Muhterem müslümanlar!

Mustafa'nın 34. yanlışı, propaganda aracı Hilal TV'de ezanı tahrif ederek tercüme etmesiyle ilgilidir. Bu Tv kanalında ezan-ı şerif okunurken Türkçe tercümesi de ekrana yansıtılmaktadır ve iki fahiş hata işlenmektedir:

1) "Allahu Ekber" ibaresi "Allah en büyüktür" diye çevrilmesi gerekirken, bütün dilsel ve dinsel kurallar ihlal edilerek "Allah tek büyüktür" gibi ucube bir anlam verilmektedir.

2) "Hayyi ala's-salah" ibaresi "Haydi namaza" diye çevrilmesi gerekirken Türkçede daha az bilinen ve dua anlamına da gelen "salât" kelimesi kullanılarak "salât'a gelin" gibi muğlak bir anlam yüklenmektedir. Öncelikle belirtelim ki, bütün dillerde sıfatlar "yalın-daha üstün-en üstün" olarak derecelendirilir. Bir başka deyişle, başta Arabça ve Türkçe olmak üzere birçok dilde herhangi bir sıfat, örneğin "sıcak" sıfatı, "sıcak-daha sıcak-en sıcak" olarak derecelendirilir.

Diğer taraftan, Türkçede namaz sadece bir anlama gelmektedir ve Müslümanlar tarafından eda edilen belli bir ibadeti çağrıştırmaktadır. Oysa kimse kimseye "sabah salâtını kıldın mı?" veya "sabah salâtını yaptın mı/eda ettin mi?" diye sormaz. Türkçeye bu kadar oturmuş ve müslümanların günlük ibadet şekli olarak sembolleşmiş bu kelimenin daha az bilinen bir kelimeyle değiştirilmesine hadis ilminde "tedlis" denmektedir. Tedlis, çok bilinen bir şeyi az bilinen bir üslupla anlatmaktır ki tedlisçinin sözünü itibarsız ve şahsını yalancı kılar. Sadece bu açıdan bile bakıldığında İslâmoğlu'nun talimatıyla ekrana yansıtılan tercümenin sakatlığı apaçık ortadadır. Biz yine de ilmi bir incelemeyle bu söylemin geçersizliğini ortaya koyacağız inşallah.

Ankebut suresinin 45. âyetinde

وَلَذِكْرُ اللَّهِ أَكْبَرُ

"Allah'ın zikri en büyüktür" denilmektedir. Beydavi âyetin tefsirinde "yani namaz bütün ibadetlerin en büyüğüdür" der. Beydavi şerhi Şihab'da da "diğerlerine göre ibadetlerin en üstünü namazdır" olarak yorumlanmıştır. Nesefi ve Zemahşeri "namaz diğer ibadetlere nazaran en üstün olandır" demektedirler..

Dilbilimi penceresinden bakıldığında, Arab dil kurallarına göre "ism-i tafdil (en üstünlük derecesi): bir fiilden türeyip ismi vasfeden kelimedir ve vasfedilenin başkalarına karşı en üstün olduğunu gösterir. Eril (müzekker) kelimler için 'ef'alu' ve dişil (müennes) kelimler için 'fu'la' vezniyle gelir. Örnek: Zeyd, insanların en üstünüdür (efdal'un-nas). Derecelendirilen kelime, ya bir tamlama (izafe) ile ('Zeyd insanların en üstünüdür/efdal'un-nas' cümlesindeki şekliyle), ya elif-lam takısı alarak (Zeydun el-Efdelu/En üstün olan Zeyd) veya 'Zeyd, Amr'den daha üstündür/Zeydun efdalu min Amr' şeklinde kullanılmalıdır. 'Zeyd en üstündür/Zeydun efdalu' şeklinde bir cümlenin anlamı geçersizdir. Ancak üstünlüğü bilinen bir varlık bundan istisna edilmiştir. Örneğin 'Allahu ekber/Allah en büyüktür' denilince, tartışmasız olarak Allah'ın her şeyden daha büyük olduğu, en büyük olduğu anlaşılır." (Molla Cami, s. 324)

Şöhretin verdiği sarhoşlukla, günün her öğününde sarımsaklı işkembe çorbası içen Kayserili Mustafa'ya ithaf olunur. Bu arada "Mescid-i Aksa diye bir yer yoktur" diyen dostlarıyla zil takıp oynayabilir. Çünkü Kudüs'teki Mescid-i Aksa Yahudilerin ebedi başkenti olarak bütün dünyaya dayatılmak isteniyor. Allah'ın selamı ve hidayeti hepimizin üzerine olsun.

Kardeşiniz Molla Musa Celali