MEHMET ÖĞRETMEN
Bir zengin olsam, bir rektör olsam, bir bakan olsam, bir general olsam, ben bilirim neler yapacağımı” diyenlere “Ne yapacaksın söyle bakalım” deseniz onu bile söyleyebilecek durumda değildir.
“Bir zengin olsam, bir rektör olsam, bir bakan olsam, bir general olsam, ben bilirim neler yapacağımı” diyenlere “Ne yapacaksın söyle bakalım” deseniz onu bile söyleyebilecek durumda değildir.
Muhalefetteki partinin lideri, “Biz iktidar olsaydık bu krizi çözerdik” dediğinde gazeteciler “Efendim söyleyin nasıl çözeceksiniz?” diye sorduklarında “Hımmm, söyleyelim de iktidardakine kopya verelim öyle mi?” diyerek hem hiçbir şey bilmediğini, hem halkını sevmediğini, hem de salaklığını ortaya koyuverir.
Selçuk sultanlarından biri, üst düzey görevli bir bürokratını yerinden alıp en alt düzeyde bir yere tayin eder. Çok kısa bir zamanda o küçük makamın işlerini çok güzel ayarlar ve düzene koyar. Bu durum sultanın dikkatini çeker. O görevliyi huzuruna çağırıp tebrik eder. O görevli “Efendim biz, makamla büyüyenlerden değiliz. Makamı büyütenlerdeniz” der.
Ben bir öğretmen tanırım. İstanbul gibi bir ilde yalnız maaşıyla geçinen ve Din dersi öğretmenliği görevini de hakkıyla yerine getiren bir öğretmen.
Okulun müdürü bir gün Mehmet öğretmeni odasına çağırtır. Müdür, “Bak Mehmet Bey, bu okul Türkiye’nin en gözde okullarının en başta gelen okullarından biridir ve birincisidir. Birçok başbakan ve bakan yetiştirmiştir. Son günlerde okulda bazı şeyler değişmeye başladı. Neler oluyor okulda?”
Mehmet, “Bir şey anladım. Neler oluyor açık söyleyin lütfen”
Müdür, “Yatılıların yüzde altmışı oruç tutuyor Mehmet Bey”
Mehmet, “Üzüntünüze katılıyorum. Geriye kalan yüzde kırk niçin tutmuyormuş onu bir araştıralım efendim.”
Müdür, “Anlamazlıktan gelme. Ne demek istediğimi anladınız. Bundan sonra yaptıklarına izin vermeyeceğim.”
Mehmet, “Devlet beni İslâm dinini anlatmak için görevlendirmiş. Bunun için bana maaş veriyor. Sen benim görevimi engelleyemezsin” der ve odayı terk eder.
Mehmet Bey, Müdürün şikâyetleriyle her sene birkaç defa soruşturma geçirir. Gelen müfettişler de ana kuzusu. Öğretmeni dinlerler, öğrencileri dinlerler, öğrencilerin öğretmen hakkındaki güzel ifadeleri dinlerler, müdürü dinlerler ve her defasında Mehmet öğretmeni suçsuz bulup, müdürün art niyetini kavrayarak giderler.
Soruşturmalara katılmak, sorulan sorulara cevap vermek de bir çeşit eğitim olduğuna ve müfettişlere de bir şeyler öğretme imkanına sahip olduğuna inandığından sözlü veya yazılı cevaplar onun için çok zevkli geçiyordu.
“Soruşturma geçirmeyeyim, tayin edilmeyeyim, yerimden oynamayım, kimliğimi çaktırmayayım” mantığıyla hareket eden, öğrencilerin sorularına bile doğru cevap vermeyip takıyye ile geçiştirmeye çalışan birçok öğretmen geldi, bir müddet öğretmenlik yaptı sonra senesine varmadan başka yere sürgün edildi ama Mehmet hep yerinde kaldı. Hatta o merkezi Amerika’da olan derneğin himayesindeki müdür, bir yolsuzluk şaibesinde okuldan uzaklaştırıldı.
Siz işinizi iyi yapın. Temizlik işçisi iseniz, sorumlu olduğunuz sokak, sokakların en temizi olsun. İşinizi iyi yaptığınız için biri gelir, sizi işçilerin başkanı yapar. Oradan sendika başkanlığına, oradan bakanlığa geçiş bile mümkün olur.
Öğrenci iseniz öğrenciliğiniz güzel olsun ki, profesörlüğün yolu açılsın.
Tarihimizde kölelikten sultanlığa yükselenlerin sayısı bir iki değildir. Bulunduğunuz işin hakkını verin.
Mehmet beyin bu yirmi yıllık öğretmenlik hizmetlerini uzaktan takip eden bir dekan beyefendi, bir gün yetkili birine “Bu öğretmeni şu hizmetin başına getirirsen yüzünü ak eder” der ve Mehmet beyin hem eğitim hizmetinin alanı genişler, hem de maaşında biraz daha artış sağlanmış olur.
Muallim Naci merhum:
“Alçalır elbette haddinden fazla yükselen” diyor.
Başkalarının torpiliyle, kol kanat germesiyle yükseklere çıkanlar bir gün ansızın yerden yere vurulurlar.
“Ya çaresizsiniz, ya çare sizsiniz. Ya ümitsizsiniz, ya ümit sizsiniz”
Mahmud Toptaş
Tanıdığım Ünsüzler
Cantaş Yayınları
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
NASIL BİR MAARİF?

Yıllardır ilmî ve fikrî çalışmalarım arasında memleketimizin mânevî, ahlâkî, derûnî
GENÇLERİ HEDONİZM ÇILGINLIĞINA İTENLER

Diyorlar ki: Dünyaya bir kere gelinir. Sonun başlangıcı yoktur. Gülün, eğlenin, bir yıldır
HİCRET VE HAREKET

Hicret, tâ ezelden ebede, âlem-i vücubdan âlem-i imkâna, daire-i ilimden daire-i kudrete, tâ
ORUÇ, ORUÇ BOZMAK VESAİRE

Ramazan ayının hususiyeti oruç. Orucun hususiyeti de kendisine ait meseleler. Başında; tutan tu
HEKİM VE FİLOZOF GÖZÜ İLE RAMAZAN

Hekim gözü ile Ramazan perhiz ayıdır. Bir çok hastalıklara karşı tıbbın tavsiye ettiği im
HÜZÜNLÜ BİR HAYVANAT BAHÇESİ GEZİSİ

“Paris'in büyük hayat sıtmasına tutulduktan sonra(1) yapmaya hiç vakit bulamayacağım bir zi
YİRMİNCİ ASRIN BAŞINDA ANADOLUDA PAZARIN NAMUSU

Fransız yazar Claude Farrare, Çanakkale’de bir köyde, 1900’şerin başında yaşadığı çok
BİZ DE RAHATSIZIZ

Elinize bir kalem alsanız ve siyasette, ticarete, sanatta, eğitimde en fazla isim yapmış insanla
"BANA KUR’AN YETER!”

Bana Kur'an yeter!" cilerden beni sevdiğini söyleyen biri, kendisi Hadisleri kabul etmeyerek doğr
MEALCİ KARDEŞLERİME KUR’AN’DAN MİSAFİRPERVERLİK DERSİ

Kur’an-ı Kerim, Arapça olarak indiğinden Kur’an’da geçen her kelimenin o günkü manaları
MEZHEPLERE TÂBİ OLMAYANLAR

Hak mezheblerde akıl ve mantığın tasdik etmediği hiçbir mes’ele yoktur. Çünkü onların n
- ‘KADİR GECESİ BİN AYDAN HAYIRLIDIR’ NE DEMEKTİR?
- İKİ PEYGAMBERİN DOĞUM GÜNLERİ
- “BİR ALLAHSIZA CEVAP”
- YEDİ YAŞIN ÖNEMİ
- DÜŞÜLEN MÜHİM BİR HATA
- YALANCININ MUMU
- BEN OLACAKTIM Kİİİİİ
- AĞIRLIĞINI DUYMAK
- SON ASIRDA TASAVVUFTA TECDİD YAPAN ÜÇ ŞAHSİYET
- KURBAN KESMEK KİMLERE VÂCİPTİR?
- KURBAN
- DİLİMİZE BİR ŞEY OLDU
- NERDE O ESKİ GÜNLER
- YALAN DOLAN SONRASI YAPILAN ASKERÎ DARBELER
- BAYRAMLA İLGİLİ SÜNNET VE ADABLAR
- BİR KOLERA SALGINI HATIRASI; NURİYE ABLA
- “GUSL-İ İÇTİMÂİ”
- İMANIN ÇİÇEĞİ RAMAZAN ORUCU
- EVLİYA
- BERAAT GECESİ İLE ALAKALI ÜÇ YANLIŞ MESELE
- ALLAH’IN AHLAKIYLA AHLAKLANANLAR
- ATEİST, DEİST ve BİLİME DİN GİBİ İNANANLARA SORULAR
- “OKUMADAN OLMAZ”
- İBRETLİ BİR HATIRA
- NAZIM HİKMET “MUHTEŞEM ÜSTÜ MUHTEŞEM BİR ŞAİRDİ!”
- NÂZIM HİKMET PUTU
- NAZIM HİKMET’E SAYGI
- BEDİÜZZAMAN FOBİSİ
- BAZI ORYANTALİSTLERİN VE ONLARIN TAKİPÇİLERİNİN DÜŞTÜĞÜ FAHİŞ HATALAR

"Ey Rabbimiz! Nurumuzu tamamla ve bizi bağışla, şüphesiz ki sen her şeye kadirsin."
Tahrim, 8
GÜNÜN HADİSİ
Yapılan hayırdan (ma'ruf) hiçbir şeyi küçük bulup hakir görme, kardeşini güler yüzle karşılaman bile olsa (bunu ehemmiyetsiz görüp ihmal etme)
Müslim, Birr 144, (2626)
SON YORUMLAR
- Teşekkürler. Sanırım Envar neşriyat idi.Tam hatırlayamıyorum.....
- Çok güzel bir çalışma Rabbım ilminizi arttırsın bu çalışmalarınızı...
- Merhaba, Ben Foliant yayınlarından uğur. Sizinle iletişim kurmak istiyoruz ...
- Selamünaleyküm bu değerli yazınızdan dolayı Ahmets kardeşimizi tebrik edi...
- Vesîkalara göre, doğum târîhi 13.01.1889 (1 Kânûnisânî 1304), vefât t...
- Açıklayıcı ve net ifadelerle bilgi verdiğiniz ićin siteye teşekkür eder...
- Hocam açıklamalarınız için gerçekten yürekten teşekkürler Hep oyunlar...
- Az önce rast gele aldığım bir hadis kitabında rastgele açtığım bir sayf...
- Rabbimiz gani gani rahmet eylesin…...
- Yahudi propagandası için uydurulmuş yalan bir hikâyeyi bu güzel siteye yak...
TARİHTE BU HAFTA
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...