Cevaplar.Org

Ahlâkî karakterler zaman ve zemine göre değişebilir mi?


2002-12-02 17:47:57

Bir yönüyle evet,bir yönüyle hayır.Bunun değişik bir izah tarzı da şudur:Zemin ve zamanın insanın ahlakı üzerinde tesiri var mıdır? Zemin ve zaman insanın ahlâkı üzerinde tesiri olan hususlardan bir tanesidir. İyi bir aile ve helâl gıda,o ailede Allah'a iman, âhirete îman şuur halinde kristal etmiş olması, daima göze çarpması muhakkak ki bir çocuğun ahlâkı üzerinde büyük tesiri olur. Bazen de bu mevzuda küçük bir dengeyi kaçırma,muvazeneye riayet edememe o güzelim sıcak,cennet gibi yuvadan bir tane Firavunun çıkmasına vesile olur. Çok defa siz burada asıl sebebi de bulamazsınız. Sebep o kadar küçük,o kadar cüz'îdir ki,o sebebe o korkunç neticeyi veremezsiniz bir türlü. Meselâ Hz.Nuh gibi sözü taşı eriten bir nebînin karşısına eski kitapların ifadesine göre Kenan ismindeki oğlu mürted olarak çıkınca mesele karşısında şaşar kalırsınız. Hz.Nuh acaba duruşuyla, keyfiyetiyle,ibadet anlayışıyla,huzuruyla,haşyetiyle Allah'ı gösterir bir havaya sahip değil miydi? Hâşâ böyle bir istifhamı aklımızdan geçiremeyiz. O Kur'an-ı Kerîm' in nassıyla 950 sene vazife mi yaptı,yoksa o kadar yaşadı mı? bilemiyoruz. Ama o kadar bir zamandan bahsediliyor. O kadar zaman içinde ciddiyetinden hiç bir şey kaybetmeden bir nebîye yakışır büyüklük, azamet, vekar ve ciddiyet içinde daima Allah'ı hem hâlen,hem de kalen anlatmıştır. Ama orda zuhur eden küçük bir kusur anasından mı,mürtedde olan anasından mı,başkasından mı ona geçti? O da babasının safında değil,anasının safında yerini aldı. Hz.Lut gibi o kadar Allah'a dayanan,ona istinad eden çok yüce bir nebi, hanımına bir şey anlatamadı senelerce. Fakat yine görüyoruz ki,dilhun olan bir nebî,içi yanan bir nebi kendi sinesinde büyüdüğü babasını dîne davet ediyor,Allah’a şirk koşmamasını istiyor,buna rağmen mütemerrid baba küfür de inat ediyor; Hz.İbrahim ve Azer. Azer'in yuvası o kadar bozuktur. O yuvada sadece cehennemi alevlendirecek dikenler bitmektedir. Ama İbrahim o dikenler içinde bir gül gibi açar. Ve öyle bir güldür ki,Efendimiz'i istisna edecek olursak nebiler içinde onun kadar mükemmel,onun kadar revnaktar bir gül göstermek de mümkün değildir. Kendi durumunu anlatırken şânı yüce nebî, “falan falana benzer,falan falana benzer,sizin sahibiniz yani ben de İbrahim'e benzerim” buyurur. İbrahim o kadar büyüktür. Ama Âzer’in hiç de böyle bir şeyi bitirmeye müsait olmayan,nâmüsait evinde bitmiş, evinde büyümüştür. Demek ki, meseleyi sade muhite veremiyoruz. Ama muhit ahlak üzerinde tesiri olan çok mühim unsurlardan bir tanesidir. Fakat behemehal Cenâb-ı Hak fevkalâdeden insanın elinden tutmazsa ve fevkalâdeden insanın bir kusuruna,bir küçük kusuruna binâen onu itmezse,mahvetmezse Allah bizi muhafaza buyursun. Az dahi olsa muhitin tesiri inkâr edilmeyecek kadar çoktur. Hususiyle bu zamanda gençlerin ahlâkî buhrana sürüklenmesine,af buyurun bir dejenerasyona maruz kalmasına sebebiyet veren de daha ziyade bozuk muhittir. Yani mektepte kendisine din ve diyanet fikrini verecek,burcu burcu böyle Allah'a îman kokabilecek havadan mahrum olduğundan,sokakta yine aynı havadan mahrum olduğundan,eğlence yeri olan sinemada yine aynı havadan mahrum olduğundan,aksine ayrı şeyler ve ters şeyler anlatıldığından çocuk manevî havayı teneffüs edecek hiç bir şey bulamamaktadır. Bana çok enteresan bir şey nakletti geçen gün bir muallim kardeşimiz.Diyor ki:“Liseyi bitirmiş seviyede kızlara, erkeklere derse giriyoruz. Yüksek bir okulda. Ben böyle basit plânda Allah'a îman,âhirete îmandan bahsettim, iştiyakla,hâhişkârlık içinde dinlediler. Ve “şimdiye kadar biz hiç böyle bir şey duymadık”dediler.Demek ki 19-20 yaşına gedmiş bu kızlar,ailelerinden hiç bir şey duymamışlar. Mektepte bir şey duymamışlar onlar itiraf ediyorlar. Sokakta bir şey duymamışlar,sinemada bir şey duymamışlar.Ve muhit bunları yozlaştırmış,bodurlaştırmış, hiç bir işe yaramaz hâle, kütükler haline getirmiştir. Binaenaleyh böyle tesiri vardır ve çok mühimdir. Neslimizi temiz bir muhit içinde,temiz ellere teslim etmek bizim mühim vazifelerimizdendir. Ahlakî dejenerasyona maruz kalmamasını temin etmek bizim vazifemizdir. Sadece aile yuvası kâfi değildir. Çok şükür bugün nesle noktayı istinad olabilecek ve kendisine onu muhit sayabileceğimiz,vasat sayabileceğimiz çok güzel havalar vardır. Meselâ aile az insaf eder,az iz’anı olursa çocuğun gıdasına dikkatin yanı başında o çocuğa daha ilk mektep devresinde ve döneminde bir de Allah'ın kelâmını,Kur'an-ı Kerîm'i öğretme işini yaparlar, becerirler. Bu işi yaparlarsa,ortaokul,liseye gittiğinde çok temiz arkadaşlarla tanıştırma vazifesi geliyor. Şimdi liselerde ve ortaokullardan üniversiteye kadar,doktora talebelerine kadar her sınıf cemaat arasında pırıl pırıl insanlar var. Sizin hocalarınızın bizlerin,vaizlerin,müftilerin,imamların çok verasında nezahet, taharet ve nezakete sahip pırıl pırıl insanlar,delikanlılar,gençler olduğunu göreceksiniz. Çocuğu o yeni muhitte girerken onlara vermek,onlara teslim etmek,ebeveynin vazifesidir. Yakın olanın vazifesidir. Akrabanın vazifesidir. Terbiyeyi esas alan,neslin terbiyesini düşünenin vazifesidir. Orada ona teslim edeceksin. Alışveriş yapıyorsa, dindar kimselerin dükkânlarının yolunu göstereceksin. Kalem alacak,müminin dükkânını göstereceksin. Dinsiz bir adama bir kurşun kalemin parasını dahi kaptırmamasını telkin edeceksin. Çünkü atı atın yanına bağladı mı ya huyundan,ya tüyünden alır. İmam Şarânî diyor ki:" Ben bir namazsızla oturduğum zaman hilaf olmasın 25 gün mü,bir ay mı diyor ibadet-ü tâatın huzurunu kaybediyorum." Onun manyetik alanı içinde geçirdiğim üç-beş dakika iflahımı kesiyor benim. Sen çocuğun bozuk bir manyetik alan içine girmesine meydan vermeyeceksin. Okulda mütedeyyin arkadaşların yanında,okul dışında ödev diyorsunuz yeni dille,kendine muallimlerin verdiği vazifeleri yapmak için dindar muallimlerin yanında ve dindarlarların açtığı kütüphanelerde,kıraathanelerde oralarda o vazifelerini gidip hazırlayacak. Liseyi,ortaokulu bitirdiği zaman nereye gönderiyorsunuz? îtimat ettiğiniz mütedeyyin kimselere,bu işe gönül vermişlere gidip, istişare edeceksiniz. “Benim Anadolu kolejini,bitirdi,lisesini bitirdi iki tane çocuğum var. Acaba sizin bildiğiniz,tanıdığınız bir yer var mı? Şu âna kadar ben dinlerini terk etmemeleri için bana düşeni yaptım. Bundan sonra gidecekleri yeni muhitte onlara sıcak bir yuva kapısı açacak tanıdığınız bir yer var mı?” desinler, İstanbul’da,Ankara’da,Erzurum'da, Antalya’da, Sivas’ta, şarktan garba kadar gûnâ gün her yerde bu kabil kimseler vardır. Ve her yerde bilinir. Allah'ın tevfik ve inayetiyle.Dinsizlere yem olmasına fırsat verilmeden,imkân verilmeden arkadaşın onlara havalesi temin edilir. Orada da mükemmel bir muhit bulacaksın. Elbisesini mütedeyyin terziye yaptırtacak,dinsizin yanına gittiği zaman bir lâf çarpıştırıverir, sokuşturuverir. Kundurasını dindar bir adamdan aldırtacaksın. Ona gidecek, falana para kaçmasın,filâna kaçmasın o kadar meseleyi maddî ele almıyorum. Ama manyetik alanıyla dahî mü'min talebenin,gencin,delikanlının ruhuna tesir eden,bir kâbus tesiri icra eden bir zat bir de fikirlerle devreye girerse efkârını allak bullak edecektir. Traş olacağı berberi dahi siz seçecek ve tayin edeceksiniz. Zamanını dolduracaksınız. Malayâni,fuzûli şeylerle vaktini israf etmesine imkân vermeyeceksiniz.Ve behemehal nerde bulunursanız,bulunun dindar talebelerin kümeleşip,bir yerde,şurada burada ev tuttuklarını araştıracak,bulacak ve çocuğunuzun onların içinde neş'et etmesini temin edeceksiniz. Yoksa bu vazifelerden bir tanesini aksatır iseniz, siz hiç tesbihi elinizden bırakmasanız,hiç bir sünneti terk etmeseniz,çocuğunuza liseye kadar Kur'an okutsanız dahi Üniversitedeki vazifenizi ihmâl ettiğinizden ötürü karşınıza korkunç bir dinsiz olarak çıkar. Size vurulan,ve vurulurken,öldürülürken,idam edilirken dahi Allah'a küfürle son sözlerini söyleyen üç şahıstan bir tanesinin babasını anlatayım. Bu bizimle beraber düşüp,kalkanlardan birisi. Gözyaşına açık bir adam. Oğlunun biri dinsizlere paçayı kaptırınca,öbürü de yavaş yavaş başını sallamaya başlamıştı. Benim yanıma geldi İzmir’e,Ankara'dan. Adını söylemiyorum o zât duyar müteessir olur. Şehir eşkıyası diyorlardı ya, vatanı müdafaa eden askerler tarafından vuruldu. Onlardan birinin babası diyor ki: “Oğlumu okula koyduk,yüksek okula.Bana kaç ay gitti geldi dedi ki “baba,öyle dinsizler var ki namaz kılıyorum ben saldırıyorlar, îbadet-ü taat huzurumu ihlâl ediyorlar. Ben bu okula gitmesem olmaz mı?” “Oku” dedim ben. Aylar geçti aradan,benim oğlum onların arasına karıştı. Bu defa benim oğlum mescidi basanların arasında,Kur’an-ı Kerîm'i bir küme top yapıp,top oynayanların arasında,askere kurşun sıkanlar arasında,şehir eşkıyalığı yapanlar arasında. Bari şu ikinciyi kurtaralım dedik.” Buraya geldi onun bir okula verilmesi hususunda benim yapabileceğim yardımı benden istedi. Ağlayan bir baba idi. Fakat esas ahirette ağlayacak o. Allah'ı inkâr ederek giden o mürted çocuğun, oradaki Allah karşısındaki perişan durumu o babayı o denli ağlatacaktır ki belki ağlaması hiç durmayacaktır. Esas orada ağlayacaktır. Amma bu baba başı secdede,bu baba elinde tesbih var. Fakat bir noktada vazifesini ihmal etmiştir.. Muhitin,çevrenin,zamanın,zeminin nesil üzerinde tesiri çok büyüktür. Biz bu mevzuda müspet mânâda müessir olabilecek,zaman,zemin,mekân,muhit temin edelim. Çocuklarımızı,yetiştireceğimiz nesli onlara teslim edelim. Tefessüh etmelerine meydan vermeyelim. Allah için vermeyelim.

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

Kur an'ı kesinlikle biz indirdik; elbette onu yine biz koruyacağız.

Hicr Suresi,9 (Mürşid 3.1'den alınmıştır)

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

“Köleleriniz, kardeşlerinizdir”

Buhari

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Yıldız Sarayı'nın İttihatçılar'ca Yağma Edilmesi(29 Nisan 1909) *Gazneli Mahmud'un Vefatı(30 Nisan 1030) *Yıldırım Bâyezid Tarafından Manisa'nın Fethi(1 Mayıs 1390) *Fatih Sultan Mehmed Hân'ın Vefatı(3 Mayıs 1481) *Eyüp Sultan Hazretleri(r.a.) Vefât

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI