KUR'AN-I KERİM'DE ÇELİŞKİ, BİLİMSEL VE TARİHİ HATALAR VAR MI?

Muhterem Müslümanlar! Oryantalistler Kutsal Kitabımızda âyetlerin birbiri ile çeliştiğini, bilimsel verilere uymadığını ve tarihte olmayan kişiliklerin Kur’an’da yer aldığını iddia ederler. Oysaki bu iddialar, Kur’an-ı Kerim tarafından bizatihi yerilmektedir:


Seyda Musa Geçit Hocaefendi

musa_bazid04@hotmail.com

2021-12-08 08:46:42

Muhterem Müslümanlar!
Oryantalistler Kutsal Kitabımızda âyetlerin birbiri ile çeliştiğini, bilimsel verilere uymadığını ve tarihte olmayan kişiliklerin Kur'an'da yer aldığını iddia ederler. Oysaki bu iddialar, Kur'an-ı Kerim tarafından bizatihi yerilmektedir:

أَفَلاَ يَتَدَبَّرُونَ الْقُرْآنَ وَلَوْ كَانَ مِنْ عِندِ غَيْرِ اللّهِ لَوَجَدُواْ فِيهِ اخْتِلاَفاً كَثِيراً

 "Kur'an'ı düşünmüyorlar mı? Eğer o Allah'tan başkası tarafından indirilmiş olsaydı, onda birbirini tutmayan çok şeyler bulunurdu." ( Nisa, 82)
Aslında ön yargılardan uzak tarafsız/objektif bir bakış açısıyla Kur'an'ı inceleyen biri, onda bir çelişkinin, mantık hatalarının olmadığını ve bilimsel ve tarihi verilerle son derece uyumlu olduğunu görür.

Bu iddiaları incelemeden önce mevzu bahis edilen Kur'an'ın nasıl bir kitap olduğunu açıklamak gerekir. Öncelikle bilmemiz gerekir ki Kur'an, bir müellifin baştan sona kadar yazdığı bir roman ya da bilimsel bir kitap değildir. Tarih ve felsefe kitabı da değildir. Bilimin genel konusu olan evren ve insanı yaratan Allah'ın 23 yılda olayların akışına göre peyderpey/parça parça inen bir kitaptır.

Ayetlerin iniş sebebini bilmeden yorumlamak ya da anlamaya çalışmak objektif ilkesine aykırıdır. Ayrıca Kur'an, Arapça bir kitaptır. Arapçanın dil kurallarına, grametik yapısına ve edebi sanatlarına göre incelemek objektif yöntem açısından çok büyük önem arz etmektedir.

Kur'an'ın sözlü geleneğe hâkim olan bir toplumun diliyle gönderildiğini de unutmamak gerekir. Dolayıyla Kur'an sözlü bir metindir, sözlü olarak inen âyetler, muhafaza için hemen yazıya aktarılmıştır. Sözlü bir metnin daha sonra yazılıya aktarılışındaki zorluğu/güçlüğü bilmeden "ayetlerde çelişki vardır" demek borazanlıktan başka bir şey değildir. Buradan anlıyoruz ki bu müddeilerin iddialarının kaynağı ya art niyetliliktir ya da cehalettir.
Çelişki olarak gözüken konuların temelinde tefsir yani Kur'an'ın yorumlama ve anlama ilminin bilinmemesinden kaynaklanır. Şimdi bu mes'eleyi aşağıdaki ana temeller üzerinden ele alalım:

A) âyetleri parçacı bir metod ile değil de bütünsel olarak ele almak gerekir. Bu metod ile baktığımızda çelişki olarak görülen ya da gözüken âyetlerin, o meselenin çeşitli safhaları olduğu görülür. Örneğin Kur'an'da insanın yaratılışı birçok merhalede ele alınmıştır: Toprak merhalesi (Âli İmran:59), balçık merhalesi (Hicr:26), nutfe merhalesi(Nahl:4) gibi…

B- Kur'an'da bir mesele birçok farklı şekilde ele alınır. Örneğin "Kadınlar arasında adaleti gerçekleştirmede endişe ederseniz, bir kadınla evlenin." ( Nisa 3. âyet ) âyeti ile "Ne kadar isteseniz de kadınlarınız arasında adalet yapamazsınız." ( Nisa 129. âyet ) âyeti arasında her ne kadar biçimsel/şekilsel bir çelişki/fark gözükse de aslında hiçbir fark yoktur. Çünkü ilk âyette evliliğin hukuki/fıkhi yönü yönü ele alınmakta; ikinci âyette de psikolojik olarak kalpte duyulan bir eğilime işaret edilmektedir.

C) Kur'an'da bir kavram, bazı durumlarda hem mecaz hem de hakiki anlamda kullanılır. Örneğin, "Kıyamet günü insanları sarhoş görürsün, hâlbuki onlar sarhoş değillerdir." ( Hac 2. âyet ) Bu âyette zahiren "sarhoş" kelimesinde bir tezat gözükse de hiçbir tezat yoktur. Zira birinci âyette sarhoş, "korkudan titrer, akıl dışı davranışlar sergiler" anlamında yani mecaz olarak kullanılmıştır. İkincisinde de gerçek anlamda kullanılmıştır. Yani aslında onlar görüldüğü gibi sarhoş değillerdir; ürkek ve korkaktırlar. Bu nedenle sarhoş olarak görünüyorlar.

D) "Kur'an'da bilimsel hatalar var" cümlesi epistemolojik anlamda hatalı bir cümledir. Çünkü Kur'an bir bilim kitabı değildir. Bilimin metodu ayrı dinin metodu ayrıdır. Bir âyeti bilimsel verilere göre değerlendirmek hem bilime hem de Kur'an'a hakarettir. Zira bilim dediğimiz şey, daha noktayı koymamıştır. Bir başka ifade ile bilimsel gelişmeler daha son bulmamıştır. Bugünün bilimsel verileri dünün bilimsel verilerini yalanlamaktadır. Eğer bilimsel gelişmeler son bulsa bilim diye bir şey olmaz. Zaten elimizdeki mevcut bilgisel verilerin çoğu teoridir, kanıtlanmamıştır. Kanun haline geldiğinde mutlaka Kur'an'la uygunluluk arz eder.

E) Kur'an'da tarihsel hatalar da yoktur. Bazı oryantalistler, Hz. Musa devrinde bahsedilen Haman'ın aslında Hz. Musa'dan 1100 yıl önce yaşamış Babil kralının yardımcısı olduğunu söylerler. Oysa bu iddianın tümüyle dayanaksız olduğu Mısır hiyeroglifinin bundan yaklaşık 200 yıl önce çözülüp, Eski Mısır yazıtlarında "Haman" isminin bulunmasıyla ortaya çıkmıştır.

Kısaca olarak ele aldığımız bu makalede de görüldüğü gibi Kur'an'ı anlamak ve doğru yorumlamak için bazı ilmi kriterlere göre ele almak gerekir. Aksi takdirde oryantalistlerin tüm çabalarının anlamsız ve boş olduğunu idrak edemeyecek Müslüman nesiller meydana gelir ki Allah, Müslüman gençlerimizi bu İslâm düşmanlarının şer ve vesveselerinden korusun…

Molla Musa el-Celali

(NOT:Bu makale merhum Seydamızın "Mecmuatü'l-Fevaid" adlı kitabından derlenerek hazırlanmıştır. Bkz. S. 49-56, 61)

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

Allah'a güven. Vekîl olarak Allah yeter.

Ahzab, 33

GÜNÜN HADİSİ

Hafızasında Kur'an'dan hiçbir ezber bulunmayan kişi harab olmuş bir ev gibidir

Tirmizi, Sevatbu'l-Kur'an 18, 2914

TARİHTE BU HAFTA

*Prut Barış Antlaşması (Osmanlı-Rusya) 22 Temmuz 1711 *İkinci Meşrutiyet'in ilanı 23 Temmuz 1908

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI