Cevaplar.Org

HZ. PEYGAMBER’İN AHLÂKÎ KİŞİLİĞİ

Şurası bir gerçektir ki, kalbi korkmayanın azaları korkmadığı gibi, göğsü (kalbi) ilâhî nura açık olmayanın da dışına nebevî ahlâkın güzelliği yansımaz


Muhammed Salih Ekinci

sghursi@gmail.com

2016-09-22 17:02:02

Şurası bir gerçektir ki, kalbi korkmayanın azaları korkmadığı gibi, göğsü (kalbi) ilâhî nura açık olmayanın da dışına nebevî ahlâkın güzelliği yansımaz.

Bu yazımızda Resûlullah (SAV)'ın bir kısım edep ve ahlâkından bahsedeceğiz. Gayemiz, sadece, bir tanesi bile O'nun, insanların en üstünü, mertebece en yücesi, şerefçe en büyüğü olduğuna yeten Resûlullah (SAV)'ın o güzel ahlâkını görüp edeple kuvvetli imanı birleştirmektir.

Sa'd b. Hişam (ra)'nın rivayetine göre Hz. Aişe (r. anha)'den Resuullah (SAV)'ın ahlâkı soruldu. Hz. Aişe (r.anha): O'nun ahlâkı Kur'an'dı, O'nun kızdığına kızar, onun razı olduğuna da razı olurdu" diye cevap verdi. (Müslim)

Resûlullah (SAV)'ı ahlâken mükemmelleştiren yüce Allah, O'nu överek şöyle buyurmaktadır: "Şüphesiz sen en büyük ahlâk üzeresin." (Kalem, 5) O'na önce (güzel ahlâkı) verip sonra da öven Allah ne de yücedir!

İşte, Peygamber (SAV)'ın güzel ahlâkı ve sıfatlarından bazıları:

Resûlullah (SAV) insanların en yumuşak huylusu, en cömerdi ve en şereflisi idi.

Ayakkabısını diker, elbisesini yamar ve ailesinin işini görüp hizmetinde bulunurdu.

Perde arkasında gizlenen bakire kızdan daha hayâlı (utangaç) idi.

Kölelerin davetine icabet eder, hastaları ziyaret eder, yalnız (tek başına) yürür, (binitli olduğu zaman) başkasını terkisine alır, hediyeleri kabul edip yer ve misli ile mukabelede bulunurdu. Sadaka yemezdi, halbuki (evinde) karnını doyuracak (kadar) hurma(sı bile) bulunmazdı ve peş peşe üç gün buğday ekmeğinden karnı doyurmuş değildi.

Açlıktan karnına taş sarıp bağlardı.

Bulduğunu yer, hiçbir yiyeceği ayıplamazdı.

Bir yerlere dayanak yemek yemez ve önünden yerdi.

Yemeklerden en çok sevdiği et, (etten de çok koyunun kürek kemiği) idi. Sebzelerden kabağı, katıktan sirkeyi, hurmadan da acve'yi severdi.

Resûlullah (SAV) bulduğunu giyerdi, bazan pamuk ve keten ipliğinden dokunan yemen yapımı bol çizgili kumaş aba

Bazan deveye, bazan katıra, bazan merkebe biner, bazan da yalın ayak ve yaya olarak yürürdü.

Güzel kokuyu sever, kötü kokudan tiksinirdi.

Faziletli kimselere saygı gösterir, şeref ehli (itibarlı) kimselerle biraya gelirdi.

Resûlullah (SAV) kimseye eziyet etmez, özür dileyenin özrünü kabul ederdi.

Şaka (latife) yarar, ancak hakkı söylerdi. Kahkaha atmadan güler (gülümser)di. Zamanını ya ibadetle geçirir veyahut iyiliği (salahı) için gerekli olan şeyler için geçirirdi.

Ne bir kadına, ne de bir hizmetçiye asla lânet etmiş değildir.

Cihat meydanı dışında eli ile asla bir kimseye vurmuş değildir.

Kendi şahsı için aslı (kızmaz ve) öç almazdı. Fakat Allah'ın çiğnenmesini yasakladığı herhangi bir şey çiğnenmek istendiği zaman, onun öcünü almadıkça hiçbir şey (kızgınlığının) önüne geçemezdi.

İki şey arasında muhayyer bırakıldığı zaman mutlaka onlardan en kolay olanını tercih ederdi. Ancak, onda bir günah veyahut akraba ile ilgiyi kesme söz konusu o ise, ondan insanların en uzak olanı olurdu.

Enes (ra) şöyle der: "Resûlullah (SAV)'a on sene hizmet ettim, bana asla "of" demedi. (Yine) bana ne yaptığım bir şeyden niçin yaptın, ne de yapmadığım bir şeyi niçin yapmadın demedi."

Tevrat'a göre Peygamber (SAV)'ın sıfatları: 'Muhammed, Allah'ın Resulü'dür, benim seçkin kulumdur, kaba saba, sert ve sokaklarda bağırıp çağıran biri değildir, kötülüğe kötülükle karşılık vermez, bilakis affedip bağışlar.'

Karşılaştığı kimseye önce selam vermek, bir ihtiyaç için kendisinden ayrılan kimseyi dönünceye kadar sabırla beklemek de Peygamber (SAV)'ın ahlâkından idi.

Birisi O'nun elini tutarsa, tutan kimse elini salmadıkça o, elini salmazdı.

Bir meclise vardığında sahabilerinin arasına karışarak sanki onlardan biriymiş gibi boş bulduğu yere otururdu. (Öyle ki) bir yabancı geldiğinde soruncaya kadar onlardan hangisin peygamber olduğunu bilmezdi.

Çok az konuşurdu, konuştuğu zaman da süratle konuşmazdı bilakis, anlaşılması için acele etmeden yavaş yavaş ve tekrar ederek konuşurdu.

[Ceza vermeye] gücü yettiği halde affederdi, hiç kimseyi hoşlanmadığı şekilde karşılamazdı.

Söyleyiş şekli, bakımından insanların en düzgün konuşanı, üstlenen şeyi en iyi şekilde yerine getiren, son derece nazik ve ağırbaşlıydı, dostluğu en iyi olan idi.

O'nu ansızın gören korkardı, birlikte yaşayıp tanıyanlar ise O'nu severlerdi.

Ashabı dünya hakkında konuştuklarında o da onlara eşlik eder ve cahiliyye döneminden (âdetlerinden) bahsedip gördüklerinde (onlarla birlikte) o da tebessüm ederdi.

Peygamber (SAV) insanların en şecaatlisi idi. Sahabilerden biri şöyle der: "Harp kızıştığı zaman biz Resûlullah (SAV)'a (sığınarak) korunurduk."

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

MEALCİLERİN SÜNNET HAKKINDAKİ ŞÜPHELERİ VE BUNLARA VERİLEN CEVAPLAR

MEALCİLERİN SÜNNET HAKKINDAKİ ŞÜPHELERİ VE BUNLARA VERİLEN CEVAPLAR

Hadisleri inkar edenlere mealciler, akılcılar ve Kur'an'cılar denilir. Bunlar kendilerine nispet

HZ. PEYGAMBERE KARŞI GÖREVLERİMİZ

HZ. PEYGAMBERE KARŞI GÖREVLERİMİZ

İslâm bir dindir. Bu dini gönderen Allah (cc)'dır. Bu dinin bir kutsal kitabı, bir peygamberi,

HZ. PEYGAMBER HAKKINDAKİ TAVRIMIZ NASIL OLMALI?

HZ. PEYGAMBER HAKKINDAKİ TAVRIMIZ NASIL OLMALI?

Hucurât, 2. âyet: “Ey iman edenler! Seslerinizi, Peygamber'in sesinin üstüne yükseltmeyin. Bi

SÜNNETE BAŞVURMADAN KUR’AN’LA AMEL ETMENİN İMKANSIZLIĞI

SÜNNETE BAŞVURMADAN KUR’AN’LA AMEL ETMENİN İMKANSIZLIĞI

Sahâbe, dinî hükümleriKur’an-ı Kerim’den alıyordu. Ancak çoğu kez Kur’an ayetleri tafs

SAHABENİN HADİS YAZMAMASININ ÜÇ SEBEBİ

SAHABENİN HADİS YAZMAMASININ ÜÇ SEBEBİ

“Sahâbenin hadisleri yazmamasının üç sebebi vardır. Birinci Sebep: Allah Rasûlü'nün (S.

TABİÎNİN SÜNNETİN YAZIM ve TEDVİNİNE VERDİĞİ ÖNEM

TABİÎNİN SÜNNETİN YAZIM ve TEDVİNİNE VERDİĞİ ÖNEM

Sünnetin tedvin ve muhafazası konusunda tâbiîn kuşağının çok büyük hizmetleri olmuştur.

HADİSLERİN TEDVİNİ-3

HADİSLERİN TEDVİNİ-3

Müslümanların "sahih hadis"i tespit amacıyla ortaya koyduğu benzersiz ilimlerden biri de cerh v

HADİSLERİN TEDVİNİ-2

HADİSLERİN TEDVİNİ-2

Ashab-ı Kiramın öğrencileri olan tabiûn kuşağının tarihçesi, hicretin ilk senesinden başl

GÜZEL AHLAKA AİT 15 HADİS-İ ŞERİF

GÜZEL AHLAKA AİT 15 HADİS-İ ŞERİF

1.Mekârim-i ahlâkı itmâm için ba’s buyuruldum.(1) 2. Ahlâk-ı ilâhiyye ile tahalluk edin

HADİSLERİN TEDVİNİ-1

HADİSLERİN TEDVİNİ-1

Bilindiği üzere Allah Rasûlü (s.a.v) başlangıçta Kuran'la karışmasını önlemek amacıyla

HADİS’E SALDIRILMASININ ASIL SEBEBİ

HADİS’E SALDIRILMASININ ASIL SEBEBİ

Çağımızda hadisi ve hadis ehlini hedef alan ve öncülüğünü müsteşriklerin yaptığı ve M

Biz onu (Kur'an'ı) mübarek bir gecede indirdik. Kuşkusuz biz uyarıcıyızdır.

Duhân, 3

GÜNÜN HADİSİ

Kurban hakkında

"Kim gönül hoşluğu ile,sevabını Allah'tan umarak kurbanını keserse,o kurban onu ateşten koruyan bir perde olur"Tergib ve Terhib:2/155

TARİHTE BU HAFTA

*Conk Bayırı Zaferi(10 Haziran 1915) *Yeniçeri Ocağı'nın Lağvı(12 Haziran 1826) *Cemil Meriç'in Vefatı(13 Haziran 1987) *Darendeli Hacı Hulusi Edendi'nin Vefatı(14 Haziran 1990) *Türkçe Ezan Uygulamasının Kaldırılması(16 Haziran 1950)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI