MÜSLÜMAN KADINLARIN KAHRAMANLIKLARI-8

Hicretin 139. yılında, Mansur’un hilâfeti sırasında Rum Kayseri, Malatya şehrine saldırdı. Ve orasını harab etti. Mansur, Kayser’e haddini bildirmek ve tecavüzünün öcünü almak için başında “Sâlih bin Ali” ve “Abbas


Seyyid Süleyman Nedvi

.

2010-04-30 14:10:09

Hicretin 139. yılında, Mansur’un hilâfeti sırasında Rum Kayseri, Malatya şehrine saldırdı. Ve orasını harab etti. Mansur, Kayser’e haddini bildirmek ve tecavüzünün öcünü almak için başında “Sâlih bin Ali” ve “Abbas bin Muhammed” olan bir orduyu sevk etti. O şanlı Müslüman askerleri şehri yeniden düzelttiler. Hatta başka birtakım bölgeleri de istilâ ettiler. İstanbul’a kadar yaklaştılar.

Mansur’un halaları ve Sâlih’in kız kardeşleri olan “Ümmü İsâ Binti Ali” “Lûbâbe Binti Ali” de ebediyet şerefine erişenlerdendir. Onlar da, bu olaylara şâhit olmak sûretiyle onun parlak zaferlerinin gerçekleşmesine katılma mutluluğuna ermiş kadınların üstünlüklerine sâhiptiler. Bu gazalarda onların şahâdetleri, Emevî hükümdarlığı hilâfet-i İslâmiyeden kalkacak olursa Allah yolunda mücadele edeceklerine dâir yapmış oldukları geçmiş adamaya vefadır.

Hicretin 178. yılı.. Hilâfet makamını Harun Reşid işgal ediyor.. Velid bin Tarif adında bir hârici ona baş kaldırır ve Hâburu, Nişâburu işgal eder. Halife, fitneyi bastırmak için şöhretli bir kumandan olan Yezid bin Şeybânî kumandasında silâhlı bir birliği görevlendirir. Harb maharetine ve üstün bir atılganlığa sâhib olan bu komutan, hâricileri hezimete uğratır. Ve Velid’i katleder.

Bunu duyan Velid’in hemşiresi Fâria, zırh ve silâhlarını kuşandı. Kılıcını takındı. Halifenin kuvvetlerine karşı savaşmağa başladı. Fakat karşısına komutan Yezid bin Şeybanî bizzat çıktı ve Fâria’nın atına bir mızrak vurdu. Sonra onu ailesinin adını ve kavminin şerefini küçültücü bir harekete yöneldiğinden ötürü azarladı. Fâria da hasret ve elem gözyaşları ile geri döndü. Yoksa onu bir ölüm yeri demek olan muharebe sâhasından korku döndüremezdi. Kadınlara yakışmayan, kadınlığın şanından olmayan bu cüret ve cesâretin kötü nâmı olmasaydı, onu harb meydanından ölümden başka bir kuvvet zâten döndüremezdi…

O bu yüzden geri dönüyordu ki.. gözleri yaşlarla dolu.. Ve o anda bizzat düzenlediği şu acıklı şiiri okudu.. Bu, eleminin hatıralarından bize bıraktığı beyitlerdi:

Sen niçin yapraklısın, ey hâbur ağacı,

Sanki İbn-i Tarîfe duymuyorsun acı,

Bir genç ki, takvaydı ancak onun kıvancı,

Malı da yalnız mızrakları ve kılıcı,

Gidişin sanki gençliğimizdi ne acı.

Ah! Binlerce genç sana olaydı fedâcı,

Allah’ın selâmı ola dâima tâcı,

Görüyorum ölüm, her şerefliye ergeç ulaşıcı.

Bu mersiye çok büyük bir şöhrete ulaştı ve yayıldı. İbni Hallikan: O, Hansâ’nınkilerle aynı derecededir, der. Ebu Ali el-Kali “Emâlî”sinde ondan bahseder. Ve onu estetikçilere mânevî güzellikler kısmının “Tecahül-i ârif” bâbında güzel bir örnek olarak gösterir.

Haçlı seferleri çılgınlığı yalnız Avrupalı kadınları sarmakla kalmamış, olağanüstü bir delilik hâlinde bütün Hıristiyan kadınları sarmıştı. Ahmed Kâtib’e göre Hıristiyan kadın sahnede yâni harp meydanında bulunmuştur. Müslüman kadınlar da, İslâm askerlerin kahramanlık ve metanetlerine onlarla birlikte savaşarak hissedâr olmuşlardır. İslâm emirlerinden Üsâme, Haçlılarla savaşırken anası ile hemşiresi de zırhları giymiş olarak Hıristiyanlar karşısındaki mücâdelesinde ona yardımcı olmuşlardı (Ahmed Ağaoğlu Hukukul-Mer’e ve-İslâm).

Müslüman anaları bu dinin şevk ve gayretlerinde istenilen etkiyi çocukları üzerinde işlemekte başarısızlığa uğramamışlardır. Hıristiyanlar, Akka’nın uzun muhasarasından mücadele şevklerini kaybetmiş ve İslâm askerleriyle haşir-neşir olmağa başlayıp kaynaşmışlardı. Bir defasında Haçlılar kendi çocuklarıyla Müslüman çocukları arasında bir (harb oyunu) hazırladılar.. Her iki tarafın çocukları hücuma kalktılar. Ve birbirleriyle şeklî bir savaş yaptılar. İşte burada evvelce anneleri tarafından kendilerine İslâm imânı ve yiğitlik ruhu aşılanan Müslümanların yavru Arslanları, Hıristiyan kuzularını kuşatmışlar ve onları iplerle sımsıkı bağlamışlardır. (elfethul-kussi fil-fethi-l-Kudsi)

Seyyid Süleyman Nedvî, Müslüman Kadınların Kahramanlıkları, Fatih Matbaası, Çeviren Ramazan Yıldız, İstanbul-1967, s. 38-41.

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

CENNET KADINLARININ SEYYİDELERİ

CENNET KADINLARININ SEYYİDELERİ

İbn-i Abbas (r.a) şöyle rivâyet etmiştir: Peygamber (aleyhissalatu vesselam) dört çizgi çizd

MÜSLÜMAN KADINLARIN KAHRAMANLIKLARI-13

MÜSLÜMAN KADINLARIN KAHRAMANLIKLARI-13

Biz, tekrar yeryüzünün kutsal topraklarına; bahse başladığımız yere dönelim: Yemenî kaste

MÜSLÜMAN KADINLARIN KAHRAMANLIKLARI-12

MÜSLÜMAN KADINLARIN KAHRAMANLIKLARI-12

Nizam Şah hanedanı, Ahmet Nagar’da aşağı yukarı bir tam ve çeyrek asır hüküm sürmü

MÜSLÜMAN KADINLARIN KAHRAMANLIKLARI-11

MÜSLÜMAN KADINLARIN KAHRAMANLIKLARI-11

Mirza Hadi, Tuzk-i Cihangiri’nin sonlarında ahlâken bazı skandallar yapmasına rağmen bir

MÜSLÜMAN KADINLARIN KAHRAMANLIKLARI-10

MÜSLÜMAN KADINLARIN KAHRAMANLIKLARI-10

Timur’un Hindistan’ı fethi, Zahiruddin Şah Babur ile başlayan Moğolların muhteşem

MÜSLÜMAN KADINLARIN KAHRAMANLIKLARI-9

MÜSLÜMAN KADINLARIN KAHRAMANLIKLARI-9

İslâm’ın, tarihî zaferlerinden bahsedilirken, Hindistan umumiyetle zikredilmez. Fakat biz

MÜSLÜMAN KADINLARIN KAHRAMANLIKLARI-8

MÜSLÜMAN KADINLARIN KAHRAMANLIKLARI-8

Hicretin 139. yılında, Mansur’un hilâfeti sırasında Rum Kayseri, Malatya şehrine saldır

MÜSLÜMAN KADINLARIN KAHRAMANLIKLARI-7

MÜSLÜMAN KADINLARIN KAHRAMANLIKLARI-7

Hicretten 77 yıl sonraydı.. Halife Abdülmelik, Haccac’ı Irak valiliğine getirdi. Bir hâr

MÜSLÜMAN KADINLARIN KAHRAMANLIKLARI-6

MÜSLÜMAN KADINLARIN KAHRAMANLIKLARI-6

Cemel vak’asında Hz. Âişe’nin (R.A.) Hz. Ali (R.A.) karşısındaki mücadelesi hiç

MÜSLÜMAN KADINLARIN KAHRAMANLIKLARI-5

MÜSLÜMAN KADINLARIN KAHRAMANLIKLARI-5

Müslümanlar “Meysen” savaşında çok ustaca taktikler kullandılar. Meysenlileri Dicl

MÜSLÜMAN KADINLARIN KAHRAMANLIKLARI-4

MÜSLÜMAN KADINLARIN KAHRAMANLIKLARI-4

Hazreti Ömer’in devri boyunca İslâm, iki çetin düşmanla savaşmağa mecbur olur.. Romal

Kim sabreder ve affederse şüphesiz bu hareketi, yapılmaya değer işlerdendir.

Şûra, 43

GÜNÜN HADİSİ

"Üç defa kapıyı çalın. İzin verilirse girin; aksi halde dönün."

Riyazü's Salihin, 2/874

TARİHTE BU HAFTA

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI