SEYDA MUHAMMED ZAHİD BAŞÇI HOCAMIZIN HATIRATI-6

SEKSEN İHTİLALİ VE SONRASI Seksen ihtilalinde ben Sancak’taydım. Resmi Kur’an Kursu öğretmeni olalı iki üç ay olmuştu. Hayalimde üniversiteyi dışardan bitirmek ve okumak vardı. O zaman 27 yaşındaydım. İhtilalle birlikte bu umutlarım söndü..


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2021-07-08 09:17:25

SEKSEN İHTİLALİ VE SONRASI

Seksen ihtilalinde ben Sancak'taydım. Resmi Kur'an Kursu öğretmeni olalı iki üç ay olmuştu. Hayalimde üniversiteyi dışardan bitirmek ve okumak vardı. O zaman 27 yaşındaydım. İhtilalle birlikte bu umutlarım söndü..

İhtilalden iki sene geçti. O sıralar bizim köyde medrese devam ediyordu. Diyanetten izin almışlardı. Kur'an Kursu adı altında eğitim sürüyordu. Benim Sancak'ta kurs da resmiydi. Her şey prosödüre uygundu.

Seksen iki'de anayasa oylaması oldu ya..O oylamadan iki gün önce ben kurstaydım. Bir jandarma geldi, dedi; "komutan seninle Hacı Ali Gündoğdu'nun karakola gelmesini istedi."

Gittik. Karakol komutanı dedi ki; "Yarın Bingöl'e gidin. Valilikte, konferans salonunda din görevlilerinin toplantısı var. Siz de katılın." "Tamam" dedik.

Sabahleyin toplantıya gittik. Vali ve il jandarma alay komutanı konuşma yapacaktı. Bizim müftümüz vardı; Zeki Hayran, Sivaslı..Güzel bir insandı..O dedi ki; "Arkadaşlar vali bey gelip size konuşma yapacak. Konu şu; Anayasa oylaması vardır. Bu anayasa oylaması hususunda bazı şeyler devletin kulağına geliyor. Bu evet-hayır meselesinde vali bey size bir konuşma yapacak, bazı talimatları olacak. Ben müftünüz olarak tabii söyleyecek bir sözüm yoktur. Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz buyurdu ki;

مَنْ كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ اْلآخِرِ فَلْيَقُلْ خَيْرًا أَوْ لِيَسْكُتْ

" Allah'a ve ahiret gününe iman eden mutlaka hayırlı söz söylesin veya sussun." (Buhari, Nikah 80, Müslim, İman 74) Benim de size tavsiyem budur."

 Biraz bekledik, vali geldi. Vali de İsmet Metin diye Hataylı birisi. Geldi, hepimizi tehdit etti. Dedi ki;

"Kulağımıza bazı şeyler geliyor. Yok "Eğer evet oyu verirseniz, öbür dünyada Cehennem'de yanarsınız." Böyle şey olmaz. Biz sizden resmi görevliler olarak anayasa oylaması aleyhinde böyle şeyler beklemiyoruz. Bu gibi şeylere üzülürüz. Üzülmekle de kalmayız, gerekeni yaparız."

Sonra anayasa oylaması oldu. Oran olarak bilemiyorum-istatistliklere bakılabilir ama- Türkiye'de en yüksek oranla red oyunun çıktığı yer Bingöl oldu.

Ondan sonra da tabii işlemleri hazırladılar, istihbarat topladılar. Kim bunu yapmış, kimler buna sebeb olmuş? Merkezde ve merkez köylerde görev yapan altmış tane din görevlisini sürgün ettiler. Hacı Ali'yi Genc ilçesinin bir köyüne sürgün ettiler. Hacı Ali "benim emeklilik sürem doluyor, ben emekli olacağım, burada yalnız yapamam" dedi, emekliliğini istedi. Beni de Karlıova'ya sürgün ettiler.

Fakat bu arada sürgünler olana kadar epey bir zaman geçti tabii. Demek hazırlık yaptılar. Yani 82'nin sonbaharında anayasa oylaması yapıldı, 83'ün Nisan ayıydı. Bizim köye ve dayılarımın köyüne yani molla Hasan'ın medresesinin olduğu köye aynı gün bir operasyon düzenlendi. Seyda'yı evden aldılar, Molla Hasan'ı evinden aldılar.

-Operasyon hayır oyundan dolayı mı yapıldı Seydam?

-Onun da etkisi vardı.. Medrese vardı bu iki köyde..Medrese eğitimi ise resmen yasaktı. Benim abim de o zaman muhtardı. Onu da gözaltına aldılar; "devlete burada medrese olduğunu neden bildirmedin?" filan diye..Gözaltı süresinde seydalara aşağılayıcı mumele yapıldı. Sonra mahkeme salıverdi. Ama seydalar sürgüne gönderildi.

Seyda Molla Zeki'yi Kığı'nın cemaati olmayan bir köyüne sürgün ettiler. Molla Hasan'ı da Adaklı ilçesinin merkezine gönderdiler. Kur'an Kursu yöneticilerinin tayini yaz ayında olur. Beni de yaza kadar beklettiler.

O iki medrese ise bir daha açılmamak üzere kapandı. Çünkü büyük bir darbe vuruldu. Seyda Molla Zeki üzüntüsünden hastalandı. Beyin damarları tıkandı, bir daha açılmadı.

Seydaya bu sürgünün büyük psikolojik tesiri oldu. Düşün, her gün misafir var, her gün gelen var, giden var, medrese dolu. Yirmi-otuz kişi harıl harıl okuyorlar. Medrese, ilim, irfan, şenlik..Ondan sonra öyle bir köye gidiyorsun ki, cemaati yok, gelen yok, giden yok..Zor tabii...

-Seydaya göz altında kötü muamele yapmışlar mı?

-Yok yapmadılar. Gözaltında elini ranzaya bağlamışlar sadece, işkence, kötü muamele vs. yapmamışlar.

KARLIOVA

-83'de böylece Karlıova'ya geldim. Orada üç sene kaldım. 86'da İzmir Kemal paşa ilçesine bağlı Halilbeyli köyüne Kur'an Kursu yöneticisi olarak geldim. Halilbeylide de 18 sene görevli olarak kaldım..

HALİLBEYLİ KÖYÜ

Halilbeyli'ye geldiğimde oranın halkı beni çok iyi karşıladı. Ben de onları çok farklı gördüm, çok hoşuma gitti. Çok samimi arkadaşlar vardı. Köylüler de iyiydi. Yani dine meyyal Halilbeyliler..Halen de samimi münasebetlerimiz aynı şekilde devam ediyor.

Ben Halilbeyli'yi şöyle gördüm; geçmişi dindar olan insanlar ve medenice dindar..Bizim memleketin insanlarından farklı olarak. Bizim memleketin insanları da saf, dindar, her şeyiyle Müslüman bir kültür ile iç içe ama, böyle eksiklikleri var. Çünkü tarihte şer'i yönetim, şer'i hükümler devlet eliyle tam olarak uygulanmamış. Dağ başlarındaki köylerde böyle hür yaşamış, serbest yaşamış insanlar. Ondan dolayı bizim insanlar dindar, mutaassıb, ama böyle şer'i kanunlarla geçmişte terbiyeden geçmediklerinden, böyle alim ve meşayihin tavsiyeleri ile ıslah olmuşlar.

Şimdi, kanunun bir toplum üzerinde icra edilmesi, onları medenileştirir. Halilbeylideki o dindar insanlardaki başkalarının hak hukukuna riayet ve hassasiyet, bizim memleketin genelinden daha iyi. Çok hassas gördüm o dindarlarını..Demek ki Osmanlı devrinde Bosna'da İslam'ı çok güzel yaşamışlar..

ÜSTAD BEDİÜZZAMAN'I DUYUŞUM

-Seydam, konuyu değiştirerek bir şey sormak isterim, siz medresede okurken Üstad Bediüzzaman'ı hiç duymuş muydunuz?

-Ben medrese okurken doğuda herkes Üstad Bediüzzaman'ı biliyordu..Hocalar da biliyordu. Hocalardan hepsi de onu sever ve takdirle bahsederlerdi. Bütün hocalar biliyorlardı, bütün şeyhler biliyorlardı..

Fakat nurculuk ve böyle sadece o kitaplardan ders yapmak, mollaların ve âlimlerin prensiplerine ters düşüyordu..Yani o uzaklık ondandır..Hani sadece Risale-i Nur dersleri yapılıyor, diğer kitaplar okunmuyor. Bundan dolayı hocalar ısınamadılar, yoksa Bediüzzaman'a ve hizmetine karşı bir tavırları yok..

Merhum Hacı Ali anlatırdı; Bizim Bingöl'ün bir müftüsü vardı; o da seyyiddi. Kendisi ya Liceliydi, ya Haniliydi..Çok da zekiymiş. Ben kendim de gördüm.. O zamanlar aklını oynatmıştı, kravat takıyor, föter takıyordu.

O, Üstad Bediüzzaman'a hakaret ediyormuş..

-O, Bediüzzaman'ın yaşıtı mı?

-Değil, küçük ondan... Benim babamdan duyduğumu söyleyeyim. Babam derdi ki; "benim şeyhim Şeyh Sadini Efendi demiş ki; "O yanlış yapıyor. Bediüzzaman'a kızıyor, hakaret ediyor. Diyor ki; "Bedi ancak Allah'ın adıdır. Niye ona Bediüzzaman denmiş." Bilmiyor ki, Bedi garip demektir. O kendi zamanının garibidir. Yani kendi zamanının harikasıdır."

Babam, şeyhinden naklen başka bir şey daha diyordu ama onu hatırlamıyorum. Yani o hususta Sadini Efendi o müftüyü tenkit ediyordu..

Ben Hacı Ali'den şöyle duydum; "Müftü diyordu ki; "Ben Bediüzzaman'a binerim, kulaklarını da böyle tutarım." Böylece ilmine güveniyor, Bediüzzaman'ı küçümsüyormuş. Fakat Hacı Ali şöyle derdi; "Allah onu delirtti. Onun karısı başkasına kaçtı, gitti. Sonradan kahrından delirdi. Bediüzzaman'a hakaret ettiği için Allah ona o zilleti verdi."

Bingöl sokaklarında gezerdi. Başında föter, deliler gibi kravat takardı. Ben kendim de defalarca gördüm..

Ondan sonra Kığılı Molla Abdullah müftü olmuştu..

Hacı Ali, Bediüzzaman'ı çok iyi anlar, çok takdir ederdi. Onda Asar-ı Bediiye'nin Osmanlıcası vardı.

-devam edecek-

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

Şüphesiz o, korunmuş bir kitapta (yazılı) olan pek şerefli/değerli Kur'an'dır ki O'na temiz olanlardan başkası dokunamaz.

(Vakıa, 77-78-79)

GÜNÜN HADİSİ

İşçi işverenin malından mesuldür.

Buhari

TARİHTE BU HAFTA

*İmam-ı Azam Ebu Hanife(r.a.) Vefat Etti.(6 Mayıs 765) *İkinci Dünya Savaşı Sona Erdi.(8 Mayıs 1945) *Osman Gazi'nin Doğumu(9 Mayıs 1252) *Ahmed Cezzar Paşa'nın Akka'da Napolyon'u Yenmesi.(10 Mayıs 1799) *1897 Türk-Yunan Savaşı Türk Zaferiyle Sona Erdi

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI