Cevaplar.Org

Kürtajın hükmü nedir?


2002-01-10 23:41:53

Evlenmekten murad neslin üremesidir, muhafaza edilmesidir. Dolayısıyla bunu engelleyecek herşey fıtrat kanunlarının dışına çıkma anlamı taşıdığından fıtrat dini olan İslam onu hoş karşılamamıştır. Yalnız her kaidenin istisnasının olduğu yerler de vardır. Buna göre ana rahmine giren spermin hangi safhada ve hangi yolla olursa olsun, alınması, düşürülmesi haram olmakla birlikte, bazı durumlarda şahısların özel hallerine göre bu hüküm değişebilmekte ve mekruh, tahrimen mekruh veya mübah hükümlerini alabilmektedir. Bu meselede eşler çocuk olmasını arzu etmiyorlarsa telkih, aşılama hadisesinin olmamasına dikkat etmelidirler. Yani azil yapabilirler. Kaldı ki, Allah Rasulü (sav) bazı beyanlarında bu muameleye cevaz verirken veya Sahabe-i Kiramın bunu yapması karşısında hiçbir şey demeyip takriri sünnetleri ile azil hadisesini onaylarken, bazı rivayetlerde buna "ved-i hafi" demektir. Yani bir manada tıpkı cahiliye döneminde olduğu gibi çocuğunu diri diri toprağa gömme. Bununla beraber çocuğun olmaması adına hemen hemen bütün fukahanın ittifakla caiz hükmünü verdikleri muamele de azildir. Bu açıdan illa yapılacaksa azil yapılabilir. Fakat cenin ana rahmine döllenerek yerleşmiş ve insan olma safhalarının ilkine intikal etmişse, bunun ister kürtaj yoluyla çıkartılması, ister ilaçla rahimde öldürülmesi, istersa farklı metodlarla düşürülmesine -ki hepsi de ölüm, öldürme demektir- fukahanın farklı yaklaşımları vardır. Hanefi mezhebi çocuğun ana rahminde insan şekline bürünmesi ve kendisine ruh üflenilmesi safhasına gelinceye kadar olan ilk 120 gün (dört ay) içinde çocuk aldırılabilir der. Yalnız bu cevaz onun haram olmasa bile mekruh, tahrimen mekruh olmadığı anlamına gelmez. Bazı fukaha ilk dört ay içinde kürtaj yaptırmanın ya da çocuğu düşürmenin mübah olmasını geçerli bir mazeret olması durumuna hamletmişlerdir. Ama 120 günden sonra özürsüz olarak yapılacak olan her muamele haramdır ve bir cana kıyma demektir. Diğer mezhepler ise, bu konuda şu hükümleri vermekteler; Mâlikiler, "döllenme olduktan sonra kırk günden önce de olsa cenini aldırmak ya da düşürmek haramdır." Şafiler, "ilk kırk gün içinde kerahet ile birlikte caizdir. Kırk günden sonra kesinlikle haramdır." Hanbeliler, tıpkı Hanefi mezhebi gibi düşünmekte ve "ilk 4 ay içinde caiz, sonrasında kesinlikle haramdır" demektedirler.(1) Netice itibariyle; bu meselede ister ilk 40 gün içinde, isterse Hanefi mezhebinin görüşü doğrultusunda 120 gün içinde çocuk aldırabilir denecek olsa hangi mazeretler geçerlidir. Fıkıh kitaplarımızda bununla ilgili olarak üç özür ileri sürülmektedir. 1- Annenin emzirmekte olduğu çocuğunun sütüne zarar vermesi ve babanın bir süt anne bulacak güçte olmaması 2- Ortamın çok bozuk olup, İslamî terbiyenin mümkün olmaması. 3- Kadının hasta olup, doktorların hamileliğin devamıyla hastalığın artacağı ya da yeni bir hastalığın çıkacağını söylemesi.(2) Görüldüğü gibi ceninin düşürülmesi ya da kürtaj yoluyla aldırılmasında öne sürülen mazeretlerde geçim sıkıntısı veya Maltüs'ün dediği gibi, dünyanın, bu kadar nüfusun beslenmesi adına yeterli olmadığı, olmayacağı gibi sebepler yok. Geçim sıkıntısı yok; zira Allah "geçim sıkıntısı endişesiyle sakın ola ki çocuklarınızı öldürmeyin, sizin de onların da rızkını veren biziz" buyurmaktadır. Geçim menbalarının yetmeyeceği yok; zira bu sadece bir vehimden ibarettir. Allah yaratmış olduğu varlıkların rızkını elbette vermiştir, vermektedir ve verecektir. Çünkü va'd etmiştir. Va'dinden dönmek ise O'nun şe'ni değildir. Öte yandan Batı dünyası kendi arasında doğum kontrolü uygulamaz, doğumları teşvik ederken, İslam dünyasına bunu salık vermesi hatta bununla kalmayıp bizim topraklarımız üzerinde bir çok organize faaliyetlerinin içinde fikrî ve amelî planda bulunması üzerinde durulmaya değer bir husustur. Fakat meselenin fıkhî buudunun ele alındığı yerde, bu türlü değerlendirmeleri başka platformlara bırakalım. Evet, Allah Rasulü (sav), kıyamet günü ümmetinin çokluğu ile iftihar edeceğini beyan buyuruyor. O'na ümmet olmakla iftihar eden ve edecek olan herkes, O'nun edeceği bir yolun yolcusu olmalıdır. _________ 1- Vehbe Zuhayli, el-Fıkhu'l İslâmî, 4/362 2- Vehbe Zuhayli, aynı yer

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

İnsanlardan öylesi var ki, herhangi bir ilmî delile dayanmadan Allah yolundan saptırmak ve sonra da onunla alay etmek için boş lafı satın alır. İşte onlara rüsvay edici bir azap vardır.

Lokman,6

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

Ä°SÄ°M VE KÃœNYE

"Sizler kıyamet günü isimlerinizle ve babalarınızın isimleriyle çağırılacaksınız öyleyse isimlerinizi güzel yapın"

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Çanakkale'de Kirte Zaferi(28.04.1915) *Gazneli Mahmud'un vefatı(30.04.1090) *Cezzar Ahmet Paşa Akka'da Napolyon'u püskürttü.(2.05.1799) *Fatih Sultan Mehmed'in vefatı(3.05.1481) *Hâlid bin Zeyd Ebû Eyyûb Ensari'nin vefatı (4.05.677)(İ.hatip takvimi)

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI