ÖLÜM NE OLA Kİ?
Bir sabah babam vermişti bana beklenen haberi: “Anneannen rahmetli oldu.” Evet, bu beklenen bir ölümdü. Anneannem bir süredir rahatsızdı ve doktorlar fazla ümit olmadığını söylüyorlardı. Yine de anneannemdi işte. Üzülmemek elde değildi. Yakınını kaybetmiş bir insan neyi hissederse, o duyguları hissediyordum. “Allah rahmet eylesin” demekten başka ne yapabilirdim ki? Bir de arkasından okumayı düşündüğüm Fatihalar, Yasinler…
Bir sabah babam vermişti bana beklenen haberi: "Anneannen rahmetli oldu." Evet, bu beklenen bir ölümdü. Anneannem bir süredir rahatsızdı ve doktorlar fazla ümit olmadığını söylüyorlardı. Yine de anneannemdi işte. Üzülmemek elde değildi. Yakınını kaybetmiş bir insan neyi hissederse, o duyguları hissediyordum. "Allah rahmet eylesin" demekten başka ne yapabilirdim ki? Bir de arkasından okumayı düşündüğüm Fatihalar, Yasinler…
Saatler ilerlerken bir şeylerin beni yavaş yavaş rahatsız ettiğini hissetmeye başlamıştım. Daha önce de birkaç yakınımın ölüm haberini almıştım. Lise arkadaşım Bilgin, kaldığı evdeki kalorifer kazanının patlamasıyla hayatını kaybetmişti. Dedemin ve babaannemin ölümlerini de çok net hatırlıyordum. Dört yıl önce bir yıla yakın beraber kaldığımız ev arkadaşım Savaş, daha geçen sene aniden vefat etmişti, arkasında yedi aylık hamile eşini bırakarak. Beni bugün rahatsız eden duyguyu bu vefat haberlerini aldığımda da bir nebze hissetmiştim: Kendi yakınlarına ölümü konduramamak bir hataydı. Az veya çok zaman geçirdiğimiz arkadaşım ya da akrabam artık yoktu. Zile bastığımda anneannem çıkmayacak, telefon ettiğimde Savaş'ın cana yakın sesini duyamayacaktım. "Demek ki yakınlarım da ölebiliyorlar" gibi zaten bildiğim ama iç dünyamdan uzak tuttuğum bir gerçek bütün çıplaklığıyla kendini gösteriyordu.
Aldığım bu son vefat haberinde bu yoğun düşünceleri daha da içinden çıkılmaz bir hale getiren bir şey dünyamda yer işgal etmeye başlamıştı. Yakınlarım bile ölüyorlarsa peki ya ben? Benim onlardan farkım neydi? Bir gün benim de selam okunmayacak mıydı minarelerden? Benim için bir mezar taşı yazılmayacak mıydı? Ben de o musalla taşına boylu boyunca uzanmayacak mıydım? Ruhumun karanlıklara gömüldüğünü, içimin acıdığını hissediyordum. Ne olacaktı benim halim?
Çok şükür ki ruhumu karanlıklara gömen bu korkutucu tablo daimi yer tutmadı içimde. Yavaş yavaş bu dehşet verici tablonun yerini yıllardır farklı zamanlarda okuduklarım ve dinlediklerim alıyordu sanki. Bir kere ölüm bir son değildi ki. Büyük bir imtihan gereği bizleri sıkıntı ve acılarla dolu bu hayat sahnesine gönderen bir Yaratıcı vardı. Adı üzerinde bir imtihandı yaşanan. Deniyordu bizi, o yaptığı her işinde hikmetler görünen şefkatli Yaratıcı. Öyle ya, dünyayı ve evreni en küçük noktaya kadar güzellik ve inceliklerle yaratsın ve her yarattığı canlıya ihtiyacı olan gıda ve ortamı hazırlasın da en değerli hayat sahibi olan insan acı ve elemlerle iç içe bir hayat yaşayıp toprak olup gitsin. Hayır, diğer canlılarda apaçık gösterdiği şefkat ve hikmetiyle akıl sahibi insanlara ders veriyordu Yaratıcı. "Düşünün" diyordu. " Düşünün de, şefkatimin sizin toprak olup gitmenize izin vermeyeceğini, hikmetimin size ebedi, sonsuz bir yer hazırlamadan gerçek hikmet olamayacağını anlayıp ölümden sonra siz insanlar için sonu ve nihayeti olmayan başka bir âlemin sizi beklediğini akıl gözünüzle görün."
Evet, sadece midemizin ihtiyacı için bütün yeryüzünü bize bir sofra olarak hazırlayan bir Allah, en önemli ve en büyük ihtiyacımız olan ebedi yani sonsuz yaşama isteğimizi boş geçemezdi. Atom altı âlemlerden kocaman galaksilere kadar her noktada bir düzen ve denge gözeten bir Rab, bu dünyayı bir hiç için yaratmış olamazdı. Bu onun kudretine de ağır değildi. Zaten bu âlemi bütün boyutlarıyla yaratan da O değil miydi? İlk yaratan sonra niye yaratamasındı.
Aslında etrafına dikkatle bakan insanlara ölümden sonra dirilmenin örneklerini de gösteriyordu. Her bahar milyonlarca bitki ve hayvan türünün yeniden dirilişini görmüyor muyduk? Hem ölüme benzeyen uykudan sonra her sabah dirilişe benzeyen uyanmamızı kim sağlıyordu?
O'nun adaleti de ölümün son olmasına engeldi. Zira, en basitinden balığa denize uygun solungaç, kuşa uçmak için kanat takacak kadar; dünyaya yeni gelen bir yavru için annesinin memesine en safi bir gıda olan sütü verip onun büyüme sürecine uygun olarak içeriğini değiştirecek kadar adaletini, yani kime ne gerekiyorsa onu verme iradesini gösteren bir Adil Hakim, en önemli canlıda bu adaletini niye göstermesindi? Çünkü zalim ile mazlum aynı şekilde, yaptıklarının karşılıklarını göremeden ölüyorlardı. Demek, büyük bir mahkemeye bırakılıyordu.
Bu ve bunlara benzer nice düşünce günlerce zihnimin etrafında dolanıp durdular ve karamsar ruhumda sanki dirilişler yaşadım. Evet, ben de tüm sevdiklerim gibi bir gün bu diyardan göçüp gidecektim. Önemli olan, geleceği kesin olan öbür âleme ne hazırladığımdı. Ölümün dünyamda anlama kavuşmasıyla, ilginçtir ki hayat da farklı bir anlama bürünmüştü. Bu yaz(*) vefat eden şair Erdem Beyazıt ne de güzel yazmıştı:
Ölüm bize ne uzak, bize ne yakındır ölüm.
Ölümsüzlüğü tattık, bize ne yapsın ölüm.
*2008 yazı
Bu yazıya yorum yazın
Bu yazıya gelen yorumlar.
DİĞER YAZILAR
BAŞKA GÖRÜNDÜ

Bir gün bir göletin arkasında bir vadinin yamacında oturmuş karşı yamaçtaki ağaçları seyr
DİZ ÜSTÜ OTURMAK

Bundan elli yıl önce köyde otururduk. Ekmeğimizi annem tandırda pişirirdi. Önce diz üstü
EDEPSİZLİĞİN ADI ERGENLİK

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla... Hacı hacıyla Mekke’de, derviş dervişle tekkede, e
ANNE KARNINDAKİ BEBEĞİN RABBİYLE DİYALOĞU

Anne karnındaki bir bebeğin ağzı vardır, gözü vardır, kulağı vardır, eli vardır, ayağı
SİGARALI GENÇ VE BEN

Yolcu minibüsünün içindeyim. Çarşıdan Fakülteye gidiyorum. Bir durakta kahvehaneden çıkan
EY HER YERDEN GÖRÜNEN VE HER YERDEN GÖREN! SENİ İSTİYORUM!

Namaz için kalkmıştım. Kıyamda durdum, kâinatı kıyamda gördüm. Rükûa vardım, kâinatı
YOLA ÇIKMAK

Biraz sonra yola çıkacağız. On bin metre yükseklikten, üç bin kilometre yol kat edeceğiz. Bu
KAPTANLIK KOLAY BİR ŞEY DEĞİLDİR

Stuttgart Hava Limanı’nın alt katında bütün dinler için ayrılan ibadethanede namaz kılarke
ARABAYI UNUTTUM

Unutmak çok kötü bir şeydir. Bu gün çarşıdan gelirken bir yerde arabayı park edip bir iki
İŞTE KOLAY KÂRDA ÇOK

İşte cemaatle namaz kılma hareketi, kaptanı imam olan mescit botuna binerek en emin arkadaşlarl
GÖKÇEADA DEPREMİ

Belirtilen tarihte bütün Ege’de ve dolayısıyla Tavşanlı’da çok şiddetli bir deprem oldu.
- 24 SAAT MİSAFİR KALDIĞIM ANKARA
- İMTİHAN SADECE BİR “TIK”LAMAKTIR
- GENÇLER İÇİN HAYAT REÇETESİ
- KILDAN İNCE KILIÇTAN KESKİN
- HATALAR ÜÇ ÇEŞİTTİR
- ARILAR SADECE BAL YAPMAZ
- ANADOLU ANNELERİNİN BİR “YAVRUM” DEYİŞİ VAR Kİ!
- BİR PAZAR YORGUNLUĞU
- DÜN GECE GÖKYÜZÜNDEN BAKTIM SANA ANKARA
- BİR TİCARET
- MARS GEZEGENİ İLE HASBİHAL
- NİÇİN BAKTIN BANA ÖYLE?
- RÜYADA NÜBÜVVET MÜHRÜNÜN HATEMİ OLAN ZATI GÖRSEM
- KUR’AN’A GÖRE BEŞ BİLİNMEYEN
- KAFASI ZEKÂ FIŞKIRAN ÇOCUĞUN SORULARI
- HİKMET
- HZ. İBRAHİM’İN, HZ. MUHAMMED’DEN İSTEDİĞİ
- MEYVEYİ AĞAÇ, AĞACI ÇEKİRDEK, ÇEKİRDEĞİ DE ALLAH YAPIYOR; PEKİ, (HÂŞÂ), ALLAH’I KİM YAPIYOR?
- SÜBHANALLAH, ELHAMDULİLLAH, ALLAHUEKBER
- GÜZEL İNSAN
- BİR KARADENİZLİNİN PEYGAMBER SEVGİSİ
- ASMA, ÜZÜM - İKİ GÖZÜM
- EŞREF-İ MAHLÛKAT
- HER AN KAZANMAK VEYA KAYBETMEK
- NAMAZDAKİ GİZEM
- ÇIKIŞI OLMAYAN SON YOL
- KİRAZ ÇİÇEKLERİ
- “GİTTİ GİDİYOR”DAN BİR NAMAZ ALMAK
- “BİÇARE GENÇLER”

Âl-i imran:190
Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelip gidişinde selim akıl sahipleri için gerçekten açık, ibretli deliller vardır.
GÜNÜN HADİSİ
İçinde Allah'ın anıldığı ev ile içinde Allah'ın anılmadığı ev diri ile ölüye benzer.
Müslim
SON YORUMLAR
- iyi günler. Yazınızın son bölümünde yavrulu hayvanın bir başka ifadeyle...
- Yazınızın son bölümünde ifade ettiğiniz hayvanların yavrulama döneminde...
- selamün aleyküm bir arşiv değerinde olan bu hayat hikayesi ve yaşanmışl...
- Niyazi Hocam Allah razı olsun..İlmi birikiminizle daha nice yorumlar sizden be...
- allah razı olsun kaynak mahiyetinde bir yazı olmuş kaf dağı meselesi hakkı...
- Gönül ne kadar Cenabı Allahın Aşk-ı ilahisi ile dolu olduğunu, bu Mübare...
- Allah rahmet etsin.şehitler ölmez. Ahiret de intikamını alacaktır. Zaliml...
- Gerçekten bu alim çok alimane bir cevap yazmış.. Gerçekten çok güzel.....
- Güzel ve kuşatıcı bir yazı. Tebrik eder, devamını beklerim....
- İbrahim bey hakikatları süt kıvamında bizlere sunduğunuz için Allah razı...
TARİHTE BU HAFTA
*Mimar Sinan Vefat Etti(8 Nisan 1588)
*Devletin dini İslam'dır Hükmü Kaldırıldı.(10 Nisan 1928)
*Mareşal Fevzi Çakmak Vefat Etti. (10 Nisan 1928)
*İlk Uzay Mekiği Fırlatıldı. (12 Nisan 1981)
*Titanik Faciası(14 Nisan 1912)
ANKET
Sitemizle nasıl tanıştınız?
Yükleniyor...