Cevaplar.Org

TARİH PEYGAMBER EFENDİMİZİ TANITABİLİR Mİ?

Resul-i Ekrem hazretlerinin hayatı, binlerce cilt siyer ve tarih şeklinde yazılmış, fakat hiçbirinde hakiki hüviyeti aksettirilmeye muvaffak olunamamıştır. Neden acaba? Yazarların ehliyetsizliğinden, mevzuun ulviyetini takdirsizliklerinden m


2008-03-30 04:22:33

Allah'ın kendilerine ihsan ettiği kabiliyetleri sebebiyle şöhret sahibi olmuş, nice büyük kumandan ve devlet reisleri gelip geçmiştir bu dünyadan..

Tarihler bunların hayatlarını büyük bir ihtimamla bizlere kadar ulaştırmış, kahramanlık ve icraatlarını teferruatı ile yazarak, kendilerinden sonraki nesle intikal ettirmiştir.

Ancak, geçmiş devlet reisleri ve ordu kumandanları hakkında bilgi veren bu tarihler, bazen o zatların hakiki hüviyetlerini aynen yazmışlarsa da bazen mübalağalar ile dolu ifadeler kullanıp, onların sahip olmadıkları bir takım vasıf ve icraatlar da tanıttıkları olmuştur.

Buna rağmen, tarihe mal olmuş öyle büyükler var ki, beşeri kalemler onların hayatlarını, diğerleri gibi mübalağa ile anlatmak şöyle dursun, aynen kaydetmeye bile muktedir olamamışlardır.

Evet, Peygamberlerin, hususiyle Resul-i Ekrem hazretlerinin hayatı, binlerce cilt siyer ve tarih şeklinde yazılmış, fakat hiçbirinde hakiki hüviyeti aksettirilmeye muvaffak olunamamıştır.

Neden acaba? Yazarların ehliyetsizliğinden, mevzuun ulviyetini takdirsizliklerinden midir?

Hayır! Peygamberler, diğer tarihi lider ve dünya meşhurları gibi, tek şahsiyetli değildir de ondan!

Çünkü hayatı yazılan diğer beşeri liderler, meşhur komutan ve filozoflar, sadece bizim gibi birer kul ve beşerdirler. Gerçi Peygamberler de aynen bizim gibi beşerdirler. Lakin bu müşterekliğimizden ayrı olarak onlarda bir Resullük şahsiyeti, Peygamberlik hüviyeti vardır.

İşte dikkatinize arz etmek istediğim taraf da burasıdır. Zaten Peygamberi, diğer dünya büyüklerinden üstün kılan hususiyeti de bu Risalet tarafı, Peygamberlik vasfıdır.

Tarih ve siyerler, işte bu vasfı anlamakta güçlük çekmekle yahut yüksek Risalet şahsiyetini gerektiği ehemmiyette okuyucunu dikkatine verememektir.(*) Bu itibarla Peygamberin sadece beşeri hayatını okurken "işte Peygamber bundan ibarettir" dememek lazımdır.

Nitekim tarihten, Peygamberimizin hayatını okuyan kimse, O’nun da bizim gibi acıktığını, yokluk ve mihnet çektiğini, düşmanların eziyet ve zulmüne uğradığını, icabında kendi evinde hanımları ile münakaşa edip huzursuzluklara maruz kaldığını okuyunca bu halleri basit görüp Resulullah’a sevgi ve muhabbeti sarsılmaması için, derhal şöyle bir muhakeme de kurması gerekir:

Bu gibi beşeri tavırlar, Peygamberin imam ve önderi olduğu insanlığa, örnek tavır ve hareketlerdir. Yoksa Peygamber bundan ibaret değildir. Çünkü beşeri mevzularda böyle mahrumiyetlere müptela olan Resulullah; icabında berk süratinde Burak’a binerek, bir gece içinde bütün semaları dolaşıp Hazret-i Cebrail’in bile geçemediği yerleri geçmiş, huzur-u İzzet’e varıp, Cenâb-ı Rabbü’l-Alemin’le görüşmüş, aynı gece içinde tekrar Mekke’deki makamına dönerek hiçbir insanın muktedir olamayacağı mucizelere mazhar olmuş, zamanı gelip hikmeti icap edince, Rabbimiz onun parmaklarından çeşmeler gibi sular akıtmış, oturduğu bir kişilik sofrada yüzlerce kişi karnını doyurup kalktığı halde, sofradaki bereket yine kaybolmamıştır.

İşte tarih ve siyerden, Peygamberin beşeri hayatını okuyan kimseler; O’nun beşeri hallerini, Resullük ve Nebilik vasfına ait binlerce mucizeleri ile beraber okur, ikisini birlikte düşünerek Peygamberi tanırsa, hürmetsizliğe düşmez. “Peygamber de diğer dünya kâşif, mütefekkir ve dâhilerinden biridir” demekten kurtulur.

Şayet böyle yapmaz da, Resulullah’ın sadece beşeri tavırlarını dikkate alır, binlerce mucizelerini hiç hatırlamazsa; bu takdirde hürmetsizliğe düşebilir, Peygamberi de diğer dünya dâhileri gibi sanır.-Hâşâ- Hz. Muhammed Felsefesi- gibi herzeler bile yazmaya başlar. Böyle bir inancın (Allah Korusun) imanı zayıflatıp, zedeleyeceği aşikârdır.

Bu bakımdan, Peygamberin hayatını okuyanlar, O’nun Resullük şahsiyetinin delili olan binlerce mucizelerini de yazıp okumalı, mucizelerle beşeri hayatını asla ayırmamalıdırlar.

Kaynak

Ahmed ŞAHİN

Köprü Dergisi- Nisan 1980

Sayı: 37

(*) Ahmed Şahin hocanın bu hükmünden Mevlana Şibli ve talebelerinin hazırladığı ve dilimize Asr-ı Saadet diye çevrilen 7 ciltlik şaheser hariçtir. Zira orada hayat-ı seniyye haricinde, Risalet mansıbı, mucizeler ve tebligat ve talimat ve ahlak-ı seniyye kâmil-i mükemmil bir şekilde ortaya konmuştur.(Salih Okur)

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

NESLİN EĞİTİMİNDE MAARİFE DÜŞEN VAZİFELER

NESLİN EĞİTİMİNDE MAARİFE DÜŞEN VAZİFELER

Mânevîyatsız ilmin, beşeriyete felâh ve huzur yerine, şüphe, tereddüt, hatta ızdırap verdi

NASIL BİR MAARİF?

NASIL BİR MAARİF?

Yıllardır ilmî ve fikrî çalışmalarım arasında memleketimizin mânevî, ahlâkî, derûnî

GENÇLERİ HEDONİZM ÇILGINLIĞINA İTENLER

GENÇLERİ HEDONİZM ÇILGINLIĞINA İTENLER

Diyorlar ki: Dünyaya bir kere gelinir. Sonun başlangıcı yoktur. Gülün, eğlenin, bir yıldır

HİCRET VE HAREKET

HİCRET VE HAREKET

Hicret, tâ ezelden ebede, âlem-i vücubdan âlem-i imkâna, daire-i ilimden daire-i kudrete, tâ

ORUÇ, ORUÇ BOZMAK VESAİRE

ORUÇ, ORUÇ BOZMAK VESAİRE

Ramazan ayının hususiyeti oruç. Orucun hususiyeti de kendisine ait meseleler. Başında; tutan tu

HEKİM VE FİLOZOF GÖZÜ İLE RAMAZAN

HEKİM VE FİLOZOF GÖZÜ İLE RAMAZAN

Hekim gözü ile Ramazan perhiz ayıdır. Bir çok hastalıklara karşı tıbbın tavsiye ettiği im

HÜZÜNLÜ BİR HAYVANAT BAHÇESİ GEZİSİ

HÜZÜNLÜ BİR HAYVANAT BAHÇESİ GEZİSİ

“Paris'in büyük hayat sıtmasına tutulduktan sonra(1) yapmaya hiç vakit bulamayacağım bir zi

YİRMİNCİ ASRIN BAŞINDA ANADOLUDA PAZARIN NAMUSU

YİRMİNCİ ASRIN BAŞINDA ANADOLUDA PAZARIN NAMUSU

Fransız yazar Claude Farrare, Çanakkale’de bir köyde, 1900’şerin başında yaşadığı çok

BİZ DE RAHATSIZIZ

BİZ DE RAHATSIZIZ

Elinize bir kalem alsanız ve siyasette, ticarete, sanatta, eğitimde en fazla isim yapmış insanla

"BANA KUR’AN YETER!”

Bana Kur'an yeter!" cilerden beni sevdiğini söyleyen biri, kendisi Hadisleri kabul etmeyerek doğr

MEALCİ KARDEŞLERİME KUR’AN’DAN MİSAFİRPERVERLİK DERSİ

MEALCİ KARDEŞLERİME KUR’AN’DAN MİSAFİRPERVERLİK DERSİ

Kur’an-ı Kerim, Arapça olarak indiğinden Kur’an’da geçen her kelimenin o günkü manaları

İman edip iyi yararlı işler yapanları, muhakkak salihler (zümresi) içine katarız.

Ankebût, 9

GÜNÜN HADİSİ

Kur'an'ı cebren (açıktan) okuyan, sadakayı açıktan veren gibidir. Kur'an'ı gizlice okuyan, sadakayı gizlice veren gibidir."

Tirmizi, Sevabu'l-Kur'an 20, 2920; Ebu Davud, Salat 315, 1333; Nesai, Zekat 68

TARİHTE BU HAFTA

*Yıldız Sarayı'nın İttihatçılar'ca Yağma Edilmesi(29 Nisan 1909) *Gazneli Mahmud'un Vefatı(30 Nisan 1030) *Yıldırım Bâyezid Tarafından Manisa'nın Fethi(1 Mayıs 1390) *Fatih Sultan Mehmed Hân'ın Vefatı(3 Mayıs 1481) *Eyüp Sultan Hazretleri(r.a.) Vefât

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI