Cevaplar.Org

ŞAHİN YILMAZ HOCAEFENDİ İLE RÖPORTAJ–2

Şahin hocamızla mülakatımızın bu ikinci kısmında,


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2006-09-28 21:01:20

-Hocam biraz da ilim tahsiliniz, hocalarınız konusunda hatıralarınızı rica etsek? 

-Hocalarıma rahmet vesilesi olur diye ve son dönem Osmanlı medreselerindeki ilmi seviye işaret etmek için kısaca bahsedeyim;

1936 doğumluyum. Benim anne tarafım hep hoca. Yani hocazadeyim. Dolayısı ile hafızlık yapmaya heveslendim. 1945'te köyde, babamdan Kur'an-ı Kerim öğrendim. Babam iyi Kur'an-ı Kerim okurdu. O zaman başka türlü Kur'an öğrenme şansı da yoktu.

Kısa bir süre sonra hafızlığa başladım. 3–4 sene sürdü, şartların zorluğundan. Hâlbuki bir senede hafız olunabilir. Babam hafızlığım için büyük gayret gösterdi. Ama ders çalışma zemini yoktu. Hoca bağ bahçeye gider, ben de peşinden giderim, orada ders verir. Kışın hayvanlara bakar, ben giderim, orada ahırda ders okuruz.

Hafız olduktan sonra, ben Arapçanın önemine dair bir şey bilmiyordum. Yalnız bizim köyden İstanbul'a talim, tecvit okumak için giden arkadaşlar vardı. Onlar çok güzel Kur'an-ı Kerim okurlardı. Onlardan etkilenerek; "Ben İstanbul'a, talim, tecvit okumak için gideceğim" diye annemi sıkıştırdım. Babama bir şey söyleyemiyorum.

Babam Osmanlı tipi bir zat. İstanbul'a beni göndermeye cesaret edemedi. Erzurum'da eşi dostu varmış. Beni Erzurum'da Arapça okutmaya götürdü 1950 senesinin Eylülünde. Erzurum'da bir kişinin kalacağı yer yoktu. Böyle yurt, medrese yok. Kurşunlu medreseleri var, ufak ufak yerlerdi oralar da, birkaç kişi kalıyor.

Bizim köyden biri vardı, onların evinde kaldım. Babam ihtiyaçlarımı getirirdi, mali durumu müsaitti. O aile benim okumamı sağladılar. Babamdan önce onlara dua ediyorum. Benim bir dua silsilem var, orada dâhiller.

Erzurum'da o sırada ders okutan başlıca üç büyük hoca vardı:

Sadık Efendi

Sakıp Efendi

Faruk Efendi

Sakıp Efendi o zaman geçici vaizdi. Yetim hoca medresesinde okutuyordu. Ben Sarf- Nahiv yani Kafiyeyi bir yıl onun talebesi olan Molla Sıddık Efendiden okudum.

Erzurum'da Gez mahallesinde kalıyordum. Onun bulunduğu camiye evden tam 25 dakika çekiyordu. Kışın dizde kar, bende biraz rahatsızlık vardı, ağzımı yüzümü gözümü sarar, öylece derse giderdim. İkincisi sene Cami okuduk. Cami'yi Sakıp Efendiden okuduk. Onun yeri de Gürcü Kapıdaki Yetim Hoca medresesi idi. Aslında Erzurum'da ders tarzı çok güzeldi. Sakıp Efendi çok ciddi ders okuturdu. Bir de kendisinden Mebarik adlı bir hadis kitabı okuduk.

Tabii evde olmanın bazı sıkıntıları var, burada anlatmam zor. Bazı sebeplerden dolayı artık o evde kalmam uygun olmazdı, ayrılmak zorunda kaldım. Ayrılıp Erzurum'da başka bir yere geçmek- nasıl bir telakki ise- mümkün olmadı.

Ondan sonra İstanbul'a gittim. İstanbul'da Erzurum'daki ders havası yoktu. Hüsrev Efendi(Bu Hüsrev Efendi, Bediüzzaman'ın talebesi Hüsrev Altınbaşak değil, Fatih Dersiamlarından Hüsrev Aydınlar Efendidir.)nin talebelerinden Salih Efendi vardı, Halim Efendi, sonra Yaşar Tunagür Hocaefendi..

-Salih Efendi dediğiniz Salih Tanrıbuyruğu mu?

- Yok, hayır. Salih Efendi, Fatih merkez vaizlerinden Gönenli bir zattı. O Katru'n Neda okutuyordu. Ondan Katru'n Neda okudum. Kitap da yoktu. Arkadaşlardan yazarak okudum.(Not:Bu zatın soyadının Şeref olduğunu öğrendik.) 

Ayrıca Çolak Mehmet Efendi vardı, Fatih merkez vaizlerinden. Çok ciddi vaaz ederdi. Beni de ciddi vaazlar sarıyordu, latifeli vaazlar sarmıyordu. Onun vaazlarını severdim, Allah rahmet eylesin. Arkadaşlar ondan Kafiye okuyorlardı, benden gerideydiler. Ben Cami okumuştum, Onun için ben de sadece dinliyordum.

Halim Efendi, İmam Nevevi'nin Ezkar'ını okutuyordu. O zaman Vatan Caddesi lahanalıktı. Guraba hastanesinin oradan, lahanalıklardan geçer, karşıda bir cami var, o camide El Ezkar'ı okurduk.

İstanbul'da Erzurum'daki ders havasını yakalayamadık. Erzurum'daki hocalar ayarında İstanbul'da hoca yoktu. Ben tekrar zannediyorum 54'de Erzurum'a döndüm. Erzurum'da müftü vekili-nâib derlerdi o zaman- Osman Bektaş Hocaefendi vardı. Osman Bektaş Efendiden hem Telhis okudum, hem de İlm-i Münazara. Fakat Erzurum'un soğuğundan kaçmıştım, tekrar soğuğuna yakalandım. Baktım dayanamayacağım, tekrar köye gittim. Köyde bir kış kaldım. Orada hem vaaz ettim, hem de köyün gençlerine Talim-tecvid okuttum. Bir kış öyle köyde geçti. Baktım olmayacak tekrar İstanbul'a döndüm. İstanbul'da ne kalacak yer vardı, ne de okuyabileceğim hoca.

-Gönenli Mehmet Efendi yok muydu?

-Gönenli Mehmet Efendi gelene gidene destek olur, imkân sağlar, ders okutmazdı. Zaten Gönenli Mehmet Efendinin fazla Arapça bildiğini de zannetmiyorum.

-Süleyman Hilmi Efendi..

-İlk İstanbul'a gittiğim zaman, Süleyman Efendi Vefa'daki Üç Tekne camiinde Mantık okutuyordu. On beş gün ona iştirak ettim. Neyse ben böyle hoca ararken, bir imam arkadaşın vesilesi Bediüzzaman'ın eski arkadaşlarından Ermenekli Saffet Efendi'yi buldum.

Saffet Efendi aslen Konya Ermenekli.. Konya'da okumuş. İstanbul'da dersiam imtihanlarına gelmiş. Elmalılı Hamdi Efendi ile beraber de Ruus imtihanlarına girmiş(yani dersiam olabilme imtihanları) İmtihanlarda muvaffak olarak Beyazıt medresesinde dersiam olmuş.

Hocaefendi tevhid-i tedrisattan sonra tamamıyla uzaklaşmış. Anlatırdı, "Ben Beylerbeyinde çocukları toplayıp Kur'an öğretirdim" Koskoca dersiam..

O kadar ara vermesine rağmen usul-i fıkıh okutuyordu. Ondan iki yıl usul-i fıkıh okudum(Molla Hüsrev- Mirat ve Mirkat). Aynı zaman da, Telhis'in şerhi olan Sadeddin-i Teftazani'nin Meani'sini bir yıl okuduk. Bu üç yıl(1956'dan 59'a) bu şekilde Saffet Efendinin rahle-i tedrisinde geçti. Usul-i fıkıh okurken üç saat kitapları önüme koyar, çalışırdım. Hatırlıyorum, bir yerde çok zorlandım, çıkaramadım. Şerhlere baktım. Gayet uzun bir süreden sonra meseleyi anladım. Anlayınca sevinçten oturduğum yerden yukarı fırladım. Okuduğum dersi ertesi gün talebeye anlatacak şekilde kavramazsam uyumazdım.

Usul-i fıkıh okurken bazen arkadaşlarımdan Osman Hoca ile biz beraber olur, Saffet efendi tek kalırdı. Bazen ben Hocaefendi ile bir olur, Osman tek kalırdı. Bazen ikisi beraber olur, ben tek kalırdım. Çok ciddi bir ilmi mücadele, mübahase olurdu.

59'da Hocaefendi derse çıkamadı. Bizden bir kademe geride talebeleri vardı. O kış o talebelere Telhis'i Hocaefendi yerine ben okuttum. Bu arada İstanbul'da değişik zatlardan da istifade ettim. Mesela Eminönü Müftüsü Bekir Haki Efendi vardı. Kendisi Hadis'e hâkimdi. Buhari'yi okur, anlamadığım yerleri ona sorardım.

Gönenli Mehmet Efendi vardı. İstanbul'a gelip, okuma şansını ancak onun desteği ile kazanan bir sürü vatan evladı var. 50 kuruş o zaman harçlık verir, onunla çay içer ekmeğe yağ sürer, böylece geçinip giderler.

Camilerin etrafındaki medreseler işgal edilmiş perişan halde. Cüz'i bir tamirle orada kalırlar. Sobası yok, bir şeyi yok, öyle mahrumiyet içinde okurlardı.

Ahmed Davudoğlu'ndan bir arkadaş Usul-i Fıkıh okuyordu. Bir derslerine iştirak ettim, çok güzeldi.

Ermenekli Saffet Efendi çok halim selimdi, aynı zamanda sohbetine doyum olmazdı. Erzurum'da çok ciddi ders okutulurdu.

-Hocalar latife yapmazdı yani..

-Evet. Ama burada Hocaefendi ara sıra İstanbul'da o yakın tarihte geçen hadiseleri anlatırdı. 

-Ãœstad'dan bahsetti mi hocam?

-Üstad'dan çok fazla bahis olmadı. Saffet Efendi, Mustafa Sabri Efendinin hayranı idi.

Saffet Efendi ile Şemsiye'yi okuduk.o kadar ara vermesine rağmen..Yine de derse çalışarak gelirdi. İlm-i Aruz'u çok güzel bilirdi. Saffet Efendinin bana karşı bir iltifatı vardı. Birisi ziyarete gelmişti de, ona beni göstererek; "Benim Konya'dan geldiğim zamanki gibi" diye iltifat etmişti.

Bir de derdi ki; "Konya'dan İstanbul'a geldiğim zaman ilimden bir gömleğim vardı, o da gitti."

Ben de diyorum ki "Akhisar'a geldiğim zaman ilimden bir fistanım vardı Akhisar'da ilim de kalmadı, fistan da kalmadı."

Efendim, bu inşaatların bütünü benim elimden geçti. Bunların ustasını bulacağım, parasını bulacağım,işi takip edeceğim..Kader-şükür- böyle hükmetti.

Aslında benim buraya geliş gayem Arapça okutmaktı. Çünkü Saffet Efendiden aldığım telkin ile derdim ki, Bu dinin dili Arapça- o zaman bu kadar tercüme eser de yoktu-bu dili öğrenmeden, bu Arapça kaynaklardan istifade edilemez. Onun için idealim Arapça okutmaktı. Onun için buraya geldim. Öyle başladık buraya kadar geldik.

Benim başkasına görev verip görevlendirme istidadım çok zayıftır. Bende şahsi teşebbüs mevzu bahistir. Başkasına yaptıramadığım şeyi kendim yaparım. Dolayısı ile de bu işler hep üzerime kaldı.

Bizim hoca arkadaşlardan, Hocaefendi ve ekibi zaten bunları yapıyorlar. Kırkıncı Hocaefendi bu inşaatların adını bile bilmez. Ben icabında çatı yaparım, farklı tarafım var yani..(gülümsüyor) İstihdam-ı İlahi.. Çok şükür bugünlere getirdi. Bugünleri hayal bile edemezdik.

Saffet Efendi "Sakın müftü olmayasın" diye tembihatı vardı. Benim de müftü olmak kabiliyetim zaten yoktu. Yani öyle idarecilik vasfım yok.

1962'de Akhisar'a geldim. Babam da burada ev ve tarla aldı, buraya yerleştik. Arapça okutmaya başladık.

Daha sonra hafız yetiştirmeye ağırlık vermeye başladık. İlk köşedeki binayı 76'da yaptık. 76'ya kadar günlük ihtiyaçları karşılayacak paramız yoktu. 76'da bu lojmanları yaptık. 80-81'de bu binayı, erkek Kur'an Kursu binasını, 84'de arkadaki kız dershanesini ve oradaki lojmanları yaptık. 89'da Cami'yi yıkıp yeniden yaptık. 92–93 arası Kız Kur'an kursunu yaptık. 96-97'de Araştırma Merkezini açtık.

99'da Kız yurdunu ve okulu(Özel Yüksel Koleji) açtık. Şimdi de İlmi Araştırma Merkezini bitiriyoruz. Akhisar'daki binalarımız kapalı alan olarak 24 bin metrekaredir.

-Hocam, şimdiye kadar Hilaliye Kurslarından kaç hafız yetişmiştir?

-Erkek olarak zannediyorum 1600–1700'e yakın. 500–600 de kız. Eskiden senede 4–5 kişiydi. Bu binaları yapınca yükseldi. Ayrıca Uşak'ta Kur'an kursumuz var. Konya Ereğli'de bu binanın aynısı bir binamız var. Manisa ve Çanakkale'de birer şubemiz var. Orada dairelerimiz var. Burada 42 tane dairemiz var. 80 dönüm de yerimiz var. Traktörlerimiz var. Ziraat yapıyoruz. 60 dönüm Zeytinliğimiz var. Böylece okul var, yurt var, kurs var. Bu günlere geldik böylece..

 

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

Sultan, 2008-08-20 01:26:40

Hocamzın vaazları çok güzeldi ve insanlıga çok ışık tuttu. Allah ondan razı olsn mekanı cennet olsun inşallah...

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

adem özbakış, 2007-09-22 07:39:30

çok güzel ilim öğrenmek içinverilenmücadele etkileyici sizinle tanışmak isterim hocam

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

Ä°lyas Ercan, 2007-06-01 11:09:04

Hocaefendinin cenazesine iştirak nasip oldu. Böyle bir cenaze daha önce görmemiştim. Güzel yaşadı ve güzel öldü vesselam. Allah rahmet eylesin.

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

, 2007-05-30 23:30:38

İçimiz sızlıyor..Bir tevafuku sizle paylaşmak istedim. Akhisar Hafızlık cemiyetindewn bir gün sonra dönüş hazırlıkları yapıyordum. O sırada nefsine karşı çetin ve hizmette metin bir ağabeyimiz kahvaltı sırasında aniden "Sırr-ı uhuvvet-i hakikiye ile rızâ-yı İlâhî yolunda, âhirete müteallik işlerde, kardeşleri adedince ruhları olduğundan biri ölse, "Diğer ruhlarım sağlam kalsınlar; zira o ruhlar her vakit sevabları bana kazandırmakla mânevî bir hayatı idâme ettiklerinden ben ölmüyorum" diyerek, ölümü gülerek karşılar. "Ve o ruhlar vasıtasiyle sevab cihetinde yaşıyorum, yalnız günah cihetinde ölüyorum" der, rahatla yatar" vecizesini söyledi.. Biraz sonra aynı dakikada Hocamızın vefat ettiğini öğrendik. Mevla Rahmet eyleye..

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

Ömer Murat Yıl, 2007-05-30 00:57:12

Cenab-ı Haktan Şahin Hocamıza rahmet yakınlara sabırlar dilerim. Akhisar'dan Ömer

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

Nurullah ERKEKOÄ, 2007-05-29 02:35:16

Ne diyeceğimi bilemiyorum. Bazen insan duygularını ifade etmekten aciz kalır..Bazen dilinin yerine kalemi, bazen de gözyaşları konuşur..İşte şimdi bende öyleyim. Birşey söylüyemiyor, konuşamıyorum. Ne diyeyim;Kuran-ı Kerime hizmet yolunda gecesini gündüzünü feda edip, Rıza-i Bari yolunda ömrünü geçirip, Kuranın Nurlu yolunda gözlerini Cennete dikerek irtihal-i darı beka eyliyen Kur'an aşığı büyük insan...!!! Bırak arkandan gözyaşlarım dışarıya vursun kendini..Aksın ki gözümün yaşları; bende Ahirette Rabbimin ''Benim için ne yaptın''sorusuna, ''Ey ALLAHIM... SANA GETİRDİĞİM SEVDİĞİN KİŞİNİN ARKASINDAN AKITTIĞIM GÖZYAŞLARIMDIR...'' diyebileyim...

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

, 2007-04-04 09:15:41

Muhterem Şahin Yılmaz hocaefendi'nin ağır hasta olduğunu öğrendim ve çok üzüldüm. Rabbimden acil şifalar dilerim. arkadaşlar da lütfen dua etsinler.

Bu yoruma katılıyor musunuz ?

DÄ°ÄžER YAZILAR

ÃœSTAD BEDÄ°ÃœZZAMAN ETRAFINDA 12 SORU-CEVAP-9

ÃœSTAD BEDÄ°ÃœZZAMAN ETRAFINDA 12 SORU-CEVAP-9

Soru: Üstad’ın Risaleler hakkında Kur’ân’dan bazı işaretler çıkartması da çokça ten

ÃœSTAD BEDÄ°ÃœZZAMAN ETRAFINDA 12 SORU-CEVAP-8

ÃœSTAD BEDÄ°ÃœZZAMAN ETRAFINDA 12 SORU-CEVAP-8

Soru: Ebced ve cifir İslam ulemasınca reddedilmişken Said Nursi neden bunlarla meşgul oldu? Met

ÃœSTAD BEDÄ°ÃœZZAMAN ETRAFINDA 12 SORU-CEVAP-7

ÃœSTAD BEDÄ°ÃœZZAMAN ETRAFINDA 12 SORU-CEVAP-7

Soru: Hocam, Bediüzzaman’ın eserleri medrese okuyanlara neler kazandıyor, avam için yazılmıÅ

ÃœSTAD BEDÄ°ÃœZZAMAN ETRAFINDA 12 SORU-CEVAP-6

ÃœSTAD BEDÄ°ÃœZZAMAN ETRAFINDA 12 SORU-CEVAP-6

Soru: Bir zat; “Bir şey söyleyeyim, kimse kızıp darılmasın, Zahid El Kevserî’nin yanında

ÃœSTAD BEDÄ°ÃœZZAMAN ETRAFINDA 12 SORU-CEVAP-5

ÃœSTAD BEDÄ°ÃœZZAMAN ETRAFINDA 12 SORU-CEVAP-5

Soru: Risale-i Nurları bugün bir kişi sıfırdan telif etmek istese gerek Arabi gerek Türkçe ol

ÃœSTAD BEDÄ°ÃœZZAMAN ETRAFINDA 12 SORU-CEVAP-4

ÃœSTAD BEDÄ°ÃœZZAMAN ETRAFINDA 12 SORU-CEVAP-4

Soru: Bir araştırmacı diyor ki; “Öyle anlaşılıyor ki, Bediuzzaman‟ın hayatı incelendiğ

ÃœSTAD BEDÄ°ÃœZZAMAN ETRAFINDA 12 SORU-CEVAP-3

ÃœSTAD BEDÄ°ÃœZZAMAN ETRAFINDA 12 SORU-CEVAP-3

Soru:-Bediüzzaman’ın eserleri geçen asrın pozitivist felsefesinin getirdiği sorulara cevap de

ÃœSTAD BEDÄ°ÃœZZAMAN ETRAFINDA 12 SORU-CEVAP-2

ÃœSTAD BEDÄ°ÃœZZAMAN ETRAFINDA 12 SORU-CEVAP-2

Soru: Bana yazdırıldı ne demektir? Bu Risaleleri kutsallaştırmak olmaz mı? Metin Yiğit: Bana

ÃœSTAD BEDÄ°ÃœZZAMAN ETRAFINDA 12 SORU-CEVAP

ÃœSTAD BEDÄ°ÃœZZAMAN ETRAFINDA 12 SORU-CEVAP

Prof. Dr. Metin Yiğit Hocamız Üstad Bediüzzaman etrafında zaman zaman tenkit konusu yapılan 12

PROF. DR. NÄ°YAZÄ° BEKÄ° HOCAMIZLA Ä°SLAMÄ° Ä°LÄ°MLER VE RÄ°SALE-Ä° NUR ÃœZERÄ°NE

PROF. DR. NÄ°YAZÄ° BEKÄ° HOCAMIZLA Ä°SLAMÄ° Ä°LÄ°MLER VE RÄ°SALE-Ä° NUR ÃœZERÄ°NE

Takdim Kıymetli ziyaretçilerimiz, değerli âlim Niyazi Beki Hocaefendi ile yaptığımız ‘san

LATİF ERDOĞAN BEY İLE RİSALE-İ NUR’UN İNŞA VE İHYA METODU ÜZERİNE-2

LATİF ERDOĞAN BEY İLE RİSALE-İ NUR’UN İNŞA VE İHYA METODU ÜZERİNE-2

-İzninizle başka bir soruya geçmek istiyorum. Bir yerde üstad şöyle diyor; “ey uykuda iken k

Ramazan ayı, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur'an'ın indirildiği aydır.

Bakara, 185

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

Diğer bir kişi katılmaksızın, iki kişi aralarında fısıldaşmasın.

Buhari

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Şair Muhammed İkbal'in vefatı(21 Nisan 1938) *TBMM'nin açılışı ve çocuk bayramı(23 Nisan 1920) *Osmanlı-Rus Harbi(24 Nisan 1877) *Hudeybiye Gazvesi(26 Nisan 628) *II.Abdülhamid'in tahttan indirilmesi(27 Nisan 1909)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI