BAKIŞ AÇISI-21

Modernizm yeni bir bilinç oluşturma peşindedir. Alışılagelmiş kabullerden, düşünce kalıplarından tamamen azade, yeni bir bilinç oluşturma peşindedir. Bunu oluştururken aslında nötr bir noktadan hareket etmiyor. İstişrak faaliyetinin kendisine sağladığı arka plandan faydalanarak yapıyor bunu. Bu nokta, Modernist hareketin ortaya çıkışını hazırlayan


Ebubekir Sifil(Doç. Dr)

esifil@yahoo.com

2020-11-02 09:18:22

Modernizm yeni bir bilinç oluşturma peşindedir. Alışılagelmiş kabullerden, düşünce kalıplarından tamamen azade, yeni bir bilinç oluşturma peşindedir. Bunu oluştururken aslında nötr bir noktadan hareket etmiyor. İstişrak faaliyetinin kendisine sağladığı arka plandan faydalanarak yapıyor bunu. Bu nokta, Modernist hareketin ortaya çıkışını hazırlayan en temel hususlardan birisi olması bakımından son derece önemlidir. Yani Müslümanlar'ı "bu kötü durumdan kurtarmak" için İslam'ı yeniden "okumak." Modern İslam Düşüncesi Üzerine Altınoluk - Mart 1998

Zaten Modernistler'de Ulema'ya bakış da net bir şekilde ortadadır. İslam, Ulema'nın "tekelinden" alınmalı –özellikle Fazlur Rahman'da–, halka yayılmalıdır. Dolayısıyla halkın iradesi neyse, İslamî olan da odur. Bu aslında yüzdeyüz demokratik bir yapıdır. Ama bu, Batı'dan ithal bir demokrasi değil, bir "yeniden keşif"tir. İslamî dinamiklerle demokrasinin yeniden keşfi anlamına gelir. Modern İslam Düşüncesi Üzerine Altınoluk - Mart 1998

Modernizm bir "sapma"dır." Fikrî anlamda bir sapmadır; hatta zaman zaman imana taalluk eden handikapları vardır. Dolayısıyla sokaktaki insanın bu akıma paçayı kaptırmaması lazımdır. Bizim için önemli olan, Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat akidesinde oluşturulmuş sisteme olabildiğinde sıkıca yapışmaktır. Karşılaştığımız problemleri bu sistemin bize verdiği ruhla çözmeye yönelmeliyiz. Sistemimizi, kültürümüzü, marifetimizi oluşturan ruhu yeniden keşfetmemiz lazım. Burada özellikle İslamî alanda çalışan ilim adamlarına çok büyük görev düşüyor. Bu ruhu yeniden keşfedip ortaya koymamız gerekiyor. Modern İslam Düşüncesi Üzerine Altınoluk - Mart 1998

İslam düşüncesi" diye bir fenomen var ortada. "İslam düşüncesi" hadisesi, bizim şuurumuzun, bilincimizin gerçekten yabancısı olduğu bir şey. "Düşünce" faaliyeti aklî bir faaliyettir. Bizim literal dünyamıza bakıyorsunuz, düşünce faaliyetini anlatan bir kaç kavram var; "taakkul" var, "tefekkür" var, "teemmül" var, "tedebbür" var. Fakat bunlardan hiç birisi "düşünce" kelimesinin yüklendiği anlamı ifade etmiyor. Çünkü bizim geçmişimizde böyle bir faaliyet yok. "Düşünce adamı", "düşünür" kelimelerinin karşılığı yok. Bir "mütefekkir" var; "tefekkür"den türemiş. O da modern zamanlara ait. Bizde "düşünce" kalp ile ilgili bir hadisedir. Modern İslam Düşüncesi Üzerine Altınoluk - Mart 1998

Bugün hemen her İslamî metinde bir "İslam düşüncesi" vurgusu var. Bunu modern bir duruş olarak tespit etmek zorundayız. Dolayısıyla İslam düşüncesi dediğimiz şeyin ürettiği her bilgiye ihtiyatla yaklaşmak zorundayız Modern İslam Düşüncesi Üzerine Altınoluk - Mart 1998

Kur'an'ı anlama ve yorumlama hususunda "Önce Kur'an" çağrısı yapanların, öncelikle bütüncül bir sistem ortaya koymaları gerekiyor. Kur'an'ı nasıl anlayacağız, ilkelerimiz nedir, hareket tarzımız ne olmalıdır? Böyle bir sistem yok. Böyle bir sistemin olmayışı aslında belki –en azından bazıları için– bilinçli bir durumu işaret ediyor. Çünkü böyle bir sistem olduğunda ilmî olarak kendisini onunla sınırlandırmak zorunda. Bunu yaptığı zaman da Kur'an'ı kendi içinde ve sadece Kur'an ile sınırlı kalarak anlamanın güçlükleriyle karşılaşacak. (Fazlur Rahman'ın sebeb-i nüzul bildiren rivayetlere yeşil ışık yaktığını hatırlayalım.) Zorunlu olarak bir başka merciye, –mesela Sünnet'e– başvurmaya kalkışacak. O zaman da kendi söylemiyle çelişecek. Dolayısıyla bence bu, özellikle Türkiye'deki kimi isimler tarafından bilinçli olarak yapılıyor. Yıllardır bu çağrıyı yapan insanlar var. Ortaya koydukları belki somut çalışmalar var. "Kur'an'dan yola çıkarsanız bunlar olur" deniyor. Ama Kur'an'dan yola çıkmak nedir, Kur'an'a başvurmak nedir, bunun yolu yöntemi nedir, bu konuda bir faaliyet yok. Bunların zaman zaman cevaplandırmak zorunda kaldıkları bazı sorular oluyor. "Kur'an başucu kitabıdır dediysek de, bunu da belli bir birikime, tecrübeye sahip olanlar yapabilir, işte Arapça'yı bileceksiniz, Arap dilinin özelliklerini bileceksiniz..." şeklinde kendi rezervlerini de zaman zaman ifade etmek zorunda kalıyorlar. Bence bu bilinçli bir harekettir. Böyle bir metodoloji, yetersizliklerini gösteriyor. Çünkü sıfırdan bir metodoloji oluşturmak kolay bir şey değil. Şu hadisin şu şu nedenlerle zayıf olduğunu söylemeye benzemez bu. Başlı başına bir anlama ve yorumlama sistemi. Bir ömrün değil, bir kaç neslin geçmesi lazım böyle bir faaliyetin oluşması için. Modern İslam Düşüncesi Üzerine Altınoluk - Mart 1998

Dinin sekülerleştirilmesi" veya "dinî bir çözülme" olarak nitelendirilmesinin pek de yanlış olmayacağını düşündüğümüz Modern İslam Düşüncesi kendisini orijinal bir yaklaşım olarak takdim etse de, varlık sebebi ve en temel karakteri olan tepkisellik, onu sanıldığından daha belirsiz ve kaygan zeminlerde hareket etmeye itmektedir. Buna bir de hareketin literal yapısındaki heterojenite ve argümanlarınının kendisini isbat etmiş bir metodolojiden yoksunluğu vakıası eklenince, ortaya kelimenin tam anlamıyla bir "karmaşa" çıkmaktadır. Modern İslam Düşüncesinin Fikrî Ve Toplumsal Tahribatı Altınoluk - Ocak-Mart 1999

İslam dünyasında Modernist çalışmalara kuşbakışı baktığımızda görünen manzara şudur: Aslında ortada bütünlük arz eden, sistemini kurmuş, altyapısını ve üstyapısını oluturmuş ve kendi literatürünü geliştirmiş yeknesak bir "İslam Modernizmi" yoktur. Görünen, sadece belli "sloganlar"ı benimsemekten başka ortak bir tarafı bulunmayan Modernistler topluluğudur. Modern İslam Düşüncesinin Fikrî Ve Toplumsal Tahribatı Altınoluk - Ocak-Mart 1999

Modern İslam Düşüncesi'nin yapısını tahlil etmeyi hedefleyen hemen bütün çalışmalarda yapılan, İslam Modernistleri'nin belli konulardaki görüş ve düşüncelerini alt alta koyup sıralamaktan ibarettir. Başka türlü olması mümkün de değildir. Çünkü "geleneğin sorgulanması", "aklın otoritesi", "dinde kolaylık", "değişimin belirleyici kılınması" ve "ilerlemecilik" gibi şemsiye kavramlar altında serdedilen görüşler, detaylara inildikçe farklılaşmakta ve giderek birbiriyle uzlaşmaz tavırlar sergilendiği dikkat çekmektedir. Modern İslam Düşüncesinin Fikrî Ve Toplumsal Tahribatı Altınoluk - Ocak-Mart 1999

İlerlemecilik" ve "değişimin belirleyici kılınması", diğerlerine göre Modern zamanlara aidiyeti hakkında daha kesin şeyler söylememizi mümkün kılan hususlardır. Bizim bu kavramlara itirazımız, bizatihi anlattıkları olgulara değil, onlara yüklenen fonksiyon ve temsil ettikleri dünya görüşü noktasındadır. Zira kuşkusuz değişimi ve ilerlemeyi besleyen pek çok faktör ve bunların felsefî, kültürel, sosyal ve tarihsel bir arkaplanı vardır. Bunlar tahlil edilmeden, bunlara bugünkü şeklini veren unsurların kritiği yapılmadan bunlara ne karşı çıkmak, ne de bunları olduğu gibi kabul etmek doğru değildir. Hele değişim ve ilerlemenin, her şeyi, hatta dini bile (ahkâmı, he­defleri ve topluma vaziyet ediş biçimi noktasında) belirleyen, değiştiren ve şekillendiren hususlar olarak algılanması, kana­atimize göre Müslümanlar'ın karşı karşıya bulunduğu en teh­likeli fikrî badirelerden birisidir. . Modern İslam Düşüncesinin Fikrî Ve Toplumsal Tahribatı Altınoluk - Ocak-Mart 1999

Dinde kolaylık" ilkesi ile bizzat Kur'an ve Sünnet'te ifadesini bulmuş olan "kolaylık"ın kastedilmediğine dikkat edilmelidir. Dinin sâbitelerinden, Zarûrât-ı Diniyye'den ve kesin nasslarla sabit olmuş hususlardan, herhangi bir kişi, kurum ya da toplum adına "feragatte bulunulması" söz konusu olamaz. Bütün zaman ve mekânları düzenlemek için gönderilmiş olan bu din Allah'ındır ve O'nun iradesi Kur'an ve Sünnet'te nasıl ifade edilmişse öyle yaşanacaktır. Bunun ötesinde –Mecelle'de "Ezmânın tegayyürü ile ahkâmın tebeddülü inkâr olunamaz", "Âdet muhakkemdir", "Nâs'ın isti'mâli bir hüccettir ki, ânınla amel olunur"... gibi kaidelere dayandırılan– "kolaylık" ilkesi, ancak kesin nasslarla belirtilmemiş ve Müslümanlar'ın tercihine bırakılmış olan meşru seçenekler hakkında işletilebilir Modern İslam Düşüncesinin Fikrî Ve Toplumsal Tahribatı Altınoluk - Ocak-Mart 1999

Aklın otoritesi"ne gelince, burada çerçevesini ve hareket alanını vahyin belirlediği aklın değil, "felsefî aklın", yani Rasyonalite'nin kastedildiği açıktır. Felsefe'yi öteden beri uğraştıran "aklın otoritesinin ve yetkisinin sınırları" konusu Batı'da bile o denli istismar edilmiştir ki, iş sonunda Paul Feyerabend'e "Akla Veda" dedirtecek noktalara gelmiştir. Öyleyse akıl, vahyin hizmetine verildiği oranda gerçek fonksi­yonuna kavuşacak ve İlahî İrade'nin istekleri doğrultusunda icra-i faaliyet edecektir. Modern İslam Düşüncesinin Fikrî Ve Toplumsal Tahribatı Altınoluk - Ocak-Mart 1999

"Akılcılık" ilkesi ve akla yüklenen fonksiyon, bizdeki ilk rasyonalistler olarak değerlendirilen Mu'tezile tarafından bile Modernistler'in tavrına göre nisbeten daha makul bir çerçevede kendisini göstermiştir. Modern İslam Düşüncesinin Fikrî Ve Toplumsal Tahribatı Altınoluk - Ocak-Mart 1999

Modern İslam Düşüncesi'nin en bariz vasfının "tepkisellik" olduğunu söyledik. Bu tez, ilk bakışta tartışmalı görünebilir. Ancak İslam Dünyası'nda bu yaklaşımın temsilcileri olarak öne çıkan isimlerin çalışmalarına baktığımız zaman, orijinal bir duruştan ziyade, "yanlış bulma" gayretinin daha baskın bir tavır olarak belirdiğini müşahede ediyoruz Modern İslam Düşüncesinin Fikrî Ve Toplumsal Tahribatı Altınoluk - Ocak-Mart 1999

Burada bindörtyüz yıllık koca bir ilim ve kültür birikiminden bahsediyoruz. Bu devasa yapı içerisinde yelpazenin her iki ucunu temsil eden yaklaşımların bulunması, hatta bunun da ötesinde söz gelimi aynı ekole mensup insanların birbirine uymayan görüşler serdetmiş olması tabiidir. İslam "geleneği", kendi içinde geliştirdiği "tahkik" ve "tenkit" mekanizmalarının sağladığı devinim ile zaten kendisini sürekli olarak yenilemiş ve canlı tutmuştur. Modern İslam Düşüncesinin Fikrî Ve Toplumsal Tahribatı Altınoluk - Ocak-Mart 1999

-devam edecek-

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

İyiliğin karşılığı, iyilikten başka bir şey midir?

Rahman, 60

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

Kalbinde zerre miktarı iman bulunan kimse ateşten çıkacaktır.

Tirmizi, Sıfatu Cehennem 10, (2601)

TARÄ°HTE BU HAFTA

*İmam-ı Azam Ebu Hanife(r.a.) Vefat Etti.(6 Mayıs 765) *İkinci Dünya Savaşı Sona Erdi.(8 Mayıs 1945) *Osman Gazi'nin Doğumu(9 Mayıs 1252) *Ahmed Cezzar Paşa'nın Akka'da Napolyon'u Yenmesi.(10 Mayıs 1799) *1897 Türk-Yunan Savaşı Türk Zaferiyle Sona Erdi

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI