can olmalıdır. MİLLİ BÜTÜNLÜK…

Allahume! İçinde ma'siyetinden sakınılan, emrine boyun eğilip amel edilen ve içinde düşmanlarını zelil, dostlarını aziz ettiğin reşadetli işi bu ümmet için hakim kıl. Amin. Amin diyenler emin olsun…

Kaynak: İsmail Çetin, "Cemaat", 1. Baskı, Isparta: Dilara Yayınları, 2010.

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

NESLİN EĞİTİMİNDE MAARİFE DÜŞEN VAZİFELER

NESLİN EĞİTİMİNDE MAARİFE DÜŞEN VAZİFELER

Mânevîyatsız ilmin, beşeriyete felâh ve huzur yerine, şüphe, tereddüt, hatta ızdırap verdi

NASIL BİR MAARİF?

NASIL BİR MAARİF?

Yıllardır ilmî ve fikrî çalışmalarım arasında memleketimizin mânevî, ahlâkî, derûnî

GENÇLERİ HEDONİZM ÇILGINLIĞINA İTENLER

GENÇLERİ HEDONİZM ÇILGINLIĞINA İTENLER

Diyorlar ki: Dünyaya bir kere gelinir. Sonun başlangıcı yoktur. Gülün, eğlenin, bir yıldır

HİCRET VE HAREKET

HİCRET VE HAREKET

Hicret, tâ ezelden ebede, âlem-i vücubdan âlem-i imkâna, daire-i ilimden daire-i kudrete, tâ

ORUÇ, ORUÇ BOZMAK VESAİRE

ORUÇ, ORUÇ BOZMAK VESAİRE

Ramazan ayının hususiyeti oruç. Orucun hususiyeti de kendisine ait meseleler. Başında; tutan tu

HEKİM VE FİLOZOF GÖZÜ İLE RAMAZAN

HEKİM VE FİLOZOF GÖZÜ İLE RAMAZAN

Hekim gözü ile Ramazan perhiz ayıdır. Bir çok hastalıklara karşı tıbbın tavsiye ettiği im

HÜZÜNLÜ BİR HAYVANAT BAHÇESİ GEZİSİ

HÜZÜNLÜ BİR HAYVANAT BAHÇESİ GEZİSİ

“Paris'in büyük hayat sıtmasına tutulduktan sonra(1) yapmaya hiç vakit bulamayacağım bir zi

YİRMİNCİ ASRIN BAŞINDA ANADOLUDA PAZARIN NAMUSU

YİRMİNCİ ASRIN BAŞINDA ANADOLUDA PAZARIN NAMUSU

Fransız yazar Claude Farrare, Çanakkale’de bir köyde, 1900’şerin başında yaşadığı çok

BİZ DE RAHATSIZIZ

BİZ DE RAHATSIZIZ

Elinize bir kalem alsanız ve siyasette, ticarete, sanatta, eğitimde en fazla isim yapmış insanla

"BANA KUR’AN YETER!”

Bana Kur'an yeter!" cilerden beni sevdiğini söyleyen biri, kendisi Hadisleri kabul etmeyerek doğr

MEALCİ KARDEŞLERİME KUR’AN’DAN MİSAFİRPERVERLİK DERSİ

MEALCİ KARDEŞLERİME KUR’AN’DAN MİSAFİRPERVERLİK DERSİ

Kur’an-ı Kerim, Arapça olarak indiğinden Kur’an’da geçen her kelimenin o günkü manaları

Onlar ne hayır işlerlerse karşılıksız bırakılmayacaklardır. Allah, kendisine karşı gelmekten sakınanları bilir.

Al-i İmran, 115

GÜNÜN HADİSİ

Hafızasında Kur'an'dan hiçbir ezber bulunmayan kişi harab olmuş bir ev gibidir

Tirmizi, Sevatbu'l-Kur'an 18, 2914

TARİHTE BU HAFTA

*Fatih Donanmayı Haliç'e İndirdi.(22 Nisan 1453) *T.B.M.M. Açıldı.(23 Nisan 1920) *Yavuz Sultan Selim Padişah Oldu.( 25 Nisan 1512) *Çernobil Nükleer Faciası.(26 Nisan 1986) *Sultan II.Abdülhamid Han Tahttan İndirildi.(27 Nisan 1909)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI