BATININ CETVELİYLE MÜSLÜMANA ÖLÇÜ VERMEK

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla... Çocukluğumuzda “yağ satarım bal satarım” cümlesini terennüm ederek oyun oynardık. Masumiyet yıllarını geri getirmemiz mümkün olmasa da, kimsenin kimseyi satmadığı o masum devreyi özler hale geldik. Zira ılımlı değil de ilimli Müslümanların elzem olduğu bu yüzyılda, ilim


Ali Haydar Çetintürk

cetinturkalihaydar@gmail.com

2020-12-09 13:41:13

Rahman ve Rahim olan Allah'ın adıyla...

Çocukluğumuzda "yağ satarım bal satarım" cümlesini terennüm ederek oyun oynardık. Masumiyet yıllarını geri getirmemiz mümkün olmasa da, kimsenin kimseyi satmadığı o masum devreyi özler hale geldik.

Zira ılımlı değil de ilimli Müslümanların elzem olduğu bu yüzyılda, ilim yerine film tahsil eden senaristler çoğalınca, jönlere de yağ ve bal yerine adam satma rolü uygun görülmüş.

Bazı jönlerde kuyu kazma hususunda çok mahir oluyorlar. Ancak her şeyin bir sonu olduğu gibi bunun da bir sonu vardır. Çünkü tabuta yattığımız gün, son kez kuyumuzu kazacaklar.

Yarın ne giyeceğini düşünürken, kefen giyebileceğini aklına getirmeyenlerin de elbet bir gün kuyuları kazılacak.

Başkasının ayağına basarken "aahh" diyen sanatkârlar, o kuyuda "eyvah" diyerek uyanacaklar.

Ucuz malın alıcısı çok olur. İnsan hızlı yükselişlere aldanmamalı. Çünkü en hızlı yükselenler; toz, duman, saman ve tüy'dür. Ağır olmak da adam olmaya yetseydi, bütün taşlar adam olurdu. O zaman sürâhi olmaya çalışma, bardak ol ki sürâhi önünde eğilsin.

Yoksa bir gün muhakkak yıkılacağını bildiğin, kaçak inşaata benzeyen hayallerinin içerisinde yaşamaya mahkûm olursun.

Müslümanların genel ahvaline sarf edilen bu kısa serzenişten sonra asıl mevzumuza gelebiliriz.

Müslümanın cetveli de, ölçüsü de bellidir. Batının cetveli bâtıl olduğu için Müslümanı ölçüp biçmesi mümkün değildir. Fakat Müslümanların sınırları, maalesef batının cetveli ile ölçülüp çizilerek küçültülmüştür.

Ateşle altının, altınla kadının, kadınla da adamın imtihan edildiği şu dünyada, nefsini yakarak kül, Allah'a (Celle Celaluhu) dönerek kul ve iyilik yaparak da gül olması gereken Müslümanlar, Hira'nın yerine Olimpus'a döndükleri için ölçülüp biçilmeye hazır hale gelmişlerdir.

Batıya hayran olan ayran gönüllü kimlik Müslümanları, Endülüs'ü ıskaladıkları için, Leonardo Da Vinci'ye hayran olmaktan bir türlü kurtulamamışlardır.

Şüphesiz doğunun batıya tezat teşkil ettiği gibi, îman da küfre zıttır. Küfrün temsilcisi olan batı, Kâbil'in 21. yüzyıl distribütörlüğünü sürdürmeye devam ederken, Hâbiller'e ölçü vermeye de devam etmektedir.

Cetvelin, Müslümanların elinde bulunduğu zamanlara doğru yapılan hayali yolculuklar bile keyif veriyor insana.

Ölçüsüzler tarafından kendisine her ne kadar kızıl sultan denilse de, cennet mekan Abdülhamid Han'ın cetveli nede güzel ölçüp biçmiş! Öyle ki, ezan sesini duymaya tahammülü bile olmayan zavallıları da düşünerek dârul aceze'ye kilise ve sinagog yaptırmış. Yani onlar seslerini yükseltirken, cennet mekan sözünü yükseltmiş. Çünkü filizleri büyüten gök gürültüsü değil yağmurdur.

Üstad Necip Fazıl'ın "tomurcuk derdinde olmayan ağaç odundur" dediği gibi, bir kısmının hızar ile kereste yapılıp, artan kısmının da sobaya atıldığı odunlar bile tomurcuk derdinde olmayan batıdan daha kıymetlidir.

Ey olmayan çocuğuna gösteremediği sevgisini kedi ve köpeğine gösteren batıdan şefkat bekleyen Müslümanlar! Avrupalı 'nın beslediği köpeğinden daha değersiz olduğunu anlamıyor musun?

Ey Arakan'da yakılan Müslümanlara sessiz kalıp, soyu tükenme tehlikesinde olan kelaynaklar için seferber olan batıdan merhamet bekleyen müslümanlar! Boşuna beklemeyin, çünkü siz kelaynak değilsiniz.

Müslümanın ölçüsü; kitapdır, sünnetdir, icmâ ve kıyasdır. Fıkıhdır, akâiddir, tefsir ve tasavvufdur.

Batı ne anlar kitapdan, sünnetden, icmâ ve kıyasdan. Bâtıldan beslenen batının en büyük özelliği fitne ve zulümdür.

Meziyyeti hased olan toplumun ameli de fesad olur.

İki türlü cetvel vardır, birincisi batının elindeki cetvel, ikincisi ise batıya hayran olanların elindeki cetvel. Bunlardan en tehlikelisi batıya hayran olanlardır. Çünkü bunlar bizden gibi görünüp bizi vuran sinsilerdir.

Bunların yazdığı tarih, yalan koktuğu gibi, kalemleri de ceddimize karşı kin kusmaktadır.

Vicdan fukarası olan bu sinsiler, ehl-i vicdan olan ecdâdımızı ilim ve bilim düşmanı olarak lanse ederler.

Yine Ulu Hakan Abdülhamid Han'dan misal vermemiz gerekirse, Ulu Hakan'a kızıl sultan diyen Fransızlara rağmen, 1885'de kuduz aşısını uygulamaya koyan Pasteur'e, Mecidî nişanı ve madalya takdim edip, Pasteure enstitüsüne de 10 bin altın Frank para armağan etmesi, Sultan Abdülhamid'in bilime verdiği önemi anlatmaya yeterli bir misaldir. Yetmez diyenlere de Sultan'ın, verem mikrobunu ve tüberkülin ilacını bulan Dr. Robert Koch'a olan ilgisini okumalarını tavsiye ederiz.

Sultan Abdülhamid, Yunan ordusunu kendisine denk olarak görmediği için, 15 Şubat 1897 de çeyrek seferberlik ilan ettiğinde Gâzi Edhem Paşa Atina sınırına dayanmıştı. Büyük güçlerin harekete geçmesiyle ilan edilen ateşkesin ardından, Yunanistan'ın tazminat ödemesi şartıyla Osmanlı ordusu geri çekilmeyi kabul etmişti.

Daha sonra batının cetveli olan yerli sinsilerin yürekleri yetmediği için maalesef Lozan'da almamız gereken tazminattan bile vazgeçmişlerdi.

Lozan'daki tazminattan vazgeçen zihniyetin çocukları, bugün ellerinde pergelleriyle dolaşmaya devam etmektedirler.

Ey Müslüman! Uzun lafa ne hâcet, uyanık ol ve batı zihniyetinin seni çizmesine müsaade etme ve resmin bütününü gör. Çünkü resmin tamamını göremeyen veya görmek istemeyenler her dâim ölçülüp biçilmeye mahkumdurlar. Vesselam.

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

Ey iman eden kullarım! Şüphesiz benim arzım geniştir. O halde (nerede güven içinde olacaksanız orada) yalnız bana kulluk edin.

Ankebut, 56

GÜNÜN HADİSİ

"Kim, müslüman kardeşinin namusunu ve şahsiyetini korursa, Allah onun yüzünü kıyamet gününde cehennem ateşinden uzak tutar."

Tirmizî.

TARİHTE BU HAFTA

*Yıldız Sarayı'nın İttihatçılar'ca Yağma Edilmesi(29 Nisan 1909) *Gazneli Mahmud'un Vefatı(30 Nisan 1030) *Yıldırım Bâyezid Tarafından Manisa'nın Fethi(1 Mayıs 1390) *Fatih Sultan Mehmed Hân'ın Vefatı(3 Mayıs 1481) *Eyüp Sultan Hazretleri(r.a.) Vefât E

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI