SALAVAT GETİRMEK HAKKINDADIR

Bu konu Hz. Peygamberimize salavat getirmek hakkındadır. Bu mesele Kur'an-ı Kerim ve sahih hadislerle sabittir. Cenabı Allah. Ahzap süresi 56. âyette şöyle buyurmaktadır


Seyda Musa Geçit Hocaefendi

musa_bazid04@hotmail.com

2021-02-01 20:30:00

Bu konu Hz. Peygamberimize salavat getirmek hakkındadır. Bu mesele Kur'an-ı Kerim ve sahih hadislerle sabittir. Cenabı Allah. Ahzap süresi 56. âyette şöyle buyurmaktadır;

إِنَّ اللَّهَ وَمَلَائِكَتَهُ يُصَلُّونَ عَلَى النَّبِيِّ يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آمَنُوا صَلُّوا عَلَيْهِ وَسَلِّمُوا تَسْلِيماً

"Muhakkak ki Allah ve melekleri peygambere hep salat ile ikramda bulunurlar. Ey iman edenler, haydin ona teslimiyetle salat ve selam getirin."

Hadislere gelince;

وعَنْ أبي مَسْعُودٍ الْبَدْرِيِّ، رَضِيَ الله عَنْهُ، قالَ: أَتَانَا رَسُولُ الله، وَنَحْنُ في مَجْلِسِ سعدِ بنِ عُبَادَةَ رَضِيَ الله عَنْهُ، فقالَ لهُ بَشِيرُ بْنُ سَعْدٍ: أَمَرَنَا الله تَعَالى أَنْ نُصَلِّيَ عَلَيْكَ يَا رسولَ الله، فَكَيْفَ نُصَلِّي عَلَيْكَ ؟ فَسَكَتَ رسولُ الله، حتَّى تَمَنَّيْنَا أَنّهُ لَمْ يَسْأَلْهُ، ثُمَّ قالَ رسولُ اللهِ، قولُوا: اللَّهُمَ صَلِّ عَلى مُحَمَّدٍ، وعَلى آلِ مُحَمَّدٍ كما صَلَّيْتَ على آلِ إبْرَاهِيمَ، وَبَارِكْ عَلى مُحَمَّدٍ، وَعَلى آلِ مُحَمَّدٍ، كما بَارَكْتَ عَلى آلِ إبْراهِيمَ، إنَّكَ حَمِيد مَجيدٌ، وَالسَّلامُ كَمَا قَدْ عَلِمْتُمْ

Ebu Mesud el-Bedri (r.a.) şöyle dedi: Sa'd ibni Ubade ile birlikte oturuyorken Rasûlullah (s.a.v.) yanımıza geldi. Beşir ibni Sa'd ona:

"Ya Rasûlallah, Allah bize senin üzerine salevat getirmemizi emretti. Size nasıl salevat getirelim?" diye sordu. Bunun üzerine Rasûlullah (s.a.v.) bir miktar sükût etti. Öyle ki, Bişr bu soruyu kendisine sormasaydı diye temenni ettik. Sonra Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:

"Allahumme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed kema salleyte alâ âli İbrahim ve barik alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed kemâ bârekte alâ âli İbrahim inneke hamidün mecid = Ey Allahım, İbrahim'in soyundan gelenlere rahmet ettiğin gibi Muhammed'e ve onun soyundan gelenlere de rahmet et. İbrahim'in soyundan gelenleri mübarek kıldığın gibi Muhammed'i ve onun soyundan gelenleri de mübarek kıl. Hiç şüphesiz sen övülmeye layık ve yücelerin yücesisin" deyiniz, selam ise bildiğiniz gibidir." (Müslim, Salat, 65)

2-

وَعَنْ أبي حُمَيْد السَّاعِدِيِّ، رَضِيَ الله عَنْهُ، قالَ: قَالُوا: يا رسولَ اللهِ كَيْفَ نُصَلِّي عَلَيْكَ ؟ قالَ: قولُوا: اللَّهُمَّ صَلِّ عَلى مُحَمَّدٍ، وَعَلى أَزْوَاجِهِ وَذُرِّيَّتِهِ، كما صَلَّيْتَ عَلى آلِ إبْرَاهِيمَ، وَبَارِكْ عَلى مُحَمَّدٍ، وَعَلى أَزْوَاجِهِ وَذُرِّيَّتِهِ، كما بَارَكتَ عَلى آلِ إبْرَاهِيمَ، إنَكَ حَمِيدٌ مجِيدٌ

Ebu Humeyd es-Saidi (r.a.) şöyle demiştir:

Rasûlullah (s.a.v.)'e, "Sana nasıl salevat getireceğiz?" diye sordular. O da şöyle buyurdu:

"Allahumme salli alâ Muhammedin ve alâ ezvacihi ve zürriyetihi kema salleyte alâ İbrahim ve barik alâ Muhammedin ve alâ ezvacihi ve zürriyetihi kema barekte alâ İbrahim inneke hamidün mecid = Allahım, İbrahim'in soyundan gelenlere nasıl merhamet ettinse Muhammed'e, hanımlarına ve soyundan gelenlere de rahmet et. İbrahim ve soyundan gelenlere bereketler lütfedip mübarek kıldığın gibi Muhammed'e, hanımlarına ve soyundan gelenlere hayır ve bereketler lutfet. Şüphesiz sen övülmeye layık ve yücelerin yücesisin." deyiniz. (Buhari, Enbiya, 10; Deavat, 33)

3-

وعنْ عَبْدِ الله بنِ عَمرو بنِ العاصِ، رَضِيَ اللهُ عَنْهُمَا أَنَّهُ سَمعَ رَسُولِ الله يَقُولُ: مَنْ صَلَّى عَلَيَّ صَلاةً، صَلَّى الله عَلَيْهِ بِهَا عَشْراً.

Abdullah ibni Amr ibni As (r.a.) şöyle dediği rivayet olunmuştur: Rasûlullah (s.a.v.) şöyle derken işittim:

"Kim bana bir defa salat-u selam getirirse Allah ona on defa rahmet eder." (Müslim, Salat, 70)

4- وعن عَليٍ رضيَ الله عَنْهُ قالَ: قالَ رسُولُ الله: الْبَخِيلُ مَنْ ذُكِرْتُ عِنْدَهُ، فَلَمْ يُصَلِّ عَليَّ

Ali (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur:

"Cimri kimse yanında ismim anıldığı halde bana salevat getirmeyendir." (Tirmizi, Deavat, 101)

 

5- وعَنْ أبي هُرَيْرَةَ رَضيَ الله عنهُ قالَ: قالَ رسُول اللهِ رَغِمَ أَنْفُ رَجُلٍ ذُكِرْتُ عِنْدَهُ فَلَمْ يُصَلِّ عَلَيَّ

Ebu Hureyre (r.a.)'dan rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdular:

"Yanında adım anıldığı halde bana salat ve selam getirmeyen kimse sürüm sürüm sürünsün." (Tirmizi, Deavat, 101)

 

6- وعَنِ ابنِ مَسْعُودِ رَضِيَ الله عَنْهُ أَنَ رَسُولَ الله قالَ: أَوْلى النَّاسِ بي يَوْمَ الْقِيَامَةِ أَكثَرُهُمْ عَلَيَّ صَلاةً .

İbni Mesud (r.a.)'den rivayet edildiğine göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdular:

"Kıyamet günü insanların bana en yakın olanları, bana en çok salevat getirenleridir." (Tirmizi, Vitir, 21)

Bu mevzu ile ilgili çok hadisler vardır. Muhterem göz nurum Müslümanlar. Bugün Mustafa İslâmoğlu'nun salavat getirmenin yağcılık olduğuna dair sözlerini değerlendirmeyi düşündüm. İslâmoğlu, Hz. Peygamber (s.a.v.) in adının lakablarla yüceltilmesini yağcılık olarak görüyor ve Kur'an'da böyle bir şeyin olmadığını söylüyor. Oysa kendisine hitap edildiğinde Mustafa denilmesine alınmaması mümkün değildir. Hoca, bey ve sayın gibi saygı belirten ifadeler kullanılmasa, epeyce rahatsız olacaktır. Zira kendisi, şahsının herhangi bir Mustafa olmadığına inanmaktadır.

 

Salavat getirmenin vacip olduğuna dair ilmi kanıtları sunmadan tartışmayı uygun bulmuyorum.

1) öncelikle Elmalılı hocanın mealinde salavat ile ilgili âyetin meali şöyledir;

"Muhakkak ki Allah ve melekleri Peygamber'e hep salat ile ikramda bulunurlar. Ey iman edenler! Haydın ona teslimiyetle salat ve selam getirin. Celaleyn tefsiri âyeti zikrettikten sonra " yani "Allahumme salli âla Muhammed ve sellim" deyin" demektedir.

Beydavi tefsirinde de "âyet, salat ve selamın getirilmesinin vacip olduğuna delalet eder " demektedir.

Nesefi ise bu konuda "Tahavi'ye göre ömürde bir kez salavat getirmek, Kerhi'ye göre ihtiyatten ismi zikredildiği her zaman salavat getirmek gerekir. Cumhur bu görüştedir " demektedir.

Mutezile görüşlü Zemahşeri, Keşşaf tefsirinde harfi anlamda salat ve selam getirilmesini zikrettikten sonra şöyle demektedir "salat, dua anlamına gelir ve ibarenin tam anlamı Allah peygambere merhamet etsin şeklindedir. Salat getirmek vaciptir ve hadiste adım zikredildiğinde salat getirmeyen ateşe girer ve Allah onu uzaklaştırır " denmektedir.

Bu hadisi Buhari Edebul Müfred'de (646) , Ibni Hibban (hadis no: 907) Bezzar hadis (3069) İbni Huzeyme hadis (1888) Ebu Hureyre'den rivayet etmişlerdir.

2) Bu kanıtları sunduktan sonra Mustafa nın bahsettiği salatın destek anlamına geldiği tezlerin çürümüştür. Mustafa'nın dostlarına tavsiyem bundan sonra kendisine musto desinler ve tepkisini ölçsünler. Şayet kızarsa" kalbimizdesin, bu lakablar aramıza girmesin " desinler de, kopan kıyameti görsünler.

3) Bütün İslâm mirası, salat kelimesinin ve mefhumunun tahrif edilmediğini, Mustafa ve taifesinin inhirafa uğradığını göstermektir. Salat bildiğimiz salatdır ve destek anlamına gelen hiç bir morfolojik ve semantik anlamı yoktur.

Ey Mustafa tavsiyem sana şudur; Muhterem rahmetli babanın yolunu takib et.

Ahmed Gulam Kadiyani , Ebul Fedail-i İrani, Muhammed Ali Şirazi ve Halife Reşat gibilerin yoluna sakın sakın girme .

Allahtan kork bu yanlış davaları gütme.

Hidayet Allah'tandır.

Molla Musa El-Celali El-Beyazidi

 

 

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

Araf suresi 164.ayet

"İçlerinden bir topluluk, "Allah'ın helâk edeceği, ya da çetin bir azapla cezalandıracağı bir kavme ne diye nasihat ediyorsunuz" dediği vakit, o uyarıda bulunanlar dediler ki; "Rabbiniz tarafından mazur görülmemiz için, bir de belki günahlardan sakınırla

GÜNÜN HADİSİ

Zalim sultanın yanında gerçeği söylemek en büyük cihaddandır.

Tirmizi 13, (2175)

TARİHTE BU HAFTA

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI