“İSLÂM DİNİNDE RECİM YOKTUR” YANLIŞI

Muhterem Müslümanlar! Mustafa’nın bazı konuşmalarını dinlediğimde, “acaba Kur’an’ın rehberliği”ne olan güveni sarsıldı mı?” diye şüpheye düşüyordum. Fakat bugün dinleme fırsatı bulduğum konuşmasında, haricilerin görüşlerini tıpatıp savunduğuna şahid oldum. Şöyle ki, adı geçen şahsa göre “İslâm dininde recim diye bir cezai müeyyide yoktur.” Bir zamanlar keskin ve taviz vermeyen görüşleriyle epeyce sıkıntı ve ızdırap yaşayan


Seyda Musa Geçit Hocaefendi

musa_bazid04@hotmail.com

2020-10-08 08:52:15

Muhterem Müslümanlar!

Mustafa'nın bazı konuşmalarını dinlediğimde, "acaba Kur'an'ın rehberliği"ne olan güveni sarsıldı mı?" diye şüpheye düşüyordum. Fakat bugün dinleme fırsatı bulduğum konuşmasında, haricilerin görüşlerini tıpatıp savunduğuna şahid oldum. Şöyle ki, adı geçen şahsa göre "İslâm dininde recim diye bir cezai müeyyide yoktur."

Bir zamanlar keskin ve taviz vermeyen görüşleriyle epeyce sıkıntı ve ızdırap yaşayan bu adam, ölmüş İslâm âlimlerinden ilham alarak yoluna devam ediyordu. Derken canlı rakip ve hasımlarına karşı verdiği mücadelede yorgun düştü; onlara tövbe etti ve artık onların yozlaştırma politikalarına taşeronluk yapıyor. Niye mi? Çünkü yanlışlarından tövbe etmeyen kimse, uğruna günah işlediği kimseye tövbe ve dönüş yapar. Hz. Ali (k.v.) hariciler için vaktiyle şöyle demişti: "Onlar, Kur'an'ı yüzeysel olarak ele aldılar; gittikçe sayıları azalacak ve gün gelecek yol kesici eşkiyaya döneceklerdir."

Kardeşlerim, Nur suresinde geçen zinanın cezai müeyyidesi şu şekilde açıklanmıştır:

الزَّانِيَةُ وَالزَّانِي فَاجْلِدُوا كُلَّ وَاحِدٍ مِّنْهُمَا مِئَةَ جَلْدَةٍ

"Zina eden kadın ve zina eden erkekten her birine yüzer değnek vurun." Kısa yorumlu tefsirlerden ayrıntılı tefsirlere doğru bir sıralama yaptığımızda şöyle bir manzara ortaya çıkmaktadır;

"Zani ve zaniye (zinakar erkek ve kadın) kelimeleri evli ve bekârları kapsayan genel bir kavramdır. Sünnet, evli zinakara özel bir hüküm getirmiş; cezai müeyyidesini de recim olarak belirlemiştir." [Es-Savi ale'l-Celaleyn]

"Celd (değnekle vurma), değnekle dövülerek uygulanan bir cezai müeyyidedir ve evlilik olayını yaşamamış kişilere uygulanır. Bu da gösteriyor ki evlilik yaşamış bir kimsenin zina yapması durumunda uygulanacak ceza recimdir." [Beydavi]

"Bunu kanıtlayan birçok meşhur hadis bulunmaktadır." [Haşiyet'uş-Şihab ale'l-Beydavi]

"100 değnek cezası, evlilik olayını yaşamamış hür kişilere uygulanır. Evlilik yaşamış zinakar bir kimsenin cezası recimdir." [Nesefi]

"100 değnek cezası, evlilik olayını yaşamamış kişilere uygulanır. Evlilik yaşamış zinakar bir kimsenin cezası recimdir." [Zemahşeri, Keşşaf]

Diğer taraftan Kurtubî, "evlilik yaşamış hür insanlar hakkındaki recim (taşlayarak öldürme) cezası müslümanların icmasıyla vaciptir."

Alusî, Ruh'ul-Meani adlı tefsirinde aynı âyeti şöyle yorumlamıştır: "Sahabeler, onlardan sonra gelen selef-i salih, ümmetin âlimleri ve müslümanların imamları şu konuda icma etmişlerdir: Evlilik yaşamış hür insanlar, zina yaptıklarında taşlanarak öldürülür. Haricilerin bu cezayı inkâr etmesi batıl ve temelsizdir."

Kardeşlerim, recim cezasının Kur'an'da belirtilmemiş olması, meşru olmadığına delil teşkil etmez. Çünkü

وَمَا آتَاكُمُ الرَّسُولُ فَخُذُوهُ وَمَا نَهَاكُمْ عَنْهُ فَانتَهُوا

"Resulün getirdiğini uygulayın, yasakladığından sakının"(Haşr: 59/7) âyeti uyarınca, Kur'an'da zikredilmeyen birçok şer'î hüküm, nebevi sünnette ayrıntılarıyla birlikte yer almaktadır.

Diğer taraftan, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in Maiz (evli hür erkek) ile Ğamidiye (evli hür kadın) adlı zinakarlara recim cezasını uyguladığı tevatürle sabittir. Raşid halifeler ve ilerleyen dönemlerde de recim cezası uygulanmış; evlilik yapmış hür insanların zina yapmaları durumunda uygulanacak cezai müeyyidenin recim olduğu defalarca ilan edilmiştir. Okun yaydan çıktığı gibi İslam'dan sapan hariciler dışında, hiç kimse bu hükme muhalefet etmemiştir.

Hal böyleyken yıllarca Kur'an'a hizmet sloganıyla faaliyetler yürüten İslâmoğlu'nun haricilere ve sapkın söylemlerine sığınması trajik bir sonuçtur. Oysa 90'lı yıllardan bu yana Kur'an'la ilgilenen bir insanın Mevdudi, Seyyid Kutup gibi çağdaş müfessirlere veya Ibn Kesir, İbn Arabi, Kurtubi gibi âlimlere yaklaşması gerekirdi. Dağ fareyi doğurmuş gibi, bula bula haricilerin hezeyanlarını temcit pilavı gibi okumamış kesimlerin önüne koymanın vebali büyüktür. Ortada fol yokken, yumurta yokken Mustafa'nın İslâm devletinin hâkim olduğu sırada uygulanan hükümleri piyasaya sürmesi ard niyetlidir. Müslümanların asli sorunlarına çare bulmak yerine, İslam'a göre teşekkül etmiş bir otoritenin sabit hükümleriyle uğraşması içler acısı zavallıca bir durumdur. Allah'ın selamı ve hidayeti hepimizin üzerine olsun…

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DİĞER YAZILAR

Onu(Kur’an’ı) Ruh-ul Emin(Cebrail), inzar edenlerden olasın diye, kalbine apaçık Arapça olarak indirmiştir.

Şuara:193-195

GÜNÜN HADİSİ

İki kelime vardır ki, Rahman'a sevimli, dilde hafif ve mizanda ağır gelir. Bunlar; "Sûbhanellahi ve bihamdihi, Sûbhanellahil-azim=Yüce Allah'ı hamd ile tesbih ederim, Yüce Allah'ı tenzih ederim." kelimeleridir.

Buhari Tecrid-i Sarih, 2189

TARİHTE BU HAFTA

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SİTE HARİTASI