Cevaplar.Org

Bir müslüman besmele çekilmeden kesilen bir hayvanın etini yiyebilir mi?


2002-04-04 20:10:28

Kur'an-ı Kerîm kesilen hayvanların besmeleyle kesilmesini emrediyor. Kur'an’ın emridir bu. Yani ne hadis-i şeriflere ne de fukahanın hükmüne bağlı değil, kitapla sabit bir meseledir. Resul-ü Ekrem(A.S.)'in hayatı da esasen bu istikamettedir. Müminler alıp verdikleri her şeyi besmele ile alır, besmeleyle verirler. Yani Allah adına alır, Allah adına verirler. Bu her hangi bir devre, her hangi bir döneme mahsus bir vazife değil, İslâm'ın zuhur ettiği andan kıyamete kadar Müslümanların yapmakla mükellef oldukları bir muameledir. Hayvanı boğazlarken bismillah diyecekler. Yani Allah'ın adıyla kesiyorum diyecekler. Bu suretle kesilmeyen bir hayvanı mümin yiyemez. Yalnız müşrik olmayan, mürted olmayan, komünist olmayan Hıristiyan ve yahudinin kestiğini yiyebilir ama onun da başka bir şeyin adına kesilmemesi şarttır. Mesela götürmüş te Hazreti Mesih'in, Hazreti Meryem'in adına kesmişse o da yenmez. Bir nevi şirk de vardır bunun altında. Ve Allah(cc) bunu yasak etmiştir, öğlen namazının on rekat olması gibi, vitri vacibin üç rekat olması ve onda kunut okunması gibi şeylerdir bunlar. Taabbüdidir, gizlidir, çok defa ruh bundaki sırrı hikmeti hissedemez, kavrayamaz. Allah(cc)“üzerine besmele çekilmeyen şeyleri yemeyin” buyurmaktadır. Üzerine besmele çekileni yiyeceksin. Burada istisna olarak Hazret-i İmam Şafi'nin bir kavli, bir fetvası var. Bu fetvasında dayandığı Müslim-i Şerifde olan bir Hadis-i Şeriftir. Hazreti Aişe rivayet ediyor; Peygamber efendimiz(AS)'a veya Sahabe-i Kiram'a bilmedikleri bir cemaat tarafından et takdim ediliyor. Takdim edilen bu eti Sahabe kuşkuyla karşılıyor. Ve Resul-ü Ekrem'e meseleyi götürüyorlar. Diyorlar ki "Ya Rasulullah, bize bilmediğimiz şu kabileden, et takdim ediliyor. Besmele çekip çekmediğini bilmiyoruz, yiyelim mi, yemeyelim mi? Allah Resûlü(S.A.V.) “Siz bismillah deyin yiyin” buyuruyor. İmam Şafii Hazretleri bundan bir fetva çıkarıyor; “ Bu hadiseye binaen şayet kesilirken besmele çekilmemiş ise,sen lokmayı ağzına korken bismillah desen yine temiz olur” buyuruyor. Bu da çok güzel. Biz nasıl olduğunu,nasıl elde edildiğini bilemediğimiz hususlarda işte böyle yaparız. Ama nasıl olduğunu,nasıl edildiğini bildiğimiz hususlarda böyle yapamayız. Görsek ki besmelesiz kesiliyor,görsek ki başkasının adına kesiliyor,yiyemeyiz. Mesela başbakan gelirken sen götürüp bir hayvan boğazlıyorsun. Esasen ona besmele desen de yenmez o. Çünkü besmele demek esasen,kalbin o anda Allah'ı tahattur etmesi,bütün eşhasın ve eşbahın silinmesi,her şeyin atılması arkaya,sadece Allah'ın tezekkür edilmesi demektir. Binaenaleyh,böyle bir şahsın adına,onun kudümüne kesilen hayvan pis olacağı gibi;aynı zamanda bunu kesen şahıs eğer biliyorsa kendi de şirke girmiştir. Müşrik olmuştur. Her şey, yapılan her şey Allah'ın adına yapılacaktır.. Ben,Hazreti Şafii’nin verdiği fetvanın burada tenkidini yapacak değilim, İmam Şafî'nin bastığı toprağın bir zerresi olamam. Ama bununla beraber karşısında diğer üç mezhep,onların nokta-ı nazarları ve delillerin tenkitini,kritiğini ele aldığımız zaman Hazreti Şafî'nin o fetvasında isabetsiz olduğunu görüyoruz. Mübarek ruhu bağışlasın. Ben de arz edeyim isabetsizliğini. Evvelâ Resûl-ü Ekrem(S.A.) "Siz besmele çekin yiyin."dediği et, Müslüman olmuş bir kabileden gelmektedir. Müslüman olmuşsa şayet Kur’an’ın o hükmünü biliyor demektir. Saniyen burada katiyen besmelesiz kesildiğine dair hiç bir şey yoktur. Belki bir şüphe vardır,bir tereddüt vardır. Mümin, müminden gelen böyle bir şey karşısında hüsnü zanna memurdur. Hüsnü zan mümkün olduğu müddetçe suizan edemez. Onlar hüsnü zan etme mecburiyetinde idiler. Efendimiz bu hüsnü zannı yapmış oldu. Salisen: belki o zaman Kur’an-ı Kerim'in bu mevzudaki katiyyen kesip atan ayeti daha nazil olmamıştı. Onun için mezbahalarımıza,hayvan kesilen yerlere dikkat edecek ve mümkün olduğu nispette besmele ile kesenlerden alacağız. Size burada iki hatıra anlatayım. Erzurum Üniversitesinde şu anda doktor bir kardeşimiz var. Kendisiyle uzun boylu beraber kaldığımız bir kardeştir. Şu günlerde de Ankara'da doçentlik teziyle meşgul bir sene evvel Fransa'ya gitmişti. Giderken aramızda müzakere ettik. “Sen orada et ihtiyacını,protein ihtiyacını nasıl tedarik edersin” diye konuştuk. “Müslümanlar buluruz keseriz. Yemesem de olur.” dedi. Gittikten sonra ben de adresinin gelmesini bekledim. “Buradan icabında et kavurur, kavurma göndeririz” dedim. Nitekim sucuk gönderme mümkün oldu et ihtiyacını karşılayalım diye. Daha sucuklar gitmeden bana bir mektup yazdı. O mektubunda orada senelerden beri kalan bir profesörden bahsediyor. Bunu pek çoklarınız da tanırsınız, Türkiye'ye de sık sık gelir. Pek çokları da tenkit eder bazı kusurlarından. Mektubunda bana aynen şöyle diyordu. "Şu bir kaç aydan beri bir lokma et ağzıma koymadım. Fakat daha ne kadar etsizliğe, proteinsizliğe dayanacağım bilemiyorum. Fazla bir şey de bulup yiyemiyorum. Ben şahsen o hocaya, profesöre sordum. Dedi ki:"Ben on-on beş senedir buradayım vallahi ağzıma bir lokma et koymadım daha burada.” Bu Hindu değildir. Et yeme onun için haram değildir, Müslüman’dır bu insan, fakat “ruhi hayatımı tahrib edecek, melekelerimi dumura uğratacak, his yapımı alt üst edecek böyle bir lokmayı, memnu bir lokmayı ağzıma koymam.” Sonra Mevlâ lütfetmiş,orada İslam esası üzerine hayvan boğazlayan bir kasap bulmuş,et ihtiyacını ondan temin etmişti. Biz çok şükür İslam memleketinde bulunuyoruz. Hepimizde Müslümanlığın emirlerine boyun eğiyoruz Çok basit bir mesele,besmeleyle etin kesilmesi meselesi bunu aramızda halledemeyeceksek,hiç bir meseleyi halledemeyiz dersem sakın darılmayalım.

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

Andolsun ki biz, öğüt alsınlar diye, bu Kur'an'da insanlara her türlü misali verdik.

Zümer,27

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

Allahu Teala, kulunu helal (kazanç) talebinde yorgun görmeyi sever.

250 Hadis, s.197

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Çanakkale'de Kirte Zaferi(28.04.1915) *Gazneli Mahmud'un vefatı(30.04.1090) *Cezzar Ahmet Paşa Akka'da Napolyon'u püskürttü.(2.05.1799) *Fatih Sultan Mehmed'in vefatı(3.05.1481) *Hâlid bin Zeyd Ebû Eyyûb Ensari'nin vefatı (4.05.677)(İ.hatip takvimi)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI