Cevaplar.Org

Türbelere kesilen hayvanların etinin yenip-yenmeyeceği hususunu açıklamanızı rica ediyorum.?


2002-12-27 15:40:12

Esasen türbeye kurban kesme meselesi diye bir şey yoktur Müslümanlıkta. Ne ayette,ne hadiste,ne sahabinin anlayışında, ne müctehidinin içtihadında türbeye kurban kesilir diye bir mesele yoktur.Öteden beri büyük zevatın türbeleri ziyaret edilmiştir.Cenazeler üzerine Yasin'in okunması,Fatiha'nın okunması ve haklarında hayır duası gibi bu mevzudaki rivayetlerin bütününü bir araya getirdiğimiz zaman görüyoruz ki,bizim okuduğumuz dualar, ettiğimiz istiğfarlar, haklarında rahmet dileklerimiz onlara kavuşuyor. Nitekim Efendimiz(sav) bizzat mezarları ziyaret ettiğinde dua buyurmuşlar, selam vermişler, haklarında hayır dileğinde bulunmuşlar.Mesela,"Selamun aleyküm dâre kavmin mü'minin ve inna inşaallahu biküm lahikun gaferallahulü velehül ecmain" demişler ki bu onlar hakkında bir mağfiret dileğidir. Keza yine orta dereceli,çok sahih olmamakla beraber fakat çok tariklerle rivayet edildiği için kanaat verebilecek bir şeydir;“Ebeveynim için çok dua ettim onları Allah mağfiret etsin, fakat mağfiret etmedi“der, üzüntüsünü ifade buyurur bir yerde. Daha zayıf, derecesi daha düşük bir hadisi şerifte -Hafız Suyuti ısrarla üzerinde durur bizim zayıf dediğimiz hadisin- derki,Efendimiz (s.a.v.)'in anne-babasını Allah ihya etti,muvakkaten iman ettiler ve ahirette kurtulurlar,der. Cumhur-u muhaddisin pek bu meseleye taraftar değildir ama,Suyuti gibi hafızların hâtemi,hâtimi böyle deyince bana da bir kanaat veriyor, Suyuti basit bir insan değil. Belki yüz defanın üstünde yakazeten Resulü Ekrem'le bizzat temessülen görüştüğünü söylüyor, ve bu zat ezberlediği hadisleri yığsak şu duvar yüksekliğinde olur. Böyle tiplerin mücerred kanaatları dahi bana kanaat verir ama ilim açısından meselenin kıritiğini yaparken “Cumhuru muhaddisin bunu kabul etmiyor” demem gayet normaldir, mazur görün. Biz, Medine-i Münevvere'ye (Cenab-ı Hak gitmeyenlerin hepsine nasib etsin, gitsinler) gittiğimizde mukaddes yerleri,uhud şühedasını, Kuba'yı ziyaret ederken, Efendimiz (s.a.v.)'in (şimdi düzlemişler) muhterem pederlerini ziyaret etmeyi de ihmal etmedik. Bana o cahiliyye devrinde vefat etti, hanif de olabilir, o gün Allah'a inanmışlardan olabilir ki kurtulur, ama Efendimizi bize intikal ettiren tertemiz, altın bir oluk, ben şahsen vicdanım onu başka türlü görmeye de tahammülü yok esasen, kim olursa olsun yani ona kadar herkesi ziyaret ettik, Efendimizi de ziyaret ettik. Fakat bu tatlı teamül, bu alışkanlık ve bir yönüyle de az dini ruhsat taşıyan şey, suistimal edilince türbelerde kurbanlar kesilmeye başlanmıştır, sonra orda etini yemişlerdir veya fakire vermişlerdir. Belki önce bu mesele hüsnü niyetle başladı yani gittiler büyük bir zatı ziyaret etti, fatiha okudular sonra hayırları tam olsun diye bir de hayvan boğazladı fakirlere verdiler veya nezrettikleri, adadıkları bir kurban vardı onu kestiler orada. Bunların da tenkidi yapılabilir, dini kaideler açısından ama “nezrim olsun falan zata bir kurban keseceğim” deme meselesi akide bakımından tehlikeli, hatarlı bir şeydir. İbn-i Teymiyye açısından, İbn-i Kayyım açısından mesele ele alınacak olursa, onlar “bu insan katiyyen kafir olur” derler Öyle sert, öylesine haşin ve ifrat havası, edası içinde gitmeyelim ama hatarlı bir şeydir. Kesilen her hayvan Allah'ın adına kesilir. “Allah'ın adına olmayan şeyleri yemeyin”(Enam;6/121) ferman-ı subhanisi, türbenin adına, falanın adına, filanın adına kesilen şeylerin yenmeyeceği kanaatini vermektedir. Bir noktaya dikkatinizi rica edeceğim. Bir kurbanı boğazlarken siz Allah rızası için boğazlamış olursunuz, öyle zannedersiniz ve aynı zamanda bunu bir türbeye veya bir milletin reisine, mesela bir reisi cumhur gelir ona boğazlayıverirsiniz veya başbakanınız gelir ona kesiverirsiniz. Siz zahiren keserken de ağzınızla Bismillah deyiverirsiniz fakat kalbinizle onun kudumuna tekrimen, teşrifen, tebcilen yaptıysanız bunu, o et hiç yenmez ve o işi yapanın da şirke girmesinden endişe edilir. Ağızdaki Bismillah deyiş mühim değildir o noktada kalp mühimdir. Siz Aliye, Veliye mi kestiniz? kalbinizden onu yoklayacaksınız. Ben kimsenin kesişine bir şey demem, Alinin, velinin, falanın, filanın kudumuna gidişine türbesine mi kestiniz, yoksa Allah rızası için mi kestiniz, bu kalbinizle sizin bileceğiniz bir husustur. Kalbin gafleti içinde bu meselede yapacağınız böyle bir ameliye, putperestlerin putlara yaptıkları muameleye benzemesi bakımından tehlikelidir. Hususiyle İbn-i Teymiyye'den sonra çok muhaddisin böyle düşünür ve tekfir ederler, hele Vehhabilik cereyanı zaten hiç hakkı hayat tanımamaktadır bu türlülere…Şeriattan inhiraf ifade eden bu tür davranışlar ifrattır ve bunlar korkunç bir tefrit doğurmuştur esasen. Bugün yeryüzünün ekserisinde Müslüman olarak bir fesad fikri vardır, selefi salihini tenkit etme fikri, mezhepleri tanımama fikri, müctehidin-i izamı tenzil etme fikri… Bu İbn-i Teymiyye ile başladı. Ama katiyyen bilin, bu cereyanın doğmasına sebebiyet veren esasen türbelere kurban kesenler, onlara taş yapıştıranlar, bez bağlayanlar, müşrik olmadıkları halde, putperest olmadıkları halde müşriklerin, putperestlerin işlerini yapan bu kimseler olmuşlardır. Onlar(vehhabiler) bu işi ta'dil edelim diye huruç ettiler, bu korkunç şirk kokan ifrata karşı tefrit ettiler, muvazene kuramadılar onlar da. Onlar da bizim aziz gördüğümüz türbeleri hak ile yeksan ettiler, harap ettiler. Osmanlı Allah Resulü’nün dişinin şehit düştüğü yere bir abide yapmıştı. O'nun mübarek bir kılının koptuğu yerde insan altından bir abide yapsa yine azdır. Vahhabi o kadar sert hareket etti ki, o mübarek abideleri dahi hak ile yeksan etti, kütüphaneleri dahi tahrib etti bu mevzuda, mezarları yerle bir ediverdi, bir ifrata karşı tefrit hareketiydi. Onun için insan sırat-ı müstakim erbabı olarak yaşamalı, dinin ölçülerine riayet edilerek yaşandığı müddetçe yanlış bir çıkış olmayacaktır. Yanlış çıkışlardır ki, doğru çıkayım diye bir kısım kimseleri sahneye sürmüş, onlar da ayrı yanlış fikirlerle çıkmışlardır. İttifak Hûda'dır, Ashab-ı Kiram ve Resulullah'ın yolu(s.a.v.) ile hareket edildiği takdirde ifrat-tefrit olmayacaktır, kitap ve sünnet bilinerek hareket edildiği takdirde ifrat ve tefrit olmayacaktır. Netice-i kelam, eşhasa kesilen kurbanlar da, türbelere kesilen kurbanlar da, kudumlara kesilen kurbanlar da amel olarak bir şirk olmasa bile, ehl-i şirkin işine benzeme durumu vardır, hatarlıdır, tehlikelidir, kalbi ayarlama, o nüanslara riayet etme çok ince bir iştir. Bu türlü şeylerden sakınmalı, tevakki etmeli öyle vartalara düşmemeli.

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

Andolsun ki biz, öğüt alsınlar diye, bu Kur'an'da insanlara her türlü misali verdik.

Zümer, 27

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

Diğer bir kişi katılmaksızın, iki kişi aralarında fısıldaşmasın.

Buhari

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Yıldız Sarayı'nın İttihatçılar'ca Yağma Edilmesi(29 Nisan 1909) *Gazneli Mahmud'un Vefatı(30 Nisan 1030) *Yıldırım Bâyezid Tarafından Manisa'nın Fethi(1 Mayıs 1390) *Fatih Sultan Mehmed Hân'ın Vefatı(3 Mayıs 1481) *Eyüp Sultan Hazretleri(r.a.) Vefât

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI