RÄ°SALE-Ä° NUR DERS NOTLARIM-173

Ders: 13 Lem’a, 10. İşaret İzah: Prof. Dr. Alaaddin Başar İzah edilen kısım: İblis'in en mühim bir desisesi: Kendini, kendine tâbi' olanlara inkâr ettirmektir. Şu zamanda, hususan maddiyyunların felsefeleriyle zihni bulananlar, bu bedihî mes'elede


Salih Okur

nedevideobendi@gmail.com

2018-07-13 20:02:18

Ders: 13 Lem'a, 10. Ä°ÅŸaret

Ä°zah: Prof. Dr. Alaaddin BaÅŸar

İzah edilen kısım: İblis'in en mühim bir desisesi: Kendini, kendine tâbi' olanlara inkâr ettirmektir. Şu zamanda, hususan maddiyyunların felsefeleriyle zihni bulananlar, bu bedihî mes'elede tereddüd gösterdikleri için, şeytanın bu desisesine karşı bir-iki söz söyleyeceğiz(Lem'alar, s: 82)

Not: 1995 yapımı 'Olağan Şüpheliler'(The-usual-suspects) adlı filmde Üstadın yukarıdaki hükmünü te'yid eden şöyle bir söz var; "Şeytan'ın en büyük hilesi, tüm Dünya'yı, aslında var olmadığına inandırmakmış."(Salih Okur)

*Bazı adamlar var ki insanları dinsiz yapmaya, yoldan çıkarmaya , ahlaksız yapmaya çalışıyor. Bu adamların dinsizlik neşreden nesi? Kolları mı, bacakları mı mideleri mi.. nesi? Ruhları.. Cesedinin küfürle(dinsizlikle) bir alakası yok. Onun cesedini bir tarafa koy..Dinsizliği neşreden şey onların ruhları..Onun için Üstad der ki; "İnsanlarda şeytan vazifesini gören cesedli ervah-ı habise bilmüşahede bulunduğu gibi, cinnîden cesedsiz ervah-ı habise dahi bulunduğu, o kat'iyyettedir.(Lem'alar, s: 82) O kadar akli bir delil ki yani..

Not: Alaaddin bey bir eserinde şöyle yazıyor; "Birisini görüyorsunuz, karşısındaki insana birtakım yanlış fikirler aşılamaya çalışıyor. Konuşurken muhatabının koluna, ayağına değil, gözüne bakıyor. Göz penceresinden ruha nüfuz etmeye, ona bir şeyler telkin etmeye çaşıyor. Bu iki şahsın bedenlerini hayalen ortadan kaldırsanız, ortaya iki ayrı ruh kalacaktır. Ve bunlardan birisi diğerini aldatmak istemektedir. Hal böyle olunca, şeytanın, insan ruhunu saptırmak, onu doğru yoldan çıkarmak için çalışması akıldan uzak görülmemeli.

Bazı kimselerin şeytanı inkar ettiklerini görürüz. Nur Müellifinin ifadesiyle, bu, "şeytanın en büyük bir desisesi"dir. Bu inkarda tek temel dayanak,

şeytanın gözle görülmemesidir. Şimdi o şahsa soralım: Sen şeytanı neyinle inkar ediyorsun? Yani şeytanın varlığını senin ellerin

mi kabul etmiyor, kulakların mı; gövden mi kabul etmiyor, bacakların mı?

Bu sorumuzu saçma bulacak ve "hiçbiriyle" diyerek ilave edecektir: O'nun varlığını aklım almıyor. O halde, şeytanın varlığını kabul etmeyen, o şahsın aklıdır. Görünmeyen bir şey, yine görünmeyen bir şeyi inkar etmektedir; delili ise "görülmemesi."( Prof. Dr. Alaaddin Başar, Risale-i Nur'dan Kelimeler Cümleler, Cilt: 2, s. 102, Zafer Yayınları, İst. 2011),

*Şeytanın kalbe attığı vesvese kelimesiz. Kelime akılda olur, kalbteki her şey kelimesiz. İnsan kelimesiz inanır. Akılla kelimeye döker, şehadet getirir. İnsan bir şeyi kelimesiz sever. Akıl da bunu kelimeye döker. "Çok güzeldi, harikaydı" filan..

Ama sevgi kelimesizdir, korku kelimesizdir. İman kelimesizdir. Bunları bizler akılla şekillendiriyor, dilimize döküyoruz.

Şimdi şeytanın vesvesesi de kelimesiz. Onun için insan zannediyor ki 'benim kalbimden geliyor.

Not: Prof. Alaaddin Başar ve Prof. Şadi Eren beylerin hazırlamış oldukları "Risale-i Nur İçin Kavramlar Lügati" adlı eserde şöyle yazıyor; Akıl kelimelerle düşünür, ama kalbin bütün işleri kelimesizdir. İnsan bir çiçegi veya güzel bir kokuyu "kelimelerle" sevmez; bu işi kelimesiz yapar. Fakat, bu sevgisini ifade etmek, başkalarına aktarmak istediğinde kelimelere iş düşer.

İşte, kelimesiz seven ve korkan ve yine kelimesiz inanan o insan kalbine, şeytan musallat olmakta, onunla kelimesiz konuşmakta, ona fisıltı kabilinden birtakım telkinlerde bulunmaktadır. İşte şeytanın bu fısıltılarına vesvese denilir. "(a.g.e s: 272, Zafer Yayınları, İst. 2006) Aynı izah şurada da var; "( Prof. Dr. Alaaddin Başar, Risale-i Nur'dan Kelimeler Cümleler, Cilt: 2, s. 102-103, Zafer Yayınları, İst. 2011)

...İnsan şeytanları ise fısıltıyla değil, kelimeyle konuşuyorlar. Kitap yazıyorlar, şiir yazıyorlar. Televizonlarda programlar yapıyorlar. İnternetlerde neler yapıyorlar. Bunlar fısıltı halinde değil, bağırıyorlar resmen. Onun için insi şeytanlar daha tehlikeli..

Not: Üstadın bir mektubunda "Fena ve fâni bir adam" (Mektubat, s: 73) diye bahsettiği, 'Tarih-i Kadim' nam şiiriyle bir neslin imanını kundaklayan böyle bir şeytan için merhum Mehmed Akif bey "Berlin Hatıraları" adlı şiirinde şöyle der:

...Deyip de Zangoc'a baÅŸ vurdular. O mecnun da

Mukaddesâtına halkın, ibâda, Ma'bûd'a

Savurdu pencereden havruz uğratırcasına,

Gelip gelip tıkanan levsi pis karîhasına!

Boşandı yerlere küfrün bir öyle murdârı,

Ki bağlayıp ebediyyet ipiyle a'sârı

Süpürge yapsalar imkânı yok temizleyemez!

 

Bütün cihânı dolaş: Garb'ı, Şark'ı, her yeri gez...

Görür müsün bakalım böyle bir kuduz ilhâd,

Ki ferşi çiğneyerek Arş'a hırlasın?Heyhât!

Cinâyetin bu şenâ'at kadar mülevvesini

İşitmek istemez insan, değil ki görmesini.

 

Sizin çocuklarınız dîni belliyor ilkin;

Esas-ı terbiyeniz mahvı âdetâ şirkin.

Bizim çocuklar için, şimdi, ilmihâl oldu,

Gömüp de hufre-i mâzîye Hayy-i Ma'bûd'u

Ne var ne yoksa mukaddes, onunla bitti demek!

Şebâbâ hak veririm... Çünkü üç beyinsiz inek

Yazıp dağıttı o mel'un berât-ı isyânı;

Sabîlerin yüreğinden kopardı îmânı!

 

Bu yazıya yorum yazın


Not: Yanında (*) işareti olanlar zorunlu alanlardır.

Bu yazıya gelen yorumlar.

DÄ°ÄžER YAZILAR

Gökleri ve yeri yerli yerince yarattı. Sizi şekillendirdi ve şekillerinizi de güzel yaptı. Dönüş ancak O'nadır.

et-Teğabün: 3

GÃœNÃœN HADÄ°SÄ°

SABAH İLE YATSI NAMAZLARINI CEMÂATLE KILMANIN FAZÎLETİNE DÂİR EBÛ HÜREYRE HADÎSİ

Münâfıklara sabah ile yatsı (cemâat) namazlarından daha ağır hiç bir namaz yoktur. (Halbuki) bu iki namaz(ın cemâatin)de olan (ecir ve fazîlet)i bilseler emekliye, emekliye (sürtüne, sürtüne) de olsa onlara gel(ip hâzır ol)urlardı. (Ebû Hüreyre)

TARÄ°HTE BU HAFTA

*Prut Barış Antlaşması (Osmanlı-Rusya) 22 Temmuz 1711 *İkinci Meşrutiyet'in ilanı 23 Temmuz 1908

ANKET

Sitemizle nasıl tanıştınız?

Yükleniyor...

SÄ°TE HARÄ°TASI