MUZAFFER ARSLAN AĞABEYLE BİR SÖYLEŞİ–2

Muzaffer Aslan Ağabeyle söyleşimizin ikinci kısmını takdim ediyoruz..


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2006-11-11 13:27:30

-İzin verirseniz, biraz da üstadının talebelerinden birkaç hatıra rica edelim. Hulusi ağabeyle muarefeniz oldu mu?

-Yanında beraber kalmış değilim, Şarka giderken muayyen bir zaman ziyaret ediyorduk. Bazen derste beraber olduğumuz oluyordu. Böyle hiç hususi konuştuğumuz bir şey yok..

-Atıf Egemen?

-Atıf Egemen daha içine kapanık bir insan. Evinden pek çıkmazdı. Daha çok Cevşen, Evrad-ı Kudsiyye, Delail-in Nur, Tahmidiyye gibi şeyleri kendi yazısıyla yazar, onları dağıtır. Zübeyir ağabey anlatmıştı; O, Cevşen, Delail-in Nur, Hülasatül Hülasa, Tahmidiyye gibi şeyleri kendi yazısıyla yazmış, getirdi. Üstad'a "Ben bunları bastıracağım üstadım" dedi. Üstad celallendi ve dedi ki; "İşi tarikatçılığa mı çevireceksin?" Zira üstad risalelerin okunmasını ön planda tutar. Üstad böyle azarlayınca, o da hassas bir insan, çekti, gitti. Üstad beni arkadan gönderdi, "onu çağır, getir" dedi. Üstad demiş ki; "Bastır, ama işi tarikatçılığa çevirme."

Bu Hizb-ül Hakaik, 60'dan öncesi İstanbul Ve Ankara tarafından basılmıyordu. Haliyle ben bu evrad-u ezkarı okumak isteyenlere hep Atıf ağabeyden alırdım. Gider mesela, 100 parça küçüklerden alırdım, birer liraydı o zaman. Hem ona bir yardım olsun, hem de okumak isteyenlere ulaşsın. 60'dan sonra baktılar ki, evrad u ezkar da okunuyor, üstad, cevşenin öneminden bahsediyor, onlar da bastırdılar.

-Kastamonulu Mehmed Feyzi ağabey ile görüşmeniz oldu mu?

-Ara sıra..Mehmed Feyzi abi evliyaullahtan bir zat. Sadece nur talebeleri değil, Karadeniz'deki ehl-i tarikat da onu ziyaret eder, saygı duyardı. Bir meselede birisi Üstad'dan şaz bir nakil nakledince, Mehmed Feyzi Efendi hemen müdahale etmiş; "Üstad Bediüzzaman cumhura muhalefet etmez."

-Vanlı Molla Hamid ağabeyden de bir iki hatıra dinlesek..

- Vanlı Hamit ağabey derdi ki; "Biz tabii üstadın yanında kaba saba hareket ediyoruz, marangozum, nasıl hareket edilmesi gerektiğini bilmem ben. Molla Resul ara sıra beni ikaz ederdi; "Sen Seydayı ne zannediyorsun? O Molla Said-i Meşhurdur"

Bir de şunu nakletmişti bir keresinde; Üstad 1925'lerde, Van Erek dağından aşağı inerken lastiklerinden biri ayağından fırlamış, aşağı doğru yuvarlanmış. Üstad; "Ey Said! Paşalar, devlet adamları sana itaat ederken, şimdi ayakkabıların sana itaat etmiyor" demiş..

-Atıf Ural ile bir tanışmanız var mıydı?

-Atıf Ural Ankara'da okurken nur hizmetleri ile meşgul oldu. Sekiz senede hukuku bitirmişti o, hizmet için. 1956'da ilk baskı onun.. Said Özdemir daha sonra Ankara'daki hizmetlere katıldı. Atıf Ural sonra savcı olarak müracaat etti, savcı oldu. Genç yaşta da vefat etti Allah rahmet eylesin.

Onun abisi vardı, mühendis Kemal Ural..

-Üstadın kardeşi Abdülmecit ağabeyle görüşmeniz oldu mu?

-Çok..Alim bir zattı..Vefatında ben Konya'daydım. Tahir Büyükkörükçü hoca Kapı Camiinde vaaz etti, Abdülmecit Hocamızı çok övdü;

"Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin küçük kardeşi, büyük âlim" demişti. Abdülmecid Efendi biraz çekingen bir zattı. Ürgüp'te uzun seneler müftülük yapmıştı. Oradan emekli olunca, çocuğu Konya Selçuk'ta okurken o da Konya'ya yerleşti. 60 evvelîsi eğitimci olmayanlar İmam Hatip'te derse girebiliyordu. O da İmam Hatip'te Akaid dersine giriyordu. 60 ihtilalinden sonra o uygulamayı kaldırdılar.

- Konya demişken, Hacı Veyiszade'yi görmüşsünüzdür herhalde?

-Gördüm canım, imamdı Konya'da..Evliyaullahtan bir zattı. Kerametleri vardı.

-Onun üstad hakkında hiç sözünü duydunuz mu?

-Talebelerinden bizim Fahreddin hoca var, ondan Arapça okumuş. Diyor ki; "Arapça okuyorduk. Bir ara derse ara verdik. Orta yaşlı birisi geldi. Hacı Veyiszade'nin elini öptü."Efendi hazretleri" dedi. "Ben sizden ders almak istiyorum."

-Yani Arapça mı okumak istiyorsun?

-Yok, tarikat dersi almak istiyorum.

-Ben tarikat dersi vermiyorum. Benim ne dergâhım var, ne senle uğraşacak zamanım var. Böyle bir vebal altına da girmem. Adam ısrar edince dedi ki; "Tarikat bugün şekle kalmıştır. Eski dergahlardaki mürşitlerin uzun yıllar müridi çilehaneye alarak, tasavvuf kaidelerine göre eğitim vermek..Böyle bir şey bitmiştir artık. Muayyen virdleri tavsiye etmek de müridin yetişmesi için yeterli değil" ve ekledi; "benim tavsiyem gidin Risale-i Nurları okuyun" dediğini halen Konya'da sağ Fahreddin hoca anlatmıştı.

- Tahir Büyükkörükçü Hocanın da risalelere yakınlığı var mıydı?

- Evet, kitaplar vardır kendisinde..Konya'da müftülük yaptığı zamanlar Kapı Camiinde vaaz ettiği zaman her dersinde üstadın cesaretinden , onun müdafaalarından bir parça anlatırdı. Meşrutiyetteki, Divan-ı Harbi'deki müdafaalarından bahsederdi. Birkaç arkadaş vardı, Milli Eğitimden uzaklaştırılmışlardı, nur talebesi oldukları için. Onlara murakıplık verdi müftülükte, himaye etti.

Merhum Osman Demirci Hocam Adalet Partisinden, o da Erbakan'ın partisinden aday olup milletvekili olmuşlar. Bir gün mescidde namaz kılıyorlar. Birbirlerine dert yanmışlar. Tahir Hoca demiş ki, "Hocam, buraları bizim yerimiz değilmiş. Ben Kapı Camiinde 5000 kişiye hitap ediyordum. Orada benim hizmetim daha önemli idi. Burada herkes konuşuyor, dinliyoruz. Gurubumuz adına bir parmak kaldırıyoruz. Atıl, yaptığımız hiçbir şey yok." Böyle dert yanmış. Osman Hocadan dinlemiştim, Allah Rahmet eylesin..

- Bekir Berk ağabeyden de bir hatıra dinleyebilir miyiz?

- Ankara'da 1958'de bir nur davası vardı, onu almıştı. Ondan önce nur hizmeti ile bir alakası yoktu. Üstadın savunma tarzını da bilmiyor. 75 sahifelik Ankara davası diye bir müdafaası çıkmıştı. Savcı, ağabeyler için; "Dini istismar ediyorlar" diye suçlama yapıyor. Bekir Bey de girişte şöyle kükremişti; "Sayın Hâkimler! Bu dava dini istismar davası değildir. Aynı zamanda bu dava karşımızda maznun sandalyesinde oturan bu on kişinin davası da değildir. Haddi zatında onların şahsında bir iman boğulmak istenmekte ve bir kitaba karşı savaş açılmış bulunulmaktadır. Bu savaş iki zihniyetin mücadelesi..bu şahıslar onun vesilesi..Ve bu salon muharebenin meydanıdır. Bu savaşın silahı kılıç değil kalemdir. Hedefi beden değil, vicdandır. İki cephe; inananlar-inanmayanlar" hatırımda kaldığı kadarıyla.. Ondan da bu hatıra yeter sanırım..

- Ağabey, bir de meşhur bazı zevatın şehadetlerinden misaller nakletseniz.

- Üç tane anlatayım. Birincisi Mehmed Akif'ten..Manisa'da Emin Hoca'nın kütüphanesinde bir Osmanlıca eser görmüştüm. Mehmed Akif hakkında idi. Hangi yayınevinde basılmış bilemiyorum. Orada Akif'e soruyorlar;"Sen herkesi tenkit ediyorsun? Bediüzzaman hakkında görüşün ne?" Demiş ki; "Dekartlar, Şekspirler eğer bugün hayatta olsaydılar edebiyatta ve felsefede Bediüzzaman'ın ancak bir talebesi olabilirlerdi."

İkinci misal merhum Ali Fuat Başgil'den..Mersin'de Abdunnur kardeş var. O anlatmıştı; "İstanbul Edebiyatta okurken, çeşitli meşreplerden bazı arkadaşlarla beraber İslam büyüklerini, bazı yazarları ziyaret edelim dedik. İstanbul müftüsünden başladık, Necip Fazıl'dan, Kadircan Kaflı'dan, Ahmed Kabaklı'ya birçok kimseyi ziyaret ettik. En sonunda Ali Fuat Başgil Hoca'ya gittik. İçimizde nurları takdir edemeyen bazı kimseler de vardı. Onlardan birisi Ali Fuat Başgil Hocaya dedi ki, "Hocam, Said Nursi hakkında görüşünüz ne?"

Dolabından Sözler'i indirdi; "İslam felsefesine dair Asr-ı saadetten bugüne kadar böyle bir eser yazılmamıştır" dedi. Soruyu soran; "Hocam, ama bazıları bunun hakkında şöyle diyor, böyle diyor" deyince

Hoca; "Kim ne derse desin" dedi."Bir ilim adamı olarak Said Nursi hakkında benim görüşüm bu."(*)

Son bir misal de merhum Hasan Basri Çantay'dan..Vefat hastalığında Balıkesir'den kardeşler ziyaret etmişler de, ağlamış, demiş; "Bediüzzaman Meclis-i Mebusan'a geldi(1922) Konuşma yaptı, ikaz edici idi. Biz onu aşırı bulmuştuk. Ama o haklıymış, zaman gösterdi ki, o kendine düşen vazifeyi yaptı. Biz yapamadık, Allah bizi affetsin.." diye hocanın öyle bir itirafı olmuş Balıkesirli kardeşlerin nakline göre..

Sohbetimiz sırasında Muzaffer abi Halk Partisi döneminde dine karşı olumsuz icraatın acı bazı örneklerini de anlattılar;

Erzurum müftüsü Solakzade Sadık Efendi müftülükte Arapça okutuyordu. Şikâyet etmişler. Yetkililer demişler ki; "Hocam! Arapça öğretmek yasak. Sen devlet memurusun. Bu yasağı nasıl çiğniyorsun?

Demiş ki; "Kabir kapısına geldim. Yerime adam yetiştirmeye çalışıyorum. Benim yerime adam yetiştirecek senin okulun varsa tamam, okutmayayım!" Halk partisi zamanında da ne İmam Hatip, ne Kurs var. Bir şey diyememişler.

Bekir Berk Bey Akşehir'de avukatlık yaparken şahit olduğu bir hadiseyi şöyle aktarmıştı. Yaşlı bir hoca gizlice Arapça okutuyormuş. Mahkemeye verilmiş. Hâkim de dindar birisiymiş. El altından haber göndermiş;

Okuttuğunu inkâr etsin" Savcı mahkemede sormuş; "Gizli Arapça okutuyormuşsun ne diyorsun?" "Savcı bey demiş, ben gizli değil, açık okutuyorum, eskiden beri okuturum."

Son olarak, Muzaffer ağabeyin naklettiği bir latifeye yer verelim; "Yavuz Bülent Bakiler bey'e uğramıştım Sivas'ta, o anlatmıştı. "Üstad Necip Fazıl'ı Sivas'a konferansa davet etmiştik. Takdim konuşmasını da ben yapıyorum. Dedim; "Türkiye'de gençliğin büyük bir kısmı onun eseri olan Üstad Necip Fazıl Konuşacak" Üstad el kaldırdı; "Tashih et sözünü" dedi "Hepsi benim eserim."

(*)Ali Fuat Başgil hocanın(1893–1967) üstadı tanıması iki yolla gerçekleşmiş olabilir; 1-Kendileri "Birinci Dünya Harbinde dört buçuk sene, Kafkaslarda cepheden cepheye"* koşmuşlardır. Üstad da Kafkas Cephesinde çarpışıyordu.

2- Darü'l-Hikmeti'l-İslâmiye a'zasından Eşref Efendizâde Şevketî efendi vesilesi ile.. Gençlerle Başbaşa adlı eserinde Başgil merhum, bu zattan; "İlmine ve kemaline derin bir hürmet beslediğim ve kendisinden feyz aldığım, Şevketi Efendi isminde eski müderrislerden bir zat vardı"** diye bahsetmektedir.

Şevketi Efendi(v:1934) Üstadın Dar-ül Hikmet'ten arkadaşıdır ve üstadla beraber Cemiyet-ül Müderrisin'in de kurucu azalığına iştirak etmişlerdir.***

Sadık Albayrak Bey'in Son Devrin İslam Akademisi adlı eserinde belirttiğine göre dini ilimlerin ikmalinin yanı sıra; Arapça, İngilizce, Almanca ve Fransızca dillerini bilirlerdi.****

İlk meclis Milletvekillerinden merhum Erzurumlu Salih Yeşil Efendi de Üstad'a yazdığı bir mektupta Şevketi Efendiden bahsetmektedir; Muhterem üstadım! Sizin hakkınızda şair-i merhum Mehmet Akif Bey ile Darül-Hikmet-i İslâmiye azalığında bulunmuş olan merhum Mehmet Şevketi'den dinlediğim kıymetli notlarım vardır."*****

Dipnotlar:

*Gençlerle Başbaşa- Ali Fuat Başgil-s: 68-Kubbealtı Neşriyat-İst–2002

**Age-s:68

*** Cemiyet-i Müderrisin'den Teâli-i İslâm'a-Kemal Kurukan, Köprü Dergisi, Güz 2000: 72. sayı

****Son Devrin İslam Akademisi Dârül Hikmet-il İslâmiye-s:176

*****Mufassal Tarihçe-i Hayat-A. Badıllı- İttihad Neşriyat

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

Emrah aşkan, 2008-05-20 04:28:33

allah tüm hastalara acil şifalar rahmetine kavuşturduklarınında cenneti nasip eylesin

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

Tuncer, 2008-06-17 02:34:35

Allah Razı Olsun Kardeş. Çok istifade etik

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

Servet Sarı, 2007-08-02 11:15:57

İnna lillah ve inna ileyhi Raciun..Yıldız yağmuru devam ediyor..Mekanınız cennet olsun.

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

Bilal Nazlı, 2007-04-23 04:17:15

Muzaffer Aslan Ağabeye bu harika röportajdan dolayı çoooook teşekkür ederim.

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

Gul, 2006-12-28 18:41:40

Ben Muzaffer Aslan'ı tanımak istiyorum. Acaba bu resimlerden hangisi Muzaffer Aslan'a ait?

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

İbrahim Sargın, 2006-12-28 20:33:33

İlk resimdeki genç kardeşimizin yanındaki zat Muzaffer ağabeydir. Röportajın ilk kısmında da bir resmi var. Ona da bakabilirsiniz.

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

DİĞER YAZILAR

“GİZLİ LÜTUF”

“GİZLİ LÜTUF”

Aslen Irak Süleymaniye asıllı olan gazeteci yazar merhum Muhammed Kürd Ali beyin(1876-1953) hat

KOPARILAN ÇİÇEĞE KARŞI ÜSTAD BEDİÜZZAMAN’IN TAVRI

KOPARILAN ÇİÇEĞE KARŞI ÜSTAD BEDİÜZZAMAN’IN TAVRI

Merhume Zeynep Münteha Polat hanımefendi, 1969’da gittiği Van Zernebad’da Üstad Bediüzzaman

RÜYADA EZBERLENEN SURE

RÜYADA EZBERLENEN SURE

Değerli ziyaretçilerimiz 21. 06. 2020’de şair, yazar, mütefekkir Yavuz Bülent Bakiler beyefen

“BİZE KATIL MOLLA MUHAMMED EMİN”

“BİZE KATIL MOLLA MUHAMMED EMİN”

Kıymetli ziyaretçilerimiz, geçen hafta Seyda Muhammed Emin Er merhumun “Hatıralarım” adlı

ÜSTAD BEDİÜZZAMAN’IN ŞEYH ALADDİN OHİNİ’YE SEVGİSİ

ÜSTAD BEDİÜZZAMAN’IN ŞEYH ALADDİN OHİNİ’YE SEVGİSİ

Merhum Şeyh Fethullah Verkanisi(v. 1901)’nin oğlu merhum allame Şeyh Alaaddin efendi(v. 1949)

BEDİÜZZAMAN’IN HAZRET’İ(ZİYAEDDİN NURŞİNİ) ZİYARETİ

BEDİÜZZAMAN’IN HAZRET’İ(ZİYAEDDİN NURŞİNİ) ZİYARETİ

Muhterem hocam Seyda Fehmi Türkmen Efendi, 27.09. 2019 Cuma günü kendilerini ziyaretimizde Nurşi

ŞEYH FETHULLAH VERKANİSİ’NİN MOLLA ABDULLAH NURSİ HAKKINDA DEDİĞİ SÖZ

ŞEYH FETHULLAH VERKANİSİ’NİN MOLLA ABDULLAH NURSİ HAKKINDA DEDİĞİ SÖZ

Değerli Seydalarımızdan Molla Şerif Arslan Hocaefendi 15.09. 2019’da, merhum Şeyh Fethullah V

BEDİÜZZAMAN’IN AİLE ŞECERESİ

BEDİÜZZAMAN’IN AİLE ŞECERESİ

Merhum Şeyh Fethullah Verkanisi’nin torunlarından değerli âlim merhum Gıyaseddin Emre Bey, Ü

VANLI ZEYNELABİDİN EFENDİ’NİN ANLATTIKLARI

VANLI ZEYNELABİDİN EFENDİ’NİN ANLATTIKLARI

Değerli hocam Seyda Molla Şefik İdikurt Efendi bir ders esnasında şu hatırayı anlattılar;

ÜSTAD BEDİÜZZAMAN’IN MUŞ’UN NOK KÖYÜNDE BİR GECE MİSAFİRLİĞİ

ÜSTAD BEDİÜZZAMAN’IN MUŞ’UN NOK KÖYÜNDE BİR GECE MİSAFİRLİĞİ

Emekli müftülerimizden Seyda Fehmi Türkmen Hocaefendi, 21.04. 2019 Pazar günü kendilerini evind

ŞEYH ASIM EFENDİ’NİN KALEMİNDEN BEDİÜZZAMAN-2

ŞEYH ASIM EFENDİ’NİN KALEMİNDEN BEDİÜZZAMAN-2

Sonra tekrar Van’dan Bitlis’e geldi. Onun hayatının geniş şekli yazılıdır.(bkz. Tarihçe-

Ey iman eden kullarım! Şüphesiz benim arzım geniştir. O halde (nerede güven içinde olacaksanız orada) yalnız bana kulluk edin.

Ankebut, 56

GÜNÜN HADİSİ

Hastayı ziyaret edin, açı doyurun, esiri kurtarın.

Riyazü's-Salihin

TARİHTE BU HAFTA

*Yıldız Sarayı'nın İttihatçılar'ca Yağma Edilmesi(29 Nisan 1909) *Gazneli Mahmud'un Vefatı(30 Nisan 1030) *Yıldırım Bâyezid Tarafından Manisa'nın Fethi(1 Mayıs 1390) *Fatih Sultan Mehmed Hân'ın Vefatı(3 Mayıs 1481) *Eyüp Sultan Hazretleri(r.a.) Vefât E

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI