ALİ ÇAKMAK AĞABEY'DEN HİZMET HATIRALARI-4

Üstad’ı Son Ziyaret Son ziyaretimde; 1959 senesi, Üstad Hazretlerinin arabası tamir edilecekti. Bir gün Emirdağ’dan telgraf aldım. Arabaya binmiş Bursa’ya gidecek, araba Bursa’da tamir edilecekti


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2009-07-31 00:56:23

Üstad’ı Son Ziyaret

Son ziyaretimde; 1959 senesi, Üstad Hazretlerinin arabası tamir edilecekti. Bir gün Emirdağ’dan telgraf aldım. Arabaya binmiş Bursa’ya gidecek, araba Bursa’da tamir edilecekti.

O zaman Hüsnü şofördü, fakat o bizim evin adresini bilmediğinden dolayı Bursa girişinde dört saat bekledim Üstad Hazretlerini. O heyecan da bana yetti. Her araba gördüğümde heyecanlanıyordum. Akşam yaklaştı, yağmur yağıyordu. Akşam yaklaştığı için biliyorum ki Üstad neredeyse akşamı orada geçirir. Bunu bildiğim için bıraktım, eve gittim, akşam ezanından sonra zil çaldı, baktım Ceylan, Fırıncı Ağabey, Birinci Ağabey ve Hüsnü; “Taksi burada Üstad geldi” dediler. “Üstad bu saatte gelmez” dedim. Beni heyecanlandıracaklar güya, öyle bir latifeleri oldu. Hemen içeri girdiler, meğerki Eskişehir’e kadar gelmiş; “Siz arabayı götürün” demiş. Kendisi Eskişehir’de dershanede kalmış.

Ertesi günü arabayı tamirciye verdik. Fırıncı Ağabey’e; “Koltuklardan birisini şimdiden kiralıyorum” dedim. Araba on gün içinde tamir oldu, akşamdan sonra Eskişehir’e vardık. Üstad Hazretleri yukarıda, biz aşağıda geceyi geçirdik. Sabahleyin ezan okunurken ev sahibi geldi; “Camiye mi gidelim? Yoksa burada mı kılalım?” diye sordu. Burada kılalım diyemiyorum, çünkü kalabalık. Sonra karar verildi, camiye gittik. Ben de korkuyorum, Üstad Hazretleri bu kadar kalmaz, hemen gider, ziyaret edemeyeceğim, göremeyeceğim korkusu vardı.

Namazı kıldıktan sonra Hüsnü geldi; “Üstad sizi istiyor” dedi. Hemen gittik, elini öptüm ve niyetim şuydu; her gittiğimde Kütahya-Tavşanlılıyım diyordum. Fakat o günlerde Üstad Hazretlerinin Bursa’ya karşı öyle bir teveccühü vardı ki, “Bursa’yı Emirdağ gibi, Barla gibi, Isparta gibi kabul ediyorum” diyordu. Benim de dedemin babası Tavşanlı’ya Bursa’dan gitmiş. Buna istinaden Bursa’lıyım diyecektim, kararım buydu. Duasına doğrudan müteveccih olmak niyetiyle; girdim elini öptüm, oturdum. Dışarıda da eşyalarını hazırlıyorlardı. Sadece adımı sordu. Hemen ardından; “Ben gidiyorum kardeşim, ziyaretinizi kabul ettim” dedi. Kalktım üç defa elini öptüm ve geri geri çıkarken içimden niye nereli olduğumu sormadı diye düşünüyorum. Tam çıkarken; “Hüsnü, aslen nereliymiş? sor” dedi. O da söyledi ve çıktık, o son görüşmemizdi.

Üstadın eşyaları arabaya taşınıyordu, bütün eşyası iki bohça, bir sepet, bir leğen, bir ibrik… Bütün dünyası bu! Nereye giderse gitsin bu kadardı. Eşyalarını arabaya koydular, sonra ben çıkarken, Üstad Hazretleri de evden çıkıyordu. Bir tarafında Abdülvahid, bir tarafında Zübeyr Ağabey vardı. İlk defa Üstad’ı ayakta gördüm.

Yanımda misafirlerden Muzaffer Erdem diye bir kardeşimiz vardı, havacı başçavuş resmi elbisesi vardı üzerinde. Büyük cesaret, resmi elbise ile Bediüzzaman’ı ziyaret ediyor. Üstad merdivenlerden inerken Muzaffer Ağabey elini öptü ve Üstad ona dedi ki; “Kardaşım, ben elli seneden beri ordu ile alakadarım” dedi.

Eşyaları yerleştirildi, kondu. Üstad arkaya, Zübeyr Ağabey de ön tarafa şoför mahalline oturdu. Karşı tarafta da, Üstad Hazretlerinin burada olduğunu bilen cami cemaatinden 40-50 kişi sokağın başına toplandılar. Fakat sokağın başından cesaret edip de Üstad’ın elini öpmeye gelemiyorlardı. Tam hareket edeceği sırada o kalabalığın içinden çarşaflı bir kadın Üstad’ın olduğu pencereye geldi, cama vurdu, Üstad Hazretleri baktı, kadın; “dua et, dua et” dedi. Üstad Hazretleri Zübeyr Ağabeye “Kadının ismini sor” dedi. İsmini söyledi, sonra araba hareket etti. O son görüşümüz oldu. Oradaki herkes; “Kadın kurtardı, onun duasını aldı” dediler.

Üstad’ın Vefat Haberi

23 Mart 1960’da bir telgraf aldım, Üstad Hazretlerinin vefat ettiğini haber veriyordu. Urfa’da Ramazan’ın 25’i, Mart’ın 23’ü bir Çarşamba günüydü. İnanamadık tabi, hemen başka yerlere telefon açtık, telgraf çektik, kimse inanmıyor. Cuma günü kabre konulacağını haber verdiler. O zamanda çok az sayıda idik, gerçi derslerimiz çok kalabalıktı fakat insanlar dersleri sadece dinliyorlar, hizmete sahip çıkan yoktu.

Sami Pala kardeşimiz ve birkaç kişiyle daha birlikte hemen gitmeye karar verdik. Bir taksi tuttuk, kilometresi 175 kuruştan, Urfa’ya gitmek için gece yola çıktık. Sadece abdest-namaz için arabadan iniyoruz, onun haricinde durmak yok. İkindide Urfa’ya vardık. Antep civarında bir benzinlikten geçerken, Emirdağlılar ile karşılaştık. Onlar da bir otobüsle Urfa’ya gidiyorlardı.

 

Yolda giderken hepimiz perişan durumdayız. Otobüs yolcuları içinde Hamza Emek Ağabey vardı, Üstad’ın hizmetinde bulunmuş, Lahikalarda adı geçen, Emirdağlı, mübarek bir kardeşimiz. “Beni de taksiye alın” dedi. Çünkü onlar otobüsle geliyorlardı, otobüste arıza olunca bizimle gelmek istedi, takside de beş kişiyiz, ancak böyle bir ağabeyin reddedilmesi mümkün değildi. Arabada sıkıştık onu da aldık. Urfa’ya gittik.

Üstadın Defni

Yer gök insan, on binlerce insan toplanmış. Cuma gecesi Ramazan’ın 27’sinde kabre kondu. Dergahın kapısını kapatmışlar, kimseyi almıyorlar, içeride cenazenin başında birkaç yüz kişi var. Biz de gittik, içeride Tahsin Tola Ağabey var, Tahsin Ağabeyi de ben tanımıyordum, Hamza Emek tanıyor. Hemen çağırdı; “Biz Bursa’da geldik, bizi içeriye al” dedi. Emniyet müdürünü aldı geldi, rica ettik içeriye girmek için ama, emniyet müdürü; “Kardeşim hanginizi alayım bu kadar kalabalık burası” dedi. Boynumuzu büktük. Gittiler ama, emniyet müdürü sonradan tekrar yanımıza geldi; “Bursa’dan gelenler, gelin içeri” dedi. O yoldaki sıkıntıyı çekmemizin mükafatı böyle oldu.

Gittim, ancak mezarın yanına yaklaşmama imkân yok, çok kalabalık. Yeni tanıştığım bir başçavuş hemen orada beni gördü, çok uzun boyluydu, elini uzattı ve beni mezarın başına çekti. O sırada Üstad mezara konmuştu, biz de toprak attık. Cenab-ı Hakk nasip etti.

Sonra birisi “Bediüzzaman’ın Kur’an muhafızı olduğunun bir alameti” dedi. Çünkü herkesin elinde bir Cevşen ve Kur’an. Binlerce insan okuyor. Biz de okuyoruz. Sonra belediye hoparlöründen anons yapıldı; “Dışarıdan gelen yabancılara iftar verilecek, Ulu Camii avlusuna gelsinler” diye anons yapıldı. Bu bile öyle büyük bir hadise ki, belediye ağzından nur talebeleri davet ediliyor!... O günlerde ne haldeydik. Bu bile bize büyük bir bayram havası yaşatıyordu.

Mehmed Kayalar ağabeyin konuşması ve müşahedesi

Bir ara Sungur Ağabey ayağa kalktı, konuşma yaptı ve dua etti. “Gidelim kardeşlerim, iftar yaklaşıyor” dedi ama kimse kalkmıyor, bir müddet daha devam etti.

Ben cenazenin ayak ucundaydım, baş tarafında uzun boylu şecaatli birisi ayağa kalktı, tanımıyordum. O kişi konuşmaya başladı. Çok mükemmel bir konuşma yaptı, dua etti, “Gidelim kardeşlerim” dedi ama yine kalkan yok. Asr-ı Saadet’in aynısı, Peygamber Efendimiz aleyhissalatu vesselam’ın vefat ettiği andaki Hz. Ebubekir radıyallahu anh Efendimizin o ifadelerini aynen kullanarak; “Kardeşlerim eğer Bediüzzaman’a tabi iseniz bilin ki o öldü. Eğer ki Risale-i Nur’a tabi iseniz bilin ki o yaşıyor” dedi. Herkeste bir canlanma oldu. Herkes ağlıyor, fakat gözlerinin içi de gülüyor. Bunu ben bizzat müşahede ettim.

Kalktık yürüyoruz, ön tarafta Sungur Ağabeyler, hemen arkasında ben vardım, giderken dergahtan çıkmak üzereyken o zat –ki Mehmet Kayalar Ağabey imiş- Üstad Hazretleri ona “Şark Fatihi” derdi ve Şarktan gelmek isteyenlere “Gelmeyin, bana bedel Muhammed’i ziyaret edin” derdi. Yürürken arkasına döndü; “Kardeşlerim ne acayiptir ki ölü diriye telkin veriyor” dedi. Kim ölü, kim diri… “Üstad’ımız o meleğin sualine karşılık öyle bir cevap verdi ki ehl-i semavat dinledi” diyor. Herkeste bir rahatlama oldu.

Neticede Ulu Camiye kadar gittik, bulgur pilavı ile ayran ikram edildi. Bir kaşık pilav bir ayran aldım, sonra gece yarısı kendimi otelde buldum. Hastalanmışım, Üstad Hazretlerinin vefat ettiği otele beni götürüp yatırmışlar…

Cenab-ı Hakk Bursa adına bize cenazesine gitmeyi nasip etti. Cenab-ı Hakk’a hadsiz şükürler olsun.

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

abdullah, 2012-05-08 15:42:01

işte ömür böyle yaşanır. cok güzel bir hayat sürdün.iman dolu ALLAHA ve resulune hizmet dolu bir hayat. cenabıallah hizmetlerinin devamını daim etsin. dularımız daima seninle. ali amcam..

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

Şehreminli, 2009-08-20 05:30:42

Şahsa değil Nura bağlananlar uzun ömürlü oluyorlar. Cenab-ı Hak teala Ali ağabeyimiz de hem yaş ömründe hem de hizmet ömründe uzun ve bereketli etsin. Baki selamlar. (Yarı Bursalı)

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

DİĞER YAZILAR

“GİZLİ LÜTUF”

“GİZLİ LÜTUF”

Aslen Irak Süleymaniye asıllı olan gazeteci yazar merhum Muhammed Kürd Ali beyin(1876-1953) hat

KOPARILAN ÇİÇEĞE KARŞI ÜSTAD BEDİÜZZAMAN’IN TAVRI

KOPARILAN ÇİÇEĞE KARŞI ÜSTAD BEDİÜZZAMAN’IN TAVRI

Merhume Zeynep Münteha Polat hanımefendi, 1969’da gittiği Van Zernebad’da Üstad Bediüzzaman

RÜYADA EZBERLENEN SURE

RÜYADA EZBERLENEN SURE

Değerli ziyaretçilerimiz 21. 06. 2020’de şair, yazar, mütefekkir Yavuz Bülent Bakiler beyefen

“BİZE KATIL MOLLA MUHAMMED EMİN”

“BİZE KATIL MOLLA MUHAMMED EMİN”

Kıymetli ziyaretçilerimiz, geçen hafta Seyda Muhammed Emin Er merhumun “Hatıralarım” adlı

ÜSTAD BEDİÜZZAMAN’IN ŞEYH ALADDİN OHİNİ’YE SEVGİSİ

ÜSTAD BEDİÜZZAMAN’IN ŞEYH ALADDİN OHİNİ’YE SEVGİSİ

Merhum Şeyh Fethullah Verkanisi(v. 1901)’nin oğlu merhum allame Şeyh Alaaddin efendi(v. 1949)

BEDİÜZZAMAN’IN HAZRET’İ(ZİYAEDDİN NURŞİNİ) ZİYARETİ

BEDİÜZZAMAN’IN HAZRET’İ(ZİYAEDDİN NURŞİNİ) ZİYARETİ

Muhterem hocam Seyda Fehmi Türkmen Efendi, 27.09. 2019 Cuma günü kendilerini ziyaretimizde Nurşi

ŞEYH FETHULLAH VERKANİSİ’NİN MOLLA ABDULLAH NURSİ HAKKINDA DEDİĞİ SÖZ

ŞEYH FETHULLAH VERKANİSİ’NİN MOLLA ABDULLAH NURSİ HAKKINDA DEDİĞİ SÖZ

Değerli Seydalarımızdan Molla Şerif Arslan Hocaefendi 15.09. 2019’da, merhum Şeyh Fethullah V

BEDİÜZZAMAN’IN AİLE ŞECERESİ

BEDİÜZZAMAN’IN AİLE ŞECERESİ

Merhum Şeyh Fethullah Verkanisi’nin torunlarından değerli âlim merhum Gıyaseddin Emre Bey, Ü

VANLI ZEYNELABİDİN EFENDİ’NİN ANLATTIKLARI

VANLI ZEYNELABİDİN EFENDİ’NİN ANLATTIKLARI

Değerli hocam Seyda Molla Şefik İdikurt Efendi bir ders esnasında şu hatırayı anlattılar;

ÜSTAD BEDİÜZZAMAN’IN MUŞ’UN NOK KÖYÜNDE BİR GECE MİSAFİRLİĞİ

ÜSTAD BEDİÜZZAMAN’IN MUŞ’UN NOK KÖYÜNDE BİR GECE MİSAFİRLİĞİ

Emekli müftülerimizden Seyda Fehmi Türkmen Hocaefendi, 21.04. 2019 Pazar günü kendilerini evind

ŞEYH ASIM EFENDİ’NİN KALEMİNDEN BEDİÜZZAMAN-2

ŞEYH ASIM EFENDİ’NİN KALEMİNDEN BEDİÜZZAMAN-2

Sonra tekrar Van’dan Bitlis’e geldi. Onun hayatının geniş şekli yazılıdır.(bkz. Tarihçe-

Allah'ın ayetlerine küfredenler, peygamberleri haksız yere öldürenler ve insanlardan adaleti emredenleri öldürenler; işte onlara acıklı bir azabı müjdele.

AL-İ İMRAN, 21.AYET

GÜNÜN HADİSİ

Herkesin niyet ettiği ne ise eline geçecek olan ancak odur.

Buhari

TARİHTE BU HAFTA

*Nizamü'l-Mülk'ün Şehadeti(14 Ekim 1092) *II.Kosova Zaferi(17 Ekim 1448) *Gedik Ahmed Paşa'nın Vefatı(18 Ekim 1482)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI